Fakir Yılmaz

Yazmıştım yaşananları, yaşanacakları..

Fakir Yılmaz

Sorumluluk ve suçtan kaçmak için yaptıkları gibi villa, otel, tarla alanı açmak için çıkarılan yangınları, ormanları söndüremeyenlerin ilk söyledikleri 'PKK yaptı..' olurken son orman yangınını çıkaranın ailesiyle tartışıp, aldığı benzin bidonları ile 'ben yandım doğada yansın' diyerek yaptığı ortaya çıkmış ve koskoca ormanı yakan, benzin bidonlarının yanmasına kıyamamıştı..

Belki de litresi 30 TL’yi geçen para ile aldığı benzinle onca canlının yandığı ormanları yakan psikopatın, olmayan aklı ‘en azından bidonları yakma manyak' dediği için, biz gazetecilerden daha etkili olmaya başlayan Sedat Peker'in bu kez bir haber ajansını ve tv kanalını yaktığını twitter aracılığıyla ile izliyorduk.

Ve gündemin ilk sıralarında olan orman alevlerinin birilerini bir hayli yaktığı gibi daha yaşanacakları da işaret edip, acıtıyordu.

Evet, mevcut iktidara selam vermemekle suçlanan, yeni başkanının adının anılmadığı Amerika'nın bir önceki başkanı Trump'un 15 Temmuz'u aratan Beyaz Saray'ın basılmasına, insanların ölmesine kadar gelen hikayesini sonlandırmak için çabalayanların en büyük silahı olan twitter yine devreye girmiş ve yapılan paylaşımla modern darbeci olduğunu bir kez daha hissettirmişti.

  Bir süre önce ele aldığım, '2. twitter darbesidir' başlıklı yazımda anlattıklarımın bugün yeniden yaşandığı ve daha yaşanacak çok şeylere işaret eden o yazımı bir kez daha bana yayınlatan son gelişmeyi izlerken CHP'li Aykut Erdoğdu meselesi gibi bu mesele ve görüntüler ardından da hala bir istifanın yada özrün olmadığını da görüyordum, orman yakan manyağın olduğunu anlatanların güçlü bir genel affın çıkarılması gerektiği yönünde ki istem ve baskıların ilk sıralarında olduğu gündemi değiştirmek için yapamayacakları idamı yeniden gündeme getirmeye çalıştıklarını izlerken..

Evet, Cem Küçük'ün 'Blöf yapıyor' demesiyle patlayan Sedat Peker'in Twitter’da paylaştığı yeni görüntülerin hım, kım, 3-4' denerek yutkunularak izlendiği bir sırada bir yıldan fazla bir zaman öncesi yazdığım yazımı bulup, 'Arınç ardından Çelik yetmedi Aydoğdu şimdide Peker'in son paylaşımı ve seçime doğru giderken yaşanacaklar..' twitimle birlikte yeniden paylaştığı o yazı ve anlatmak istenenler şöyleydi..

**AMAÇ 2. TWİTTER DARBESİDİR..

Daha 20 gün önce "siz arka kapılarda anayasa görüşmesi yapıyor ülkeyi bölmeye hazırlanıyorsunuz" diyenler bugün "yeni bir anayasa yapalım" diyorlar. Halbuki bunu diyenler yeni bir anayasa için bir araya geldiklerini iddia ettiklerini terörle iş birliği yapmakla suçlamamışlar mıydı?

Bilemiyorum ama ülke siyasetinde "Dün dündür bugün bugündür" politikası hala devam ediyor gibi.

Yani jet hızıyla değişen, değiştirilen gündemi geri götürüp 20-30 gün önceki düne götürmektense en iyisi ben de "bugün bu gündür" deyip Boğaziçi Üniversitesi’nin istenmeyen rektörü gibi Ardahan'daki istenmeyen rektör olayına benzer Boğaziçi üniversitesi’ne ve okyanus ötesinden gelen dolu ağırlığındaki tweetlere bakayım.

Çünkü "Görünen köy kılavuz istemez" deyimi dün yazılsa da bugün geçerliliğini hala koruyor. Menderes'i astıran, solcu, sağcı demeden herkesi toplayıp zindanlara attıran bir o kadarını da ortadan kaybettiren zihniyet sanki yeniden hortlamış, tweet dolularıyla korkutuyor kendisinin ölmediğini hissettiriyor gibi. Çünkü okyanus ötesinden Boğaziçi’ne düşen tweetlere baktığınızda silinen tweetleri de görüyoruz.

Yani Trump'ın başına düşüp onu yıkan aynı tweetlerle onun attığı, silinen tweetler aynı gibi. Onca baskı, önlem, bekçi alımının ardından gelen pandemi önlemlerinin korkutup pısırıklaştırarak susturduğu toplumun pandemiden dolayı sosyal hayattan    sanal ortama esir ettiği,umudunu kesenler şimdi twitter aracılığı ile darbe peşindeler.

Aynı twitciler ulusalcıların çok güvendiği askerden de umudunu kestiği için okyanus ötesinden attıkları twitlerle doları da yükseltemeyince bu kez de twit silmekle birilerini sindirip, 1. twit darbesiyle giden Trump gibi sileceklerini umut eder gibiler.

Evet, Amerika attıkları twitle sarayı bastırtanların yeni hedefi ülkedeki sarayı bastırmak olsa da 15 Temmuz'daki gibi bu kez de halkın karşılarında olduğunu görüyor ve yeni yollar arıyorlarsa da şunu dip not olarak düşmek isterim..

Demokrasinin Adaletin, İnsan Haklarının ve Ekonominin tek adam, tek elden, 5 müteahhit ya da atanmış bakan, rektörle değil tüm halkların birlikte aldığı kararla güçlenmesi, güçlendirilmesi halinde hiç kimsenin bu ülkede yeni bir darbe yapmak için twittiri da ya da ayağında ki yırtık ayakkabılarına karşın hak, hukuk, adalet ve kendisinin de olduğunu, dinlenilmesini isteyen öğrenciyi kullanırım diyerek ülkede darbe yapacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar.

Çünkü bu ülkedeki halkların ne Arap, ne Afrikalı olmadığını Avrupa'yı Asya'ya bağladığı gibi yeri geldiğinde Türk, Kürt, Alevi, Çerkez, Ahıskalı, Romen, Azeri demeden yetmiş iki millet, tek millet olur ve dün dediği gibi bugünde bu ülke hepimizin der..

Diyor da..

Tek sorun bunu görenlerin şımarıkça davranmayıp, halkı başta olmak üzere insanları ötekileştirip, muhalefet edene 'terörist' diyerek başkalarının kucağına iten hal hareketlerde bulunmamasıdır ve atılan, silinen twitter darbelerine hep birlikte direnilmesini sağlamaktır.. 

Yoksa "su uyur, düşman uyumaz" hesabı Okyanus hep dalgalanmaya devam eder ve bu dalgaların çarptığı kayaları er geç yorup, yıkar...

Yazarın Diğer Yazıları