Hepimizin yakından takip ettiği pandemi sürecinde; Covid-19’un yol açtığı vaka ve ölüm sayılarındaki azalmalarla beraber, ülkeler kısıtlamaları zamanla kaldırdı ve hatta tamamen çoğu eski normal hayatına döndü.
Vaka sayıları yeni dalgalarla arttıkça da kısıtlamalar geri gelmeye başladı. Çünkü unutulmamalı ki; pandemi dünya üzerindeki seyrini henüz tamamlamadı ve tahmin edilen senaryolara uygun şekilde yeni varyantlarla da uzunca bir süre dünya gündeminde kalmaya niyetli görünüyor.
Son klinik tabloların sorumlusu olarak tanımlanan Omicron BA.4 ve BA.5 ile klinik olarak hastalık daha hafif atlatılıyor görünse de, bulaş daha hızlı oluyor; bu yüzden vaka sayıları da daha hızlı şekilde artıyor. Mevsim itibariyle daha az sayıda solunum yolu enfeksiyonu görmemiz gerekirken hafif atlatılan, ancak test yapılmadığı için ne olduğu netleşmeyen (muhtemel Covid-pozitif) hasta vakalar toplumun içinde hastalığın yayılmasına katkıda bulunmakta.
Ayakta atlatılan hafif vakalar hastaneye başvuruyu ihmal edebilmekte ve taşıyıcı olan bu kişiler, çeşitli nedenlerle direnci düşük hasta ve yaşlı kişiler için ölüme kadar varan sonuçların da sebebi olabilmekte.
Özellikle yaşlı kişilerde bağışıklık sisteminin genel olarak yetersizliği, altta yatan kronik hastalıkların varlığı da hastalığa karşı direnci düşürmekte. Bu gibi nedenlerle özellikle mutant varyantlara karşı geliştirilecek aşıları dört gözle beklediğimiz bu günlerde, canlı aşı olarak elimizde var olan mRNA aşısının (BioNTech) yaptırılması ve hatırlatma dozları ile bağışıklığın güçlendirilmesi önerilmekte.
Bayram tatilinden sonra beklenen vaka artışları geldi. 1 Haziran’dan itibaren haftalık açıklanan vaka sayıları özellikle Haziran ayı ortalarından itibaren de önemli düzeylerde arttı. Önümüzdeki mevsimlerde kalabalık, kapalı ve sıkışık ortamlarda bulunma oranlarımız arttıkça pozitif vaka ve ölüm sayıları da artmaya devam edebilir.
Okulların açılmasından sonra birbirleriyle temas edecek çocuklarla, bulaşın daha fazla hızlanacağını, öğrencilerin okul temasları sonrası evlerine döndüklerinde taşıdıkları virüsü evdekilere bulaştıracağını tahmin etmek de hiç zor değil.
Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı, son Covid-19 aşısının üzerinden en az 6 ay geçen kişilerin, dördüncü doz aşılarını; yani ikinci doz hatırlatma aşılarını olabileceklerini açıkladı. Bakanlık, özellikle 50 yaş üzerindeki kişilerle risk grubundakilere dördüncü doz aşılarını olmaları konusunda ısrarlı çağrılarda bulunmaya devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yakın zamanda Maymun Çiçeği Hastalığı için yaptığı “Küresel Acil Durum” ilanından sonra dikkatler o hastalığa yönelse de pandemi bitti açıklaması gelmeden pandemi bitmiş gibi davranmamamız gerekiyor. Ne yazık ki pandeminin başından beri zorla kazandığımız ama mücadelede çok etkin yol almamıza yardımcı olan ‘maske kullanma alışkanlığı’ nı yeniden hızla hatırlamalıyız. Kişiler arası mesafe konusunda yaz döneminin avantajlı günleri geride kalacak.
Özellikle okullar açıldıktan sonraki (Eylül-Ekim-Kasım) dönemde toplu taşıma araçlarında, servislerde ve okulların içinde temasların artacağını hesap etmeli ve maske + mesafe + temizlik uygulamalarımızı yeniden hayata geçirmeliyiz.
Bunun için kanun beklemeye gerek yok. Görünen o ki bu hastalık 6-7-8-9.10.cu dalgasını yaparken dünya için neredeyse endemik karakter kazanacak ve varlığı düşük düzeylere inse de sürekli olarak hayatımızda var olacak. Bununla yaşamaya alışmamız ve yaşam alışkanlıklarımızı dikkatle düzenlememiz gerekiyor. Aşı ile korunma düzeyimizi güçlü kılmak ve alışkanlıklarımızı korumak bizim elimizde. Kişilerin tam doz aşılı olmayı iyi kavraması ve eksik kalan aşılarını tamamlamaları, aşı olanların da belirli aralıklarla hatırlatma dozlarını yaptırmaları da mutlaka sağlanmalı.
Bu konularda Doğru bilgi adresleri konuyla ilgili uzmanlık derneklerinin resmi web siteleridir. Aşılar dışında tamamlayıcı tıp, alternatif tıp, palyatif tıp, şifa tıbbı vb. vb. isimleri altında uygulamalar ve ürünlerle Covid-19’dan korunmaya çalışmak özellikle risk grubundakilere yarardan çok zarar getirebilir. Bilimsel olmayan tavsiyelerle ot, çöp, bitki, karışım, hazırlama ilaç vb kullanmak ayrıca farklı zararlarla ölümcül sonuçlara dahi yol açabilir. Kontrolsüz alınan gıdaların bile fazla dozlarında karaciğer, böbrek gibi organlarımız geri dönüşsüz zarar görebilir. İlaçlar da bitkilerden elde edilir ancak şifa diye sunulan alternatif denetimsiz ürünlerden farkı; bilimsel şartlarda ve dozu ayarlanmış şekilde sunulmasıdır.
Koskoca eczacılık ve farmakoloji bilimini yok sayarak bilimsellikten ve etik kurallardan uzak (ve ne yazık ki çoğu ticari amaçlarla) hazırlanan ürünlerden ve bunları size sunan eğitimsiz-ehil olmayan diplomasız kişilerden uzak durmak en doğrusudur.
Bilgi ve hizmet kaynakları olarak sorularınızın muhatapları aile hekimleriniz ve konuyla ilgili profesyonel sağlık personeli olmalıdır. Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurum ve kuruluşlardan, Bakanlığın resmi web sayfasındaki iletişim birimlerinden de yardım alabilirsiniz.
Maske + Mesafe + Temizlik + Aşı’dan vazgeçmeden mücadeleye devam !!!!
Dipnot: Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler için 3 okuma önerim var.
1. Halk Sağlığı Uzmanları (HASUDER) Derneği’nin Covid-19 ile ilgili Güncel Durum ve Öneriler
https://hasuder.org.tr/covid-19-pandemisinde-guncel-durum-ve-oneriler/
2.Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği’nin aşılarla ilgili tüm güncel bağışıklamaya dair önerileri
3. Türk Toraks Derneği’nin aşılar ve hatırlatma dozları ile ilgili önerileri
https://toraks.org.tr/files/mf/site/turk-toraks-dernegi-nin-covid-19-asilari-ve-hatir-d6be39c0.pdf