Şehirler ve ritim
Osman Utkan
Ritim denilince genelde aklımıza işitsel unsurlar gelmektedir. Belki bu yaklaşımın sebebi, müziğin ana unsurunun ritim olmasından ileri gelmektedir.
Ritmin işitsel olduğu kadar görsel unsurları da barındırdığını belirtmek gerekir.
Yine birçok sanatın temel kompozisyon unsuru da ritimdir. Heykelden dansa; resimden fotoğrafa; sinemadan tiyatroya ritimden bahsedilebilir.
İfade edilenlere ek olarak Allah’ın düzeninde müthiş bir ritim göze çarpmaktadır.
Doğadaki düzen ve intizam muazzam boyuttadır. Hiç kimse doğada olup biteni ya da oradaki herhangi bir şeyin eksik ya da yanlış olduğunu söyleyemez. Gece ve gündüzün art arda gelmesi, dağların sıra sıra dizilmesi, gökteki yıldızlar, hayvanat ve nebatat akla gelen ne varsa Allah’ın yarattığı her şeyde muhteşem bir ritim vardır.
Aslında ritmin en güzel örneği insanın ta kendisidir. İnsan denge, düzen ve intizam olarak (eşref-i mahlûkat) en muhteşem varlıktır. Ahenk ve ritim aslında insanın kendisinde mevcuttur.
Yaratıcının uyum ve ahenk içerisinde olan düzeninin aksine, kulun düzeninde ise ritim kaybolmuştur. Ritmin yerini gürültü ve görüntü kirliliği almıştır.
Estetikten ve sanattan yoksun olarak inşa edilmiş şehirlerimizde, görsel ve işitsel anlamda ritimden bahsetmek mümkün değildir.
Şehirlerimizin tarihten bu yana var olan siluetleri gitmiş, onların yerini karmakarışık düzensiz yapılar almıştır. Başta şehirlerimizin bağrına hançer gibi saplanan gökdelenler, şehirlerimizin görsel anlamda Britmine zarar vermiştir.
Aslında bu yazıya mülhem bir haberi okuduktan sonra şehirlerde ritim konusunu kaleme almaya karar verdim.
Konu olan haberde ses kirliliğinin insan sağlığına olumsuz etki yaptığı ve Avrupa’da her yıl ses kirliliğinden kaynaklı olarak on iki bin kişinin hayatını kaybettiğine vurgu yapılıyordu.
Türkiye’de en fazla ses kirliliğinin İstanbul’da olması beklenir ama öyle değilmiş. Ses kirliğinin en yüksek olduğu şehrimiz Tokat’mış.
Nüfusumuzun yüzde 90 gibi bir kısmı büyük şehirlerde yaşamaktadır.
Haliyle milletimiz şehirlerde sürekli var olan bir gürültü ile karşı karşıya kalmaktadır.
Şehirlerimizdeki bu ses kirliliği insanların sağlığını da olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Başta uyku sorunları ve kalp hastalıkları gibi rahatsızlıkların öne çıktığı görülmektedir.
Bundan yola çıkarak, ritmi bozulan şehirlerdeki ses kirliliği sonucunda insanların da kalp ritmi bozulmaya başlıyor, denilebilir.
Genel olarak ben gürültüsü ve patırtısı çok olduğundan dolayı, ana cadde ve otoyolların yakınında olan evlerde oldum olası oturmak istememişimdir.
İlginç bir şekilde ülkem insanı ise –ne hikmetse- otobanların yanında, bulvarlarda ve ana caddelerde olan dairelerde oturmak ister.
İstanbul’da yakınlarının evlerine gittiğim zaman, onların oturdukları evlerde dikkatimi çeken en önemli şey bitmek bilmeyen gürültüdür. Sanki otoyoldaki arabalar evin içinden geçiyor gibidir.
İstanbul’da en merkezi semtlerinde bu gürültü kirliliği çok daha fazladır.
Sahil yolu niteliğinde olan yerlerde sabahlara kadar arabaların gürültüsü asla bitmiyor. Öyle bir yerde kaldığım zaman genelde uyku uyuyamadığımı hatırlıyorum.
Ben birkaç günlüğüne dahî olsa uykusuz kaldıysam bebekliğinden beri oralarda yaşayanların durumunu düşünemiyorum. Hastaların ve yaşlıların da bu sürekli gürültüden memnun olduklarını söylemek mümkün değildir.
Şehirlerde ortaya çıkan gürültü kirliliğinde, biz insanların katkısı da azımsanmayacak ölçüdedir. Trafikte korna sesleri hiç bitmek bilmiyor. Çok sabırsız bir millet olduğumuzu, daha sarıya geçerken arkadan çalan klakson seslerinden anlıyorum.
Avrupa ülkelerinde –ne kadar doğru bilmiyorum- gereksiz korna çalmanın cezası olduğunu söylemişlerdi. Bizde de gereksiz korna cezaya matuf olmalıdır, diye düşünüyorum.
Başta kalp sağlığımız için şehirlerdeki gürültüyü azaltacak yollar aramalıyız.
Genel ve yerel yönetimler gürültü kirliliğini azaltacak düzenlemeler yapmalıdır. Bu anlamda belki katkı sunar diye aklıma gelen birkaç önerim yok değil.
Gerek şehir içinde gerekse şehirlerarası oto yol kenarlarında yoğun ağaçlandırmalar yapılmalıdır. Ağaçlar ses duvarı görecektir. Gürültüyü emecek olmasından dolayı ağaçlandırma önemlidir. Otoyollara ses bariyerleri ve binaların çatılarının yeşillendirilmesi gibi öneriler de söylenebilir.
Bunlara ek olarak elektrikli araç kullanımın yaygınlaşmasıyla şehirlerimizdeki gürültü kirliliği büyük ölçüde azalmış olacaktır.
Son olarak, fırsat buldukça kendimizi doğanın bağrına atmalıyız.
Düzen, intizam ve uyumun olduğu doğanın ritmi, belki bizim bozulan ritmimizin de düzelmesini sağlar.
Bence imkânı olan şehirlerin keşmekeşinden bir yolla kurtulmaya baksın…