Objektiflerin önündeki iftarlar
Osman Utkan
Yaşadığımız hayatta kutlu ve mübarek zamanlar vardır. İnancımızda bunlara vurgu yapılmış ve bu zamanlar belirtilmiştir. Bazen bu kutlu vakitler bir an olabilirken bazen bir veya birkaç ay olarak ifade edilmektedir.
Şuracıkta aklıma gelen mübarek vakitleri örneklendirmek gerekirse cuma günleri ve aynı gün içerisinde Cuma vaktinde dualara icabet edilen bir andan bahsedilir. Geceleri herkes uykudayken yapılan ibadet ve duaların makbul olduğu seherler kutlu saatlerdir.
Kandiller ve Aşure Günü de bu anlamda mübarek zamanlar olarak zikredilir. Üç aylar ve özellikle bu aylar içerisinde Ramazan Ayı önemli zaman dilimleridir.
Ramazan ve oruçtan söz açılınca, ilk konuşulan konuların başında iftarlar yer almaktadır. Acıkmayı anlamakla beraber Ramazan Ayı sadece yemek ve içmekle değerlendirilecek bir ay olmamalıdır.
Lüks iftar menüleri ve o iftarlara yapılan ödemeler israfa girebilmektedir.
İsrafın ve şatafatın olduğu bu gibi durumlarda bazen sevap yerine günah olarak değerlendirilebilecek işler yapılmaktadır.
Tabi ki iftarlar Ramazan’da Müslümanlar için bayram olarak ifade edilen önemli ve güzel anlardır.
Bu anları kutsî hale getirecek olan unsur ise ihtiyaç sahipleri ve yoksul insanların sofrada olmasıdır.
Çoğu zaman aynı sosyal çevrelerle beraber iftarlar yapılmaktadır.
İftarlar normal zamanda bir restoranda yenen yemekler gibi değerlendirilmemelidir.
Bu anlamda ihtiyaç sahipleri ya da ekonomik durumu olmayanlar ile yapılan iftarlar çok daha değerlidir.
Manevi anlamda yoksullarla aynı sofrada iftar yapmak oruçlunun bayramına bayram katacaktır.
Oruçlunun başkasına yaptırdığı iftarlar inancımızda çok değerlidir.
Yüce Peygamberimiz, mutlaka ihtiyaç sahibi insanları iftar sofrasında bulundururmuş, diye rivayet olunur. Ve bundan dolayı da çok mutlu olurmuş.
Çok kalabalık iftarlara ödenen uçuk miktarda ücretlerin Ramazan’ın doğasına aykırı olduğunu düşünenlerdenim.
Bu toplu iftarlardan sonra eğlencelerin tertip edilmesi de kutlu zamanların elden gitmesini beraberinde getiriyor.
Ramazan’ın eğlence ayı olmaktan çok, ibadet, Kur’an, dua, niyaz ve iletişim ayı olduğunu hatırlamak gereklidir.
Sosyal medyada iftar verme yarışlarını üzülerek izliyorum. Toplumun genel itibariyle alım gücünün düştüğü bir ortamda, lüks mekânlardan iftar fotoğrafları paylaşmak görgüsüzlüktür, bana göre. İftar yapamayan bir kişi bile olsa o yemek görüntülerini görse içinden bir “ah” geçirirse, bu durum yemekleri paylaşana vebaldir.
Ramazan ayında asıl hatırlanması gereken garibanlardır bu anlamda.
Bu yazdıklarımdan kendi aramızda iftar ve sahur yapmayalım çıkarılmamalıdır. Vurgulamak istediğim şey empati ve hassasiyettir.
Bir de iftarla ilgili en sorunlu konulardan birisi de siyasetçilerin samimiyet içermeyen Ramazan ziyaretleri ve iftar organizasyonlarıdır.
Bir halkla ilişkiler faaliyeti olarak siyasal aktörlerle beraber onlarca partili ve habercilerin de olduğu bol fotoğraf çekilerek gerçekleşen iftarların bu kutlu zamanlara gölge düşürdüğünü belirtmekte fayda vardır.
Adeta seçim kampanya dönemlerindeki gibi iftar yarışları devam etmektedir. Buralarda öne çıkarılması gereken şey samimiyet ve ihlastır. Kanaatimce ihlas ve samimiyet için de habere, habercilere ve fotoğrafçılara gerek yoktur.
Konunun hassasiyetine binaen şunu belirtmekte fayda olacaktır.
Devlet ve siyaset büyükleri tabi ki iftarlar organize edebilirler. Bu oldukça doğal bir durumdur.
Burada israfa kaçmamak, eğlenceye sapmamak ve oruç iklimine yakışır şekilde adımların atılması oldukça önemlidir.
Bu organizasyonlarda Peygamberimiz Efendimiz’in yoksulları sofrasında başköşe etmesi bize örneklik teşkil edecektir.
Bu kutlu zamanlarda gazilerimizin ve şehit yakınlarımızın hatırlanması olmazsa olmazdır.
Bununla beraber bu iftarlarda yaşlılarımızın, yetimlerimizin, askerlerimizin ve kimsesizlerin daha çok hatırlanması önem arz etmektedir.
Sokaklarda temizlik işleri yapan temizlik görevlileri, başımız sıkıştığında aradığımız itfaiyeciler, pandemi sürecinde daha yoğun olarak çaba gösteren sağlık çalışanları vb. bu iftarlara dahil edilebilir.
İftar programlarına yönelik olarak dernek ve vakıfların da ellerindeki gelirlerini, “İlla da beraberce iftar vereceğim” diye birkaç akşamda harcamalarını da uygun görmeyenlerdenim.
Dünyanın sıkıntılı zamanlardan geçtiğini göz önünde bulundurursak ve dünyanın birçok İslam beldesinde iftar yapacak bir hurma bile bulamayanları ve hatta içecek sağlıklı bir yudum suya bile sahip olmayanları düşünürsek yapılan bu harcamalar yüksektir. Bu durum Ramazan ruhuna uygun düşmemektedir.
Ramazan; kardeşliği, komşuluğu, akrabalığı, milleti ve ümmeti hatırlamaktır. Ramazan her iftarda ve sahurda mazlum coğrafyaları hatırlamaktır. Gıda krizi yaşayan kara kıta Afrika’yı, zulüm altında olan Keşmir’i, Arakan’ı, Myanmar’ı ve Doğu Türkistan’ı hatırlamaktır. Ramazan Musul’u, Kerkük’ü Halep’i, İdlib’i ve Kudüs’ü hatırlamaktır.
Sadece Ramazanda değil; her zaman için, unutursak eğer mazlumları, umursamadan yediğimiz her lokmanın hesabını Rabbimiz bizden elbette soracaktır.
Ramazanınız mübarek olsun. Dualarda buluşmak üzere…