Meclise girmek kolay değil!
Osman Utkan
Yasama organı olarak, halkın iradesinin tecelli yeri olan millet meclisleri, ülkenin her yanından halkın temsilcisi vekillerden oluşmaktadır.
Halk adına hareket eden vekiller, halkın iradesini en güzel şekilde temsil etmek için çalışmalıdır. Bu nedenle vekillerinin halkın beklentilerini dikkate almaları icap etmektedir.
İletişime özen göstermesi gereken siyasal aktörlerden olan milletvekilleri, toplumla iyi ilişkiler kurdukları oranda başarıyı yakalayabilmektedir.
Her partiden milletvekillerinin insan ilişkileri noktasında genel anlamda hassasiyet gösterdiklerini belirtmekte fayda olacaktır.
Milletvekillerinin kendiylerini ziyarete gelen vatandaşlara karşı oldukça nazik ve kibar davranmaları gerektiğini söylemek yerinde olacaktır.
Vekillerin kendi seçim bölgesinden gelen yurttaşlarla yakın ve samimi ilişkiler sergilemesi, onların çıkarına olacağı açık bir hakikattir.
Peki, Meclise ziyaretçi olarak gelen kişileri karşılayan kapıdaki güvenlik görevlileri, banko görevlileri ve diğer görevliler, insan ilişkileri hususunda, milletvekillerinin gösterdiği hassasiyeti göstermekte midir?
Bu soruya hayatında sadece iki kez meclis ziyareti yapan bir iletişim uzmanı olarak yanıt vermem gerekirse; ne yazık ki hayır
Geçmiş zamanın birinde ziyaretçi olarak gittiğim meclisin kapısından içeri girerken sükûtu hayale uğramıştım.
Girişte sıkı güvenlik tedbirlerinin olmasını takdirle karşılamama rağmen, ziyaretçi kapısında görevli olan kişilerin yüzleri asık, kaşları çatıktı. Beden dili olarak bu hâl tavır ve tutumlarına da sirayet etmişti.
Konuşmaları ile ziyarete gelenlerden hoşnut olmadıkları her hallerinden belliydi.
Giyim kuşamları, sakal tıraşları, bakımları noktasında oldukça özenli oldukları anlaşılan kapıdaki görevlilerin, yüzlerinden düşen bin parça şeklindeki duruşları, bu şık olan dış görünüşlerini gölgeliyordu.
Genel olarak siyah renklerin sıklıkla tercih edildiği giyim ve kuşam ise kasvetli bir hava esmesi için yeterli oluyordu.
Oysa ki giyimin ve kuşamın ötesinde insanın en güzel kıyafeti güler yüzü ve tatlı dili olmalıdır.
Hitap tarzlarında sen dilinin sıklıkla kullanıldığı, sorulan sorulara sert bir şekilde yanıtlar verilen meclisin ziyaretçi kapısından üst düzey kimsenin geçmediği her halinden belli oluyordu.
Çünkü üst düzey parti yöneticileri buralardan geçecek olsalardı bu görevlilerin daha dikkatli seçileceğini tahmin etmek güç olmayacaktı.
Bunu söylerken milletvekillerinin giriş kapısının çok farklı olduğunu bizatihi çalışanlarla yaptığım konuşmalardan anladım.
Bana kalırsa parti ve meclis yöneticilerinin bazen tebdili kıyafet yaparak, halkın geçtiği kapılardan geçmesi faydalı olacaktır.
Buralarda vatandaşa karşı kullanılan konuşma üslubu ise gördüğüm kadarıyla üsten aşağıya doğru olacak şekilde, yani dikey iletişim olarak gerçekleşmektedir.
Genel itibariyle görevlilerin emir kipi ile konuştuğunu üzülerek gözlemledim.
Bana karşı da aynı üslubun ortaya konulduğu da belirtmem gerekir.
Galiba gelen her vatandaşa yönelik olarak uygulanan genel tarife bu şekilde.
Örneğin güvenlik koridorundan geçileceği zaman geçecek kişilere “Gel! Geç! Dur” gibi emir kipi ile cümleler sıklıkla kullanılmaktadır.
İnsanlar, görevlilere bir yere nasıl gidileceği sorduklarında da; “İleri git” “Bankolara uğra”, “Sonra tekrar sor” şeklinde karşılık verilmektedir. İletişime nezaket ve zarafet katan; “lütfen, rica etsem” gibi kelimeleri görmek neredeyse mümkün olmamaktadır.
Görevlilerin kullandığı ses tonundan sıcak ve tatlı konuşmadıkları hemencecik anlaşılıyordu.
Bu yüzden “Neyi konuştuğumuz değil nasıl konuştuğumuz” oldukça önemlidir.
Güvenlik girişinden sonra bankolara geçilmektedir.
Orada çalışan personel ile karşı karşıya gelen vatandaş arasında kalın ve yüksek camlar bulunmaktadır.
O camların güvenlik endişesiyle konulduğunu sanmıyorum.
Eski Türkiye’nin geleneksel bürokrasisinin tecellisi olarak bu camların durduğunu tahmin ediyorum.
Küçük bir aralıktan iletişim kurulan bankolarda çalışan görevli personelin de yorgun bitkin ve hayattan bezmiş olduğunu söylemek gerekir.
Verilen selamı dahî almayan ya da almaya mecali olmayan kişiler ile karşılaşılmaktadır.
Burada da, “Kımıldama kamera görüyor seni. Beriye gel” gibi ifadeleri duymak mümkündür.
Kimlikler alınıp yerine ziyaretçi kartları verilmektedir.
Sonrasında halkla ilişkiler binasına yönlendirme yapılmaktadır.
Halkla ilişkiler çalışmalarını giriş, güvenlik ve bankolarda göremeyen vatandaşı, halkla ilişkiler diye adlandırılan binada onları gülümseyen iki hanımefendi selamlamaktadır.
Bu binada milletvekilleri bulunmakta ve onlar da bu girişi kullanmakta oldukları için nezakete dikkat ediliyor kanaatimce.
Sadece vatandaş olacak olsaydı bu güleç yüzleri görebilir miydik bilemiyorum.
Bu kısımda gerek meclis çalışanları gerekse milletvekillerinin yanında çalışan görevlilerin güzel ve sağlıklı iletişim kurduklarını belirtmek gerekir.
Gelelim çıkışa; çıkışta kartları teslim edip kimlikleri almak için tekrardan bankoların arka tarafında bir mekânda uğramak gerekiyor.
Burada, aradaki cam aynalı cam olduğu için içeriyi görmek mümkün olmamaktadır.
Camın altında bir yerde küçücük bir aralıktan uzatılan kartı alan bir el gözükmektedir.
Konuşmaya imkân tanımayan bu aralıktan kartı uzatıp kısa bir süre bekleniyor.
Kimlik kartı getirilince oraya atılır gibi bırakılmaktadır.
Nezaketimden kimliği getiren görevliye daha teşekkür ederken, kartı teslim eden kişinin sırtını dönüp gittiğini o küçük aralıktan gördüm.
Ne diyeyim; “Allah sizi bildiği gibi etsin, e mi!” desem faydası olur mu?