Helalleşme ayı Ramazan
Osman Utkan
Çok küstük darıldık doğrudur dostum
Gel helalleşelim hayat çok kısa
İslam insanlara çağrıdır dostum
Barışmayı ister ilahi yasa
Çok küstük darıldık doğrudur dostum
Sayılı gün çabuk geçer derler. Ramazan ayı da hemencecik geçip gidiyor. Bu kutlu zamanlarda en az ibadetler kadar değerli başka şeylerin de olduğuna inananlardanım. Bunların başında “helalleşme” gelmektedir. Ayrıca insan ilişkileri, iletişime dair konuların bu ayda daha da önem kazandığını söylemekte fayda vardır.
Dünya hayatında herkes mutlaka çatışmalar yaşayabilmektedir. Çatışmasız bir hayat mümkün değildir. Eğer çatışmaların olmadığı bir yer varsa orası ancak cennettir. Bırakın yedi yabancı olanları, bazen en yakınlarımızla bile zıtlaşma ve uyumsuzluklar yaşayabilmekteyiz. Bu çatışmaların sonunda istenmeyen dargınlıklar ve küslükler yaşanabilmektedir.
Dinimizce üç günden sonrası için haram olan küslükleri bitirmek için bu kutlu olan günler fırsat niteliğindedir. Hızlıca geçip giden ramazanın bereketinden kana kana nasiplenmek için dargınlıkları da bitirmek gerekiyor galiba. Fırsat bu fırsat diyerek küs olduğumuz kardeşimizin, akrabalarımızın ve dostlarımızın kapısını çalmalıyız. Gidip yüz yüze görüşemezsek bile, en azından helalleşmek için onları aramalıyız.
Dünya hayatı oldukça kısa. Bugün varız, yarın yokuz. Gitmek var ama dönmemek de var. Gidip de bulamamak da vardır. Uyumak var, uyanamamak da var. Helalleşmek için yarın çok geçtir. İş işten geçmeden, çok geç olmadan bu konuda adımlar atmak gerekir. Kimse kimseden ilk adımı beklemeden harekete geçilmelidir.
Nice insan yakınlarıyla olan dargınlıkları bitiremediği için sonrasında büyük pişmanlıklar yaşıyorlar. Küs iken, gelen ani bir ölümle sarsılan insanlar “ah vah” etmeye başlıyorlar. Sonrasında ise hayat boyu bitmeyen bir pişmanlığın acısını yaşanabilmektedir. Ama neye yarar ki böylesi. Ağlasak ne fayda! Sızlasak ne fayda!
Ölenin arkasından hayır dualar etmek iyidir. Ama bu dualar insana yaşarken daha çok lazımdır. Rabbim herkesi cennetinde buluştursun. Ama insanlarla yaşarken de buluşmak ve konuşmak gerekmez mi? Onlarla olan kırgınlıkları bitirmek gerekmez mi? Üstümüze ağır bir yük gibi çöken ve taşımakta zorlandığımız küslükleri sonlandırmak gerekmez mi?
Mezarlıklardan içeri girerken, daha mezarlık kapıdayken ölmüş olanlarımıza selam veren bir milletiz. Çünkü biliriz ki onların ruhları diridir ve onların bizi gördüğüne inanırız. Kendi yakınlarımızın da mezarına vardığımızda ilk işimiz, selam vermek olur. Ölülerine selam vermekte bu kadar hassas olan bir milletin yaşayan eşine, dostuna ve akrabalarına selam vermemesi çok garip gelmiştir bana. Oysaki bu selamın, ölmüşlerden çok yaşayanlara verilmesi gerekir.
Yüce peygamberimiz, kalplerde sevginin inşasının yolunun selam vermekle olduğunu bildirmiştir. Selam, küs olan kişilerin kalbini yumuşatmanın en güzel yoludur. Aslında bir selamla bitecek olan kırgınlıklarımız, inadımız yüzünden uzayıp gitmektedir. Vakit varken helalleşmek iyi olandır. Bu anlamda Ramazan günlerini ve sonrasında gelen bayramı da fırsat olarak görmeliyiz.
Uzatma küslüğü, uzat elini
Beraberce gidelim hayat yolunda
Baş tacı edelim dostun dilini
Kuru inat olmaz Allah kulunda
Uzatma küslüğü uzat elini