Bizi bu kirli havalar mahvedecek
Osman Utkan
Kesif bir dumanla kaplanmış ruhum
Aldığım her nefes içimi yakar
Ciğerler simsiyah tutmuştur kurum
Bir ah çeker isem dağları yıkar
Kesif bir dumanla kaplanmış ruhum
Osman Utkan
Her ne kadar Orhan Veli “Beni bu güzel havalar mahvetti” dese de, işin aslı öyle değil sanki. Asıl bizi mahveden ya da mahvedecek olan sürekli soluduğumuz bu kirli havalardır. Bu anlamda dünyada ve Türkiye’de yapılan hava kirliliği araştırmaları ve bu minvalde hazırlanan raporlar incelendiğinde, ülkemizdeki şehirlerin havası genel anlamda kirli olarak kabul edilebilir.
Hava kirliliği konusunda, gerek Dünya Sağlık Örgütü gerekse Avrupa Birliği standartlarının üstünde kalan şehirlere sahibiz. Bu şu anlama geliyor: yani şehirlerimizde soluduğumuz hava kirli. Bitlis ve Hakkâri illerimiz bu konuda müstesnadır. Bu arada en kirli havaya sahip ilimiz ise Çorum imiş.
Dünyada ise en kirli havaya sahip ülkelerin Bangladeş, Hindistan ve Pakistan‘ın geldiği görülmektedir. Hava kirliliğinde ilk elli sıranın büyük çoğunluğu bu ülkelerden şehirler. Ekonomik gelişmişlik burada en önemli parametrelerden gibime geliyor. Bu durum bu ülkelerin hava kirliliğine ve diğer kirliliklere karşı yatırımlarının yetersiz oluşunu da beraberinde getirmektedir.
Şehirlerdeki hava kirliliği birçok hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Başta akciğer hastalıları -ki bunların başında astım gelmektedir-, kalp hastalıkları ve daha birçok hastalık hava kirliliği nedeniyle insanlarda görülmektedir. Kanser vakalarının artmasında da bana göre hava kirliliğinin payı büyük olsa gerektir. Sağlıklı ve temiz hava teneffüs edemeyenlerde zamanla havasız kalan hücreler bozulmakta ve bozulan hücrelerle beraber kansere yakalanma riskini yükselmektedir.
Çin’de gerçekleştirilen ilginç bir araştırma, hava kirliliğin özellikle çocuklarda zekâ geriliğine yol açtığını ortaya koymuştu. Kirli havayı soluyan gebelerin daha anne karnında olan bebekleri bu havadan etkilenmektedir. Doğumdan sonra zihinsel gelişim dönemlerinde olan bebekler ve çocukların beslenmeleri önemli olduğu kadar temiz hava almaları da önem arz etmektedir anlaşılan. Bu araştırmadan sonra köylü çocukların sağlıklı ve parlak zekâya sahip olmalarının altında yatan nedeni daha iyi anlıyorum şimdi.
“Temizlik imandandır” hadisini neredeyse bilmeyenimiz yoktur. Ama gel gör ki bu hadisi birey olarak uygulamadığımız gibi yönetim anlamında da hakkıyla uygulayamıyoruz. Temizlik deyince genelde aklımıza çevre temizliği ve bireysel temizlik gelmektedir. Ya havamızın temizliği! Yöneticilerimizin sokakları ve caddeleri temiz tutmak için gösterdikleri çabaları takdir etmekle beraber, şehrin havasını temiz tutmak için yeterli düzeyde çalışmaların yapılmadığını, üzülerek belirtmek gerekir.
“Aslan yattığı yerden belli olur” atasözümüz de temizlik vurgusu taşımaktadır. Yaşadığımız çevrenin temizliğine vurgu yapan bir sözdür. Pekâlâ, yaşadığımız yerlerin havasını ne yapacağız? Gelir durumu yüksek olanlar orman içerisinde mukim villalarında yaşamlarını sürdürürken orta ve alt gelir düzeyinde olanlar ise zehirli havayı solumaya devam etmektedir.
Çocuklar, yaşlılar, kadınlar ve erkekler şehirlerimizdeki kirli havaya mahkûm olmuş durumdadır. Böyle giderse sağlığımız ve geleceğimiz tehdit altında olmaya devam edecektir.
Temiz hava ve temiz çevre temel insanlık hakkıdır. Allah’ın bizlere bahşettiği bu hava için çokça şükretmeliyiz. Yöneticilerimiz de şehirlerimizin havasını temiz kılmak için yoğun bir şekilde çalışmak zorundadır. Müslüman şehirlerinin havaları cennet havası gibi olmalıdır. Bütün bu yazılanların üstüne başladığımız gibi şiirle bitireyim.
Can verir bana her aldığım nefes
Her dakika her an dirilirim ben
Can verir, şu kirli havada nüfus
Her dakika her an daralırım ben
Can verir bana her aldığım nefes
Osman Utkan