Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sanal dünyayı tarihe ve hayal gücüne bağlayan sinema dünyasının bizlere izlettiği "Yüzüklerin Efendisi" adlı filmi izlerken büyülü dünyanın gücü ile hayâl dünyamızın ufkunu görüyoruz.
Bizimkiler kadınlarımızı başta olmak üzere insanları ağlatan aşk hikayeli Bergen'in hayatını anlata dursunlar; dış güçler diye suçlananların geçmişi, geleceğe bağlayarak hayallerini kayıt altına alırlarken aslında bir zamanların çok izlenen ve içinde ışınlanma hayalinin olduğu filmleri çekerken meğer bugünün sanal ortamını yani görüntülü görüşmeyi, konuşmayı hatta sevişmeyi anlattıklarını şimdi daha iyi anlıyoruz.
Yine aynı dış güçlerin yüzüğün gücünü anlatırlarken aslında, "Güç kimde ise o insanı ve dünyayı yönetir” demek istedikleri bugün daha iyi anlaşılıyor.
Kadın - erkek birleşiminde ve ayrılışında da önemli rol oynayan yüzük de, "Yüzük kimde ise güç ondadır” paylaşımını anlatır.
Kısacası gerek özel hayatta gerekse siyasi alanda iktidarın baş aktörüne de ‘yüzüklerin efendisi’ demek en doğrusu.
Bunun en bariz örneği de şu an ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın buraya kadar gelmeden önceki ilk yıllarında katıldığı coşkulu bir toplantıda parmağından çıkarıp, Kur'an gibi eline alarak kendisini izleyen topluluğa gösterip, sallarken aslında gücün, zenginliğin yüzükte olduğunu, milyon dolarlara mal olan 'Yüzüklerin Efendisi’ filminden önce zaten anlatmış olduğunu da, şimdi daha iyi anlamak lazım değil mi?!
Kısacası parmakta değil kalpte, gönülde olan, olması gereken yüzüğün varoluşu ve kayboluşunu anlatmasının yanında aslında iktidarın, gücün, paranın simgesi olduğunu da anlayabiliriz.
Ve, “Yüzük bende güç bende” şımarıklığında olanların, o yüzüğün kayboluşunun da gerginliği, üzüntüyü ve kaybı anlattığını da unutmaması lazım.