Bolca savaş naraları atıp kutladığımız 30 Ağustos’un ardından, bugün de Dünya Barış Günü ile ilgili bol bol mesajlar yayınlandığı sırada, ben de gerek savaş ile gerekse barışla ilgili al yapıştırlı, hazır bir mesajla mı yoksa bu yazımdan önceki yazımı yeniden yayınlamak gerekir mi diye düşünürken savaşı da, barışı da onlara bırakmayı tercih ettim.
Çünkü okullardan çok olan ve art arda yenileri yapılan camilerin imamı yok yönünde, "Yaz gazeteci." diye bir mesaj gelmişti.
Gelen bu mesajı okurken beklenen yatırımların olmadığı için göçün devam ettiği ve yılda ortalama 3 bin insanın göç ettiği Ardahan gibi ülke genelinde yeni cami furyasına bir caminin daha eklendiğini öğreniyorum.
Ama dolmayan eskileri gibi yeni camilerin imamsız olduğu, bu nedenle aylardır camide namaz kılınamayan köyden mesaj atan dini bütün okurumun bu derdini kara kara düşünürken eski adı Çalpenek olan, burnunun dibinde olduğu beldeye, mahalle olarak bağlanmayan Ardahan’ın Göle ilçesine bağlı Serinçayır köyünde de yeni bir caminin daha yapıldığını öğreniyoruz.
Aynı zamanda cami derneği başkanı olan ve yıllardır toplanan paralara rağmen bir türlü bitmeyen camiler gibi 2 bin 999 nüfuslu ilçeye yeni bir cami daha yapmaya çalıştığını bildiğim Gürcistan’ın sınırında bulunan Posof’un kent içi, köy ve yayla yollarının durumunu da düşünürken camilerin neden imamsız kaldığını araştırdığımda ilginç bir durumla karşılaşıyordum.
Ve bol maaşlı cami imamlarının eşlerinin kendilerine sunulan, bedava oturdukları, elektrik su parası ödemediği cami lojmanlarını beğenmemeleri yüzünden olduğunu öğreniyorum.
İmam eşlerinin cami lojmanlarını beğenmediği ve bu nedenle eşlerinin atandığı köylerde bulunan camilere görevlerine gidemediğini de öğrendiğim köyleri düşünürken bir başka şey aklıma geliyor.
O da o köyleri bünyesinde bulunduran ilçe kaymakamları ve oturdukları lojmanlarıydı..
Çünkü ülkemde olduğu gibi memleketimde de bol olan camilere, karıları lojmanları beğenmediği için gitmeyen imamlardan da sorumlu olan kaymakamlardan üçünün daha yeni atandığını öğreniyorum.
Ve biliyorum ki, imamlar gibi kaymakam eşlerinin de kaymakamlık lojmanlarından çokta memnun olmadıklarını..
Her yeni imamın yeni lojman istediği memlekette kaymakam eşlerinin de yarın vali olmasını bekledikleri eşlerinin atandığı ilçelerde bulunan kaymakamlık lojmanlarına girmeden önce eski kaymakamdan kalma lojmanı baştan aşağıya yeniletip, parası Köylere Hizmet Götürmek Birliği bütçesinden olmak üzere klozetlerinin bile kırdırıldığını, yenilettiklerini biliyor, bu yönde birçok haberde yaptığımı hatırlıyorum.
Kısacası samanlıkta iğne arar gibi barışın arandığı şu dünyada aldıkları bol maaşlara rağmen lojman beğenmeyen, bunla yetinmeyip o hazır lojmanların klozetlerinin Şener Şen’in filmindeki gibi ağanın şeyinin üzerine yapılmaz denilerek kırdırılıp, yeniletildiği bol lojmanların ülkesidir benim; Akdenize yetmedi, Ege'ye dökerken burnunun dibindeki adaları kaptırdığı Yunanistan’la, kapısını kapattığı Ermenistan’la, sarılıp, öptükten sonra Esed dediği Suriye ile, Kürt denilince operasyon adı altında sık sık ziyaret ettiği Irak ve İran’la, Akdeniz de bulunan AB Üyesi devlet olan Kıbrıs’la çok barışık (!) olan ülkem.