Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetinde iki depremin ardından memleketim Ardahan'a kadar devam eden doğal sarsıntıların ülkeyi derinden sarstığı bir zamanda siyaset alanından meydana gelen siyasi depremle ülke sarsılmaya devam ediyor.
Evet, adı İYİ olan ama hiçte iyi bir şey yapmayan ve iyi gittiği sanılan bir seçime doğru giderken adeta kötü bir gelişme ile sarsılan siyasi alanda ki depreme baktığımızda, doğayı katleden, bulduğu ile yetinmeyen nankör insanoğlunun aslında kendisini nasıl katledip, yok ettiğini de görmekte mümkün.
Bunun en son örneği toplumun huzur içinde yaşamaya çalışıp, pandemiden sonra kendisini bunaltan ekonomik krizle mücadele içindeyken ve en önemlisi 'yaklaşan seçimlerle bunu da aşarız.' dediği bir sırada umut bağladığı siyasilerin var olan ile yetinmeyip, beklenmedik çıkışı ile acısını yaşadığımız depremler ardından yarattığı sarsıntı ve korku ile sarsılmasını gösterebiliriz.
Evet, nasibi tepmek denen olgunun en bariz örneği olan Meral Akşener'in birkaç milliyetçinin etkisinde kalıp yaptığı kötü çıkışla İstanbul’un beklediği depremden daha ağır bir çıkışla sarstığı siyasi arenada yaşanan şaşkınlık sadece muhalefette değil iktidar ve ortaklarında da hissedildiği şu günlerde, bu sarsıntıdan etki tüm dünyada da hissedildi.
Başta yeni bir seçim, yeni bir umut diyerek bekleyen ve ekonomiyi rahatlatacak denen yatırımcılar olmak üzere herkesi hayal kırıklığına sürükleyen bu siyasi depremin yaralarının nasıl sarılacağı konuşula dursun kötü bir çıkış yapıp, iyi olan adını tekmeleyen Akşener’in de ayağına gelen nasibi tepmekle, ülkenin olduğu gibi dünyanın da kötü tarih sayfalarında yerini almış olurken benimde geriye kalan 5 lideri bir önerim olacak.
O da seçimi kayıp etmeninde içinde olduğu bir iyilik yaparak O masada kötü ayrılan kapıları kapatıp, mevcutla ya da yeni davetlerle yollarında çıktıkları yollarına 'Ya nasip' diyerek devam etmeleridir...