AK Parti iktidardayken Musul'da konsolos olarak görev yaptığını, cehennem zebanileri gibi bir anda ortalığa salınan İŞ-İD'in kaçırdığı iddiasıyla ortaya çıkan ve havuza düşmeden öce muhabirliğini yaptığım Habertürk Gazetesi'nin beni aramasıyla Ardahanlı hemşerim olduğunu öğrendiğimiz Öztürk Yılmaz'la TEMPO TV'de gazeteci kızım Özlem Şeyma Yılmaz ile birlikte sohbet ediyoruz.
Bir gün sizin de konuk olacağınız GAZETECİLERLE GÜNDEM adlı son programda Yılmaz'ın "Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın iktidarı için dizayn edilmiş CHP'nin başında boşuna tutulmuyor." demesini hatırlatan son olay son fırıldak diye suçlanan Çelebi'nin AK Parti'ye geçmesiyle oldu.
O dönemki yani önce Irak ardından Suriye'nin şimdide İran'ın karıştığı dönemde devletin üst düzey bürokratı olan, bugünkü Yenilik Partisi Genel Başkanı, AK Parti döneminde alnından öpülerek, Feyzioğlu gibi Büyükelçi yapılan Öztürk Yılmaz'ı beklenmedik bir anda çağırıp, Ardahan'dan milletvekili adayı olarak gösteren aynı AK Parti'nin iktidarı için çalıştığı ileri sürülen Kılıçdaroğlu değil miydi?
Evet, sağcı, sol damarla barışık olmayan birçoklarını çağırıp, milletvekili yapan CHP gibi HDP'de kendi çizgisiyle çokta barışık olmayan ve beklenmedik bir anda Yılmaz ile Çelebi gibi çağırıp, milletvekili olmalarına katkı sunduktan sonra partinin seçmenine saygısızca davranıp, kısa sürede kendilerini meclise taşıyan partinin hatırı için oy aldığı seçmenin başka partide gördüğü onca milletvekili varken Ergenekon davasıyla gündeme gelenleri de bu kategoriye koymak gerekmez mi?
Bilemem ama normal bir askerken Ergenekon davası ile gündeme gelip, ardından sanık olan Mehmet Ali Çelebi, Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) istifa ederek önce Muharrem İnce liderliğindeki Memleket Partisi’ne, ardından ise Erdoğan’a teşekkür ederek AKP’ye katıldığını açıklaması da bir o kadar normal değil mi?
Televizyonunu cemaatçilere satmakla eleştirilen Tuncay Özkan'ı da unutmadan onbaşı pardon teğmenken Ergenekon davası hatırıyla adı gündeme gelen ve CHP'ye çağrılıp, listenin en güzel yerine konularak İzmir Milletvekili seçtirilen Mehmet Ali Çelebi’nin Ergenekon davasına rağmen AKP’ye katılması gündemde geniş yankı uyandırırken, gazeteci Enver Aysever çok kızmış.
Aysever, 2015 yılında Mehmet Ali Çelebi için yazdığı 'Genelkurmay Başkanı olmalı' yazısını canlı yayında yırtarken bende meslektaşıma kızıp, 'Yapma' diyerek sanki yanındaymışım gibi elimi ekrana uzatıyordum.
Tele1’de canlı yayımlanan 'Gündeme Not' programında konuşan meslektaşım gazeteci Enver Aysever, “Allah da benim cezamı versin.” diyerek yazdığı yazıyı yırttı, parça parça ederken aslında doğruyu yazdığını anlamıyordu.
Aysever, 7 yıl önce yazdığı yazıda yer alan şu sözleri okurken, “Bu mahkemeler boyunca dimdik duran birisi vardı. Hani şu sehven ömrü çürüyen Teğmen Çelebi… Bence Genelkurmay Başkanı o olmalı. Silah arkadaşlığı nedir, dava adamlığı nedir, hepimize gösterdi.” diye yazdığı için kendisine kızarken aslında doğruyu yazdığını anlamıyor ya da bir anlık kızgınlığı dolayısıyla üzülüyordu.
Ama aynı Aysever'e 35 yıla yakındır her gün yazı yazan, haber yapan biri olarak diyeceğim tek şey 'Kızma kardeşim dön bak bu yazın gibi yıllar önce yazdığımız onca yazıya...
Ve o güncelliğini kaybetmeyen yazıların aslında bugün yaşananları yazdığını anla. İnanmıyorsan senin genelkurmay başkanı olmalı dediğin şahıs dahil onla birlikte göbek büyütüp, rütbelerine yeni rütbeler takmak için 657'yi ya da bulunduğu makamın gereği deyip yaşananlar karşında sessiz kalanlara bak derim.
Bak gör, gör de derdin senin benim gibi memleket derdi diye kendimizi, yazılarımızı yırtmak olmadığını ve onların asıl derdinin makam, mevki olduğunu ve yarın gece yarısı yeni genelkurmay başkanı olarak ya da dediğin gibi genelkurmay başkanı olmazsa da RTÜK üyesi olduktan sonra milli savunma bakanı olarak bir imza ile bahsi geçen makamlara atandığını, askerlik maaşı, milletvekili maaşı, RTÜK üyesi maaşı sonrası genelkurmay ya da savunma bakanı maaşı alabileceğini anla derim...
Çünkü sistem Türk usülü başkanlık ve başkan olmasa da AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olan Erdoğan demişse olmuş, bitmiş olduğunu hala niye anlamaz kendini ve beni niye yırtarsın Enver..
Ha bu arada Erdoğan tüm muhalefeti bir güne bir gün saraya çağırıp, birlikte bir masada ülkeye birlik mesajı vermezken sağcı Bülent Kuşçoğlu, diyanetçi Mehmet Bekaroğlu ve Ankara ikiz kuleleri diken Sinan Aygün gibilerini Çelebi gibi sanıp, rüyalarında görmeyecekleri bir yere taşıması suç mu, hata mı?
Bilmem ama kahvede hoş gün, fanti oynayan emekli bir öğretmenken 'gel buraya' İnce deyip, ülke gündemine taşıdığı Muharrem İnce, şu an ne yaptığı bilinmeyen, Ardahan lobisinin seçilmesinden bin pişman olduğu hemşerimin koltuğuna oturduğu Şişli'nin eski başkanı Sarıgül gibilerine değer vermesi suç mu, hata mı?
Ve buncasını bir yere taşımışsa ve hala da kendisini ülke gündeminde turan tarafından 'Erdoğan iktidarı için dizayn edilmiş' diye suçlanıyorsa suçlu Kılıçdaroğlu'mu?..
Yoksa Beylikdüzü'nde son dönemini yaşarken bir anda İBB'ye aday gösterilen İmamoğlu ya da oy oranı yüzde 5 ila yüzde 7 arasında iken destek verip, İYİ Parti gibi meclise taşıyan ve bugün yüzde 12 ila 15 arasında oy alan HDP'nin karşı ve vefa desteğini sağlayıp, MHP kökenli Mansur Yavaş'ın başkentin başına geçmesine katkı sunması mı suç?
Söyle şimdi ben mi, sen mi ya da Kılıçdaroğlu mu onca yazdıklarını, yaptıklarına yırtınsın ne yapsın de bana..