Genel Başkanı, İl Başkanı ve kendisi gibi belediye başkanı olanlarla küs, kırgın, yan yana gelmeyen İmamoğlu'nun önce değişim deyip, ardından düzenlediği basın toplantısına üstü kapalı olarak 'yeniden adayım' imasında bulunup, sonra da 'eğer' yeniden aday gösterilirse altılı masadan daha güçlü bir ittifak kuracağını belirtirken hem gülüyor, hem de bu ittifaklar sonrası beleşten seçilenler, milletvekili olanlar aklıma geliyor, nedense kontrol dışı bir kızgınlıkla duyguyla bu yönde googelda arama yapıyordum.
Tam google yazmaya hazırlanırken kucağımda bulunan bilgisayarın ekranında açık olan onca sayfa arasında logosu HDP misali değişen ve X olan twitter'e gözüm takılıyor ve arkada bulunan sayfayı öne alarak en son twitlerden birine rastlıyordum.
Ve içeriğini merak edip, tıkladığımda dün gazete bayisinden aldığım günlük gazetelerimden olan ve o gün attığı, benimde az bile dediğim 'Haysiyetsizlik' başlıklı manşetiyle halkın oyları ile seçilip, yerine kayyum atanan belediye başkanları arasında bulunan Diyarbakır Belediye Başkanı Gülten Kışanak'ın ablasının cenazesine getirilip, götürülürken yaşadıklarını anlatan haberi yapan Yeni Yaşam'ın manşetini oluşturan haberin kaynağının bir meslektaşım, bir milletvekili olduğunu öğreniyordum.
Merak edip bu milletvekilinin twitter sayfasına girdiğimde ise karşıma bir dönem önceki milletvekilliğini bana hatırlatan birçok paylaşım ve en ilginci milletvekili seçildiği partisinin adını twitter sayfasına yazmayan, milletvekili olduğu partiden ziyade genel başkanlığını yaptığı ama mecliste olmayan partisinin adını, logosunu ve çalışmalarının reklam vari paylaşımlarını bolca yapan bu milletvekilinin gittiği işçi eylemlerinde tartıştığı güvenlik güçlerine 'Ben milletvekiliyim' derken de kendisini milletvekili seçtiren partinin adını vermediğine de şahit oluyordum.
Çünkü benim gibi kendisiyle tartışan güvenlik gücü görevlisinin sorduğu 'Hangi parti?' başlıklı sorusuna 'Ben Halkların Demokratik Partisi' HDP'nin milletvekiliyim demektense 'Milletvekiliyim' deyip, HDP'nin adını twitter sayfasına almadığı gibi ağzına da almıyordu.
Evet, tüm baskılara, zulümlere karşın yüz yıllardır varlığını kanıtlamaya çalışan bir halkın, Kışanak gibi birçok siyasinin ağır bedeller ödediği yolda mücadele edenlerin fişlenip, 'Potansiyel suçlu hatta terörist' denerek takip altına alındıklarını bile bile kurduğu ve oy verdiği partinin adı sayesinde milletvekili olan ama o partinin tüzüğünü, amacını, hedefini ve anlatmaya çalıştıklarından ziyade çevre deyip, çiçek, böceği gündeme taşımaktan öteye gitmeyen, insanlıktan ziyade feminist duygularının baskısıyla kadın hakları savunucusu geçinen bir önceki dönem iki kadın milletvekili hemşerim gibi bu milletvekilinin de 'bileşenler' adı altında HDP'nin sayesinde, listesinde milletvekili seçilmesine karşın ne ağzından, ne de sayfasında HDP adının bir kez bile geçmediğine şahit oluyordum.
Çünkü twitter sayfasına baktığımda ancak milletvekili olduğunu bunun yanı sıra gazeteci hatta benim gibi Metin Göktepe Gazetecilik ödülünü de aldığını öğrendiğim bu Adanalı meslektaşım Yeşil Sol/HDP'den seçilip, milletvekili olan ama seçildiği partisi gibi Kürt sorunu ile ilgili bir satır göremediğim ve son olarak Kışanak'la ilgili açıklamasını da nedense(!) twitter sayfasında paylaşmayan Sevda Karaca ve oncasının her seçim döneminde 'bileşenler' adı altında gelip, milletvekili oldukları bu partiye, bu halka saygısızlık edip, onların sayesinde vekil olduklarını niye saklar, niye gizler ve kendi sanal sayfalarında bile HDP veya Kürt sorunu ile ilgili tek paylaşımda bulunmazlar diye onlara sormuyorum, her seçim döneminde bunlarla kurduğu samimi olmayan ittifaklardan ders almayıp, son seçimde olduğu gibi ileriye değil geriye düşen bunlar yetmez gibi Afrika'dan, İsviçre'den adaylar getirip milletvekili yapan kendisinin de adını 10 yılda bir değiştirip, HEP, HADEP, DBP, ÖZDEP, DEHAP, DTP, BDP, ÖZGÜRLÜK PARTİ adından sonra bu kez de yeşillenmek üzere HDP'ye sormak istiyorum.