Gerek özgür bir dünya isteyen, gerek Ardahan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak hemen hemen tüm basın ve medya kuruluşlarının yaptığı çağrıyı bende satırına dokumadan köşemde yayınlamak istiyorum.
Çünkü, Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine ilişkin, Yasama Üyeleri’ne çağrıda bulunan biz gazetecilerin bu yönde yaptığı açıklamada, “Bu teklif oylarınıza sunulurken, ellerinizi vicdanınıza koyun ve yüreğinizin sesini dinleyin.” diyoruz.
Başörtüsü ya da türban tartışmalarının gölgesinde kalan ama şu an mecliste olan bu tasarı TBBM'de grubu bulunan tüm partilerin milletvekillerine sesleniyorum.
Gazeteci Fakir Yılmaz olarak mecliste görüşülen; basın, sosyal medya ve internet haberciliğine ilişkin düzenlemeler içeren Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine ilişkin, Yasama Üyeleri ile paylaştığım değerlendirmem şudur.
“-Söz konusu kanun teklifinin, basın meslek kuruluşlarının görüşleri alınmadan, gazetecilerle istişare edilmeden, ortak akla başvurulmadan adeta kapalı kapılar ardında hazırlanmış olması kabul edilemez. Gazetecileri ve her türlü yayın organlarını ilgilendiren bir yasa tasarısının, o meslek mensuplarının bilgileri dahilinde hazırlanmamış olması, tartışılmadan oldu bittiye getirmek istercesine meclise getirilmesi; dezenformasyonu önleme amacından çok, zaten tartışmalı bir seviyede olan basın özgürlüğünün daha fazla kısıtlanmak istendiğini açık seçik ortaya koyuyor.
-Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimsenin, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması kararı antidemokratiktir. Kabul edilemez. “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu muğlaktır, belirsizdir, yoruma açıktır. Dolayısıyla suiistimal edilmeye açık olup, hukuki dayanağa muhtaçtır.
-İnternet haber sitesi yayınından zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısının, hiçbir düzeltme ve ekleme yapılmaksızın, aynı sayfa ve sütunlarda yayınlanma zorunluluğu kuşkusuz gereklidir.
Ancak buradaki genel tanımlama ile her habere uygulanacak olması yanlıştır. Somut belge ve bilgiye dayalı haberin tekzibi olmaz. Burada yazılı basında olduğu gibi haber sitesine tekzibi yayınlayıp, yayınlamada inisiyatif hakkı tanınmalı, tekzip isteyene de yargı yolu açık tutulmalıdır.
-Bir yayından kişi ya da kurumların zarar görmesini engelleyebilmenin tek yolu, cevap hakkının aynı yayının içinde kullandırılması zorunluluğunu getirmektir ki, bu da aslında meslek etik kurallarının bir gereğidir. Olası yayın mağduriyetlerini önleyebilmek için asıl düzenleme bu konuda yapılmalıdır.
-Kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personeline basın kartı hakkı tanınması, maksadını aşan geniş kapsamlı bir tanımlamayla yapılmış. Bu hak sadece fikir işçisi sıfatı taşıyan personele tanınmalı ve bu durum da belli bir nitelik tarifiyle netleştirilmeli.
-Sendikalar ile kamu yararına faaliyette bulunduğu Cumhurbaşkanı kararıyla tespit edilen dernek ve vakıfların yöneticilerine basın kartı verilmesi kararı gazetecilik mesleğinin kriterleriyle bağdaşmadığından doğru değildir.
-Basın Kartları Komisyonu’nun yapısı yeniden düzenlenmelidir. Gazetecilik meslek kuruluşlarının deneyimli temsilcileri ağırlıklı olarak bu komisyonda yer almalıdır.
-Basın İlan Kurumu’nun zaten tartışmalı olan 36 kişilik genel kurulunun 42’ye çıkarılması abesle iştigaldir. Mevcut olan 36 kişilik genel kurulun yapısı şu şekilde güncellenmelidir.
-12 kişiden oluşan siyasi parti temsilcileri tamamen kaldırılmalıdır.
-12 kişiden oluşan üniversite temsilcilerinin ve yine 12 kişi olan gazeteci meslek kuruluşu temsilcilerinin yanı sıra Anadolu medyası temsilcilerinin sayısı da 12’ye çıkarılmalıdır.
-İnternet haber sitelerinin yazılı basın gibi süreli yayın olarak kabul edilmesi ve o mecrada çalışanların, basın kartı alabilmelerine ilişkin düzenlemelerle birlikte Basın Kanunu kapsamına alınması doğrudur.
-Aynı şekilde yasal mevzuatlara uygun yayın yapan internet haber sitelerinin Basın İlan Kurumu aracılığı ile resmî ilan gelir hakkından yararlandırılmaları yerindedir.
-İnternet haber sitesinin yayınlanması için verilecek beyannamenin artık Cumhuriyet Başsavcılığı yerine Basın İlan Kurumuna teslim edilecek olması kararı basın meslek kuruluşları temsilcileriyle istişare edilmelidir.
-Bu yasa dezenformasyon yasası değil; konvensiyonel medya dediğimiz yazılı, sözlü ve görüntülü medyadan sonra, sosyal medyanın da derdest edilme yasasıdır.
-Basın kartını Cumhurbaşkanlığının verdiği tek ülkeyiz. Parayı verenin düdüğü çaldığı bir memlekette, basın kartını veren, kaleme de hükmeder. Basın kartını verme yetkisi, gazetecilerden oluşan Basın Kartları Komisyonu tarafından, bünyesinde yer alacağı Basın Meslek Odası’nda olmalı ve kriterler yeniden belirlenmelidir.
-Medyanın sorunları, değişikliklerle yamalı bohçaya döndürülen 70 yıllık Basın Yasası ile çözülmez. Yaptırım yetkisi de olan özel meslek yasalı Basın Meslek Odası yapılanması tek çözümdür.
-Medyanın içinde bulunduğu sıkıntılı durum, sürdürülemez nitelikte. Gazetecilik kamusal sorumluluk taşıyan meslek olmaktan çıkarıldı. Ticari kaygıların öne geçtiği meslek haline getirildi. Meslek özünü yitirdi. Yaygın basın iktidar bülteni, yerel gazeteler de belediye broşürü haline geldi. Gazeteciler de araştırma inceleme yapma yerine, ısmarlama yayın yapan, ilan reklam peşinde koşan haber pazarlamacısı haline dönüştürüldü.
-O nedenle TBMM çatısı altında bir BASIN-MEDYA KOMİSYONU kurulmalı; hukukçulardan, gazeteci meslek kuruluşu temsilcilerinden, iletişim akademisyenlerinden, deneyimli gazetecilerden oluşacak katılımcılarla günler, haftalar sürecek Medya Çalıştayları yapılmalı. Sıfırdan YENİ BASIN KANUNU ve BASIN MESLEK ODASI Yapılanması da, bu çalışmalar yani basın özgürlüğünü oldu bittiye getirilmeden ortak akılla şekillenmelidir.”