- İyi akşamlar sayın seyirciler. Genel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde tabii ki bu haftaki konuğumuz da seçimlerle birinci dereceden alakalı. Çok değerli bir parti genel başkanı ve siyasete yıllarını vermiş bir siyasetçi bugün bizlerle birlikte. Evet, Sağ Serbest Partisi Sayın Genel Başkanı Salim Serbest, Seçim Kompartımanı programımıza hoşgeldiniz.
-Hoş bulduk efendim. Öncelikle televizyonları başında bizleri izleyen çok değerli.....
-Efendim çok kısa bir ara vermem gerekiyor, reklamlardan sonra söz sizde.
REKLAM… "Elit kürdanları... Kürdanda devrim... İsviçreli bilim insanları ve bir grup marangozun kontrolünde üretilen Elit Kürdanları, çok yönlü kavis ve alt ve üst uçlarının farklı inceliklerde oluşu ve orta kısımlarının tırtıklı yapısıyla kolayca elde tutulur, kolay kolay elden düşmez. Et, döner, kokoreç, paça, beyin her neyin yerseniz yiyin, garsonunuza bir adet Elit Kürdan deyin. Elit kürdanları... Tüm seçkin lokanta ve yarımcılarda...”
- Evet nerde kalmıştık Sayın Genel Başkan?
- Valla Gülçin Hanım bir yerde kalmadık daha, bir şey anlatmadım ki bir yerde kalalım, hoş memleket olarak çok geri kaldık, “nerede kaldık” sorunuza cevaben bir şey söylemem icap ediyorsa eğer, memleket olarak diğer gelişmiş ülkeler önünde, sanayide, tarımda, sanatta, ekonomide çok geri kaldığımızı söyleyebilirim. Nerede kaldık; evet, bir gün torunlarımız bizi köşede bekler de biz de canhıraş bir telaşla kan ter içinde yanlarına varıp bayrağı teslim edebilirsek onlar bize soracaklar nerede kaldınız diye, nerede nerede kalmadık ki…
- Peki, evet Sayın Genel Başkan… Memleketin gidişatını nasıl görüyorsunuz, eksik olarak gördüğünüz noktaları önem sırasına göre sıralayın desem ilk sırada hangisi olurdu ve neden, diyerek ilk sorumu sormuş olayım size, yalnız sanırım mikrofonunuzda bir sorun var. Evet arkadaşlar, Salim Bey’in mikrofonunu bir kontrol edelim lütfen. Evet Salim Bey şimdi nasıl?
- Evet iyi sanırım şimdi. Efendim, güzide ve eşi bulunmaz memleketimizin ilk sırada gelen sorunu şüphesiz sokak köpekleri.
- Yani, bildiğimiz sokakta dolaşan canlar mı efendim ilk sıradaki sorunumuz?
- Benim açımdan memlekette en büyük sorun sokak köpekleridir Gülçin Hanım. Bu hayvanlar sokaklarda terör estiriyorlar, ayrıca bit kene gibi sair melanatı üzerlerinde taşıdıklarından mütevellit etrafa adeta düğün evinde konfeti patlatır gibi bunları saçıyorlar. Bu arada üzerinize afiyet bende de alerjik rinit var. Fena halde bana da dokunuyor. Peki bizim partimizin buna önerisi ne diye soracak olursanız; biz buna hem köklü bir çözüm olsun hem de ekonomik bir girdi kalemi oluşsun diye bu köpekleri toplatıp Çin’e ihraç edeceğiz. Malum orada köpek eti ziyadesiyle tüketiliyor. Böylece hem ekonomik girdi sağlayacağız hem de bu sokak köpeği teröründen kurtulmuş olacağız.
- Doğrusu sokak köpeklerini birinci mesele yapmanız yanında buna dair öneriniz de epey radikal ve hayvanseverleri kızdıracak cinsten.
- Gülçin Hanım, bunca zamandır edindiğim siyasi tecrübeye dayanarak söylüyorum, birtakım yanlışlara radikal çözümler almadan ve birtakım çevreleri de kızdırmadan bu memlekette başarılı adım atamazsınız.
- Efendim son dönemde paramızın değer kaybı ile ilgili düşünceniz nedir, iktidara gelirseniz buna dair icraatlarınız neler olacak?
- Şimdi sizin de ifade buyurduğunuz gibi Gülçin Hanım, paramız değer kaybediyor. Evet, liramızın kaybolan değerini geri getireceğiz. Bizim dönemimizde bir lira bir biraya eşit olacak.
- Sayın Başkan doğru mu anladım, nasıl yani bildiğimiz bira mı baz alınacak?
- Evet Gülçin Hanım, bizim dönemimizde bir bira eşittir bir lira olacak. Ayrıca kâğıt banknotları da oval olarak üretip artan kâğıtlardan tasarruf etmek suretiyle bir kazanç elde etmiş olacağız. Tabii oval olarak kullanılan bu banknotlar kot pantolon ceplerine, cüzdanlara girip çıkarken daha az aşınmaya maruz kalacağı için daha uzun dönem kullanılabilecek. Bunun sonucu olarak darphane maliyetlerini yüzde 4 oranında düşürmüş olacağız.
- Salim Bey sizi şu an şaşkınlık içerisinde dinliyorum. Ayrıca kanalımızın telefon hattı da kilitlenmiş durumda.
- Güzel işte efendim, kilit vurulan yerde hazine vardır. Siz de takdir edersiniz ki kıymetsiz şeye kilit vurulmaz değil mi Gülçin Hanım?
- Yani öyle tabii ama ne bileyim olumsuz görüş beyan edenler de olduğu için… Peki efendim, dünyamızı tehdit eden küresel ısınma, yer altı ve yer üstü kaynaklarının günden güne azalması, israf, erozyon, ozon tabakası gibi aktüel meseleler var, bunlarla ilgili düşünceniz nedir ve ilave olarak çözüme dair icraatlarınız neler olacak?
- Şimdi Gülçin Hanım, maalesef ki dünyadaki kuraklıktan, su kıtlığından, toprağın çoraklaşmasından en çok Türkiye nasibini aldı ve alıyor da. Biz buna devletiyle, milletiyle ortak bir seferberlik başlatılmasına önayak olacağız. Biz küresel ısınma ile ilgili birkaç yerli ve yabancı bilim adamıyla istişare ettik ve onlardan bu ekolojik sorunlar ve çözüm önerileri hakkında rapor çıkarmalarını istedik.
- Bilim insanı demek daha doğru olur efendim.
- Amannn Gülçin Hanım, hepsi İsveç’ten çıkıyor zaten, İsviçre de olabilir şimdi emin olamadım, cinsiyetiniz biliyor muyuz? Ya hepsi erkekse, o zaman haksızlık etmiş oluruz. Nerede kalmıştık. Hah rapor… İşte bu bilim insanlarının adamları ya da insanları; bakın burada şunu belirtmeliyim ki, bunlar İsveçli değil, yerli ve milli bilim insanlarımız. İşte onlar, aralarında bir heyet oluşturup beş aylık bir süre sonunda raporu hazırlamışlar. Ve bir stajyer delikanlı eliyle raporu genel merkezimize göndermişler sağ olsunlar. Bu delikanlı da raporu bize ulaştırmak üzere Beşiktaş’tan vapura binip karşıya geçerken karnı acıkmış, simit almış. Tabii adete uyalım diye martılara simit atayım demiş. Simit yerine dosyayı dalgınlıkla martılara atmış delikanlı. Yine de beyefendi bir çocuk geldi, bize simit getirdi, af diledi. E biz de partimize uğrayan tüm vatandaşlarımıza çay ikram ettiğimiz için ona da çay ikramında bulunduk. Çay-simit yaptık anlayacağınız. Şimdi tekrar rapor hazırlatıyoruz. Yalnız İstanbul'un simidi hakikaten İstanbul’a sembol olacak denli lezzetli ve de markasal, simgesel değere sahip. Yerel seçimlerde de İstanbul’u alırsak simit, martı ve Kız Kulesi’ni iç içe gösteren bir şehir logosu planlıyoruz. Mesela ağzında taşıdığı bütün simidi uçarak gelip Kız Kulesi’ne yukarıdan aşağı geçiren bir martı gibi bir şey düşünüyoruz. Hani eskiden panayırlarda sigaraya kasnak atardık ya onun gibi bir şey. Sizin babanız Üsküdar Çiçekçi Kahvehanesine takılır mı Gülçin Hanım?
- Iııı!.. Yok Salim Bey, babam Bursa’da yaşıyor, biz aslen Bursalıyız o bakımdan.
- Anladım, bizim Üsküdar… Çiçekçi Kahvehanesine sürekli takılan bir abimiz var, sohbetim karabetim yok ama ona çok benziyorsunuz, o bakımdan dedim.
- Anladım. Efendim süremizin de sonuna giderek yaklaşıyoruz. Yönetmenim de karşıdan beni uyarıyor, zaten ne kadar uyarsa hakkı da var aslında. Size son olarak, partinizin hayvancılık ve tarım ile ilgili görüşlerinizi sormak istiyorum.
- Efendim yaylada doğan her kuzu her buzağı her oğlak bir yavrudur. Ve milli gelire ilave edilecek, katma değer anlamında bir artı değerdir. Benim çocukluğumun geçtiği kasabada her Hıdırellez’de kasap dükkanlarının önünde park etmiş kamyonetlerin üzerlerinde bağrışan, ağlaşan onlarca oğlak olurdu, ahali Hıdırellez’de oğlak eti yerdi. Bu hayvanlar büyüdüğü zaman daha bol eti olacak, bu hayvanlar ileride bu toprakların çocukları içsin diye süt verecek, et verecek. Bu yaşta hayvanların kesimini durduracağız hükümet olarak. Kasap dükkanlarında süt kuzu satışını da yasaklayacağız. Yani vitrine asılmış kuzu bir de mabadına maydanoz iliştirilmiş af edersiniz, bunlar memleketimize yakışmayan hadiseler.
- Evet sayın seyirciler, “Seçim Kompartımanı”nın sonuna geldik. Sağ Serbest Partisi Genel Başkanı duayen siyasetçi Salim Serbest konuğumuzdu, kendisine çok teşekkür ediyorum huzurlarınızda.
- Efendim, ben teşekkür ederim bana bu fırsatı verdiğiniz için.
- Sayın seyirciler “Elit Kürdanları”nın sunduğu “Seçim Kompartımanı”nın sonuna geldik, haftaya görüşmek dileğiyle… Sağlıcakla kalın…