Yaşar Üniversitesi'nde Atatürk'ün bilinmeyen yönleri anlatıldı
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıl dönümü, Yaşar Üniversitesi'nde coşkuyla kutlandı. Atatürk'ün bilinmeyen yönlerini ve anılarını paylaşan Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı, dünya liderlerinin Mustafa Kemal Atatürk'e olan hayranlığını anlattı. Kalıpçı, 'Mustafa Kemal Atatürk, döneminin liderlerinin içerisinden 21. yüzyıla geçebilen tek lider. Üstelik diğer liderler kendi halkları tarafından yok edilmenin acısını yaşarken, o hala halkının ve dünyanın nabzında aynı canlılığı koruyabilen tek lider' dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıl dönümü, Yaşar Üniversitesi’nde coşkuyla kutlandı. Atatürk’ün bilinmeyen yönlerini ve anılarını paylaşan Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı, dünya liderlerinin Mustafa Kemal Atatürk’e olan hayranlığını anlattı. Kalıpçı, “Mustafa Kemal Atatürk, döneminin liderlerinin içerisinden 21. yüzyıla geçebilen tek lider. Üstelik diğer liderler kendi halkları tarafından yok edilmenin acısını yaşarken, o hala halkının ve dünyanın nabzında aynı canlılığı koruyabilen tek lider” dedi.
Cumhuriyet’in 100. yılı Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsü’nde coşkuyla kutlandı. Tören, Rektör Prof. Dr. Levent Kandiller, Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı ve Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili İdil Yiğitbaşı’nın Atatürk büstüne çelenk sunumu ve saygı duruşu ile başladı. Üniversite öğrencilerinden oluşan 40 kişilik 29 Ekim Cumhuriyet Oratoryosu’nun gösterisi ilgiyle izlendi. Halk oyunları ve dans gösterisinden sonra törene katılanlar, ellerinde bayraklarla Müzik Bölümü Kadın Korosu’nun seslendirdiği marşlara eşlik etti.
“Atatürk’ün vizyonunu sürdürmeye devam edeceğiz”
Törende konuşan Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, “Cumhuriyet milletimizin özgürlük ve bağımsızlık yolculuğundaki büyük zaferinin temsilidir. Gelecek yıllarda da cumhuriyet değerlerine olan bağlılığı sürdürmeli, bu emaneti gelecek nesillere güçlü bir şekilde aktarmalıyız. Üniversite olarak ülkemizin aydınlık bir geleceğe ilerlemesi için kılavuz olacak bu değerleri koruma ve yaşatma sorumluluğunun bilincindeyiz” dedi.
Rektör Prof. Dr. Levent Kandiller ise, “Üniversite olarak cumhuriyet değerlerine bağlı, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirme sorumluluğumuzun arkasında durmaya devam ediyoruz. Bize düşen çalışkanlığımız, bilime, kültüre ve sanata olan saygımız ile cumhuriyet değerlerini korumak üzere hep beraber çalışmak, Atatürk ilke ve inkılaplarının bir bayraktarı olarak yeni nesillere bu bayrağı teslim etmek” şeklinde konuştu.
“Cumhuriyet, benden bize geçişin teminatı”
Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı ise “Sözden Öze Cumhuriyet ve Atatürk” başlıklı konferansta, 38 yıllık araştırmalarının sonucundaki bilgi birikimini paylaştı. Kalıpçı, “Hepimizin bildiği bir gerçek var; Mustafa Kemal Atatürk, döneminin liderlerinin içerisinden 21. yüzyıla geçebilen tek lider. Üstelik diğer liderler kendi halkları tarafından yok edilmenin acısını yaşarken, o hala halkının ve dünyanın nabzında aynı canlılığı koruyabilen tek lider. Önemli olan öldükten sonra da bu kadar uzun süre canlı kalmayı başarabilmek. Tüm ülkeler, Atatürk için ‘Eşi olmayan lider’ sözünün altına imza atıyor. Mustafa Kemal Atatürk, barış ve medeniyet lideri adıyla sıfatlandırılmış. Atatürk’e göre cumhuriyet, sözle ifade ettiği bir şey değil. Özüne yansıttığı bir şey. Çünkü Atatürk, ‘Cumhuriyet, karakterimdir’ diyor. Atatürk’e göre cumhuriyet, benden bize geçişin teminatı” dedi.
Dünyadaki birçok liderin Atatürk’e saygı duyduğunu anlatan Kalıpçı, “Kurtuluş Savaşı sırasında ordularını denize döktüğü düşmanı Yunan Başkomutanı Nikolaos Trikupis, hiçbir baskı olmadan her Cumhuriyet Bayramı’nda Atina’daki Türk Büyükelçiliği’ne gidiyor ve Atatürk’ün resminin önünde saygı duruşunda bulunuyor. Ayrıca 1919’dan bu yana çıkan yerli ve yabancı tüm gazete ve dergileri tarıyorum. Bu taramam sırasında İranlı bir şairin bir Tahran gazetesine yazdığı bir şiir buldum. Şiirde, ‘Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi bir lider getirir’ dizeleri var” diye konuştu.
“Arkasında düşman bırakmadan ölen tek komutan”
Atatürk’ün arkasında hiç düşman bırakmadan ölen tek komutan olduğunu söyleyen Kalıpçı, “Yunanlılar, ‘Atatürk sadece Türk milletinin değil, bütün insanlığın en büyük evladıdır’ diyor. Atatürk, Kurtuluş Savaşı destanı ile Türkiye Cumhuriyeti’ni hem yazmış hem yönetmiş hem sesi hem ışığı olmuştur. 100 yıl önce açılan bu perdeyi kapatmaya hiç kimsenin ama hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Dünya var oldukça başrolde hep aynı isim olacak: Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti” diye konuştu.
“Mehmetçik doymadan yemeğine başlamazdı”
Kalıpçı, Sabiha Gökçen’in kendisinden vasiyet olarak anlatmasını istediği bir anıyı şu şekilde aktardı:
“Atatürk ile Sabiha Gökçen, askeri birlikleri teftişe gidiyor. Bazı birliklerde 5 dakika, bazı birliklerde 20 dakika Atatürk yemeğe başlamıyor. Yaver geliyor kulağına bir şey söylüyor. Sonra ‘Afiyet olsun’ diyor, yemeğe başlanıyor. Sabiha Gökçen, ‘Paşam neden askeri birliklerde yemeğe başlamıyorsunuz?’ diye soruyor. Atatürk ise kendisine ‘Sen yemeğine devam et’ diyor ve açıklama yapmıyor. Bunun üzerine Sabiha Gökçen, Atatürk’ün yaverine soruyor. Yaver, ’Paşam şu anda bulunduğumuz askeri birlikteki tüm Mehmetçik yemeğini yedi ve bitirdi. Artık yemeğinize başlayabilirsiniz’ diyormuş. Yani Mehmetçiğin boğazından yemek geçmeden kendi yemeğine başlamayan bir komutanın kurduğu cumhuriyet.”
“Asıl zenginlik şahsiyette olmalı”
Atatürk’ün ilham verici sözlerinden örnekler veren Kalıpçı, “Atatürk’ün bir özelliği var. Düşünüyor, okuyor, danışıyor ve ağzından çıkana kadar her şeyi hazırlıyor ve çıktıktan sonra da uyguluyor. Mesela cumhuriyet kelimesinin ağzından ilk defa ne zaman çıktığını araştırdım. 1912’de çıkmış, sonra 1914, sonra 1918. O günden beri okuyor, araştırıyor ve cumhuriyeti kuruyor. Atatürk’e ‘Yaptığınız bu kadar şeyin sırrı ne?’ diye sormuşlar, o da ‘Bir sırrı yok. Ben çocukluğumda çok fakirdim. Eğer çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini kitaplara vermeseydim, bugün yaptığım işlerin hiçbirini yapamazdım’ diyor. Bir gazeteci Atatürk’e ‘Neden tüm mal varlığınızı milletinize bağışladınız?’ diye sormuş, Atatürk ise ’Mal ve mülk bana ağırlık yapıyor. Onları asıl sahibi olan milletime bağışlamaktan ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar? Asıl zenginlik insanın manevi şahsiyetinde olmalı’ diye cevap vermiş” dedi.
“İlkleri hediye eden 51 zamansız kadın"
Araştırmacı Yazar Kalıpçı, Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınların hakkını savaş daha sürerken verdiğini söyleyerek, “İlk defa üniformalı ve rütbeli kadın asker bizim ordumuzda. Kurtuluş Savaşı’nda İzmir’den yola çıkan ve bütün Türkiye’yi dolaşarak zaferden sonra İzmir’e tekrar giren dünyanın ilk kadın binbaşısı, Binbaşı Ayşe. Üsteğmen Fatma Hanım ise Erzurumlu, Erzurum’u 13 kadınla müdafaa ediyor. 700 erkek, 43 kadından bir müfreze kuruluyor ve ‘dünyanın ilk kadın reisi’ unvanını alıyor. Zor şartlarda ilkleri başaran 51 cumhuriyet kadınımız var. Bu bir rekor, diğer ülkelerden en fazla 6 kadın çıkıyor. 51’inin de ortak özelliği, kendi çocukları olmasına rağmen bütün mal varlıklarını eğitime bağışlamışlar. Çünkü onlar sahip olmayı değil, sahip çıkmayı, kazanmayı değil, kazandırmayı ön plana almışlar. Bu başarıları kazanan o dönemin insanları, o gün o hale düşmelerinin nedenini birbirlerine atıp birbirlerini hedef göstermemişler, düşman saymamışlar, asıl düşmana karşı savaşmayı unutmamışlar. Onlar darılmamışlar, sarılmışlar” şeklinde konuştu.
Atatürk’ün yazdığı senaryo: ‘‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’
Atatürk’ün üzerinde çalışmadığı tek bir alan bulmak için araştırmalar yaptığını anlatan Kalıpçı, şunları söyledi:
“Sinemada kendimle girdiğim iddiayı kazandığımı sandım ama yanılmışım. İngiliz filmciler Atatürk’ün hayatını ve Kurtuluş Savaşı’nı filme çekmek istediğini söylemiş. Atatürk ise ’Kendi filmimizi kendimiz çekeriz’ demiş. Oturup senaryo yazmış ve adını da ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ koymuş. Yönetmenliğini Cezmi Ar, başrolü kendi üstlenmiş ama bu filmi çekmeye ömrü vefa etmemiş. Senaryodaki son söz şöyledir: ‘Bir gün gelecek, beni unutmak ve unutturmak isteyen gayretler belirecektir. Hatta bunlar benim en yakın bildiklerimden olacaktır. Ama Türk milleti hiç unutmasın ki, ektiğimiz tohumlar o kadar feyzli ki Mısır’dan, Hindistan’dan dönüp dolaşıp gelecek tekrar kalplerini aydınlatacaktır’ diyor.”