Tokat Halef Sultan Zaviyesi'nde tarih ve muhabbet buluşuyor
Tokat'ta Anadolu Selçuklu döneminde Halef bin Süleyman tarafından 1925 yılında inşa edilen Halef Sultan Zaviyesi, 729 yıllık köklü geçmişi ile tarihe ışık tutuyor. Şehrin tarihî ve kültürel kimliğinin korunmasına katkıda bulunmak amacıyla Tokat Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından misafirlerine kapılarını açan zaviyede, her hafta Yunus Emre ve Mevlana okumaları gerçekleştiriliyor.
Tokat’ta Anadolu Selçuklu döneminde Halef bin Süleyman tarafından 1925 yılında inşa edilen Halef Sultan Zaviyesi, 729 yıllık köklü geçmişi ile tarihe ışık tutuyor. Şehrin tarihî ve kültürel kimliğinin korunmasına katkıda bulunmak amacıyla Tokat Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından misafirlerine kapılarını açan zaviyede, her hafta Yunus Emre ve Mevlana okumaları gerçekleştiriliyor.
Tokat’ın köklü tarihine ışık tutan ve 1295 tarihli vakfiyesiyle bilinen Halef Sultan Zaviyesi, Anadolu Selçuklu döneminde Halef bin Süleyman tarafından inşa edildi. Tokat Kuru Meydan’ın altında bulunan bu zaviye, çevresindeki bahçe ve evlerin de bulunduğu arazi ile birlikte vakfedildi. Kimliği hakkında detaylı bilgi bulunmasa da, Tokat’ın yerel beylerinden biri olduğu bilinen Halef bin Süleyman’ın inşa ettiği zaviye, dini eğitim vermeyi amaçlayarak, kırsal kesimlerde yolcuları, mutasavvıfları, öğrencileri ve fakirleri ağırlamak üzere yapıldı. Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar varlığını sürdüren bu zaviye, birkaç kez tamir görmüş ve günümüze ulaşmıştır. 1997-1998 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sonrasında zaviye, Tokat Bölge Müdürlüğü bünyesinde kültür merkezi ve kütüphane olarak hizmet vermeye başladı. Zaviyede ayrıca şehirdeki öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere fotokopi ve internet gibi materyal hizmetleri de ücretsiz olarak sunulmaktadır. Her hafta düzenlenen etkinliklerde öğrenciler, esnaf ve yerel halk Yunus Emre ve Mevlana’nın eserlerinden alıntılar okuyarak, bu büyük şairlerin öğretilerini bir araya gelerek tartışıyor. Zaviyenin tarihî misyonunu ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla düzenlenen bu etkinlikte katılımcılar arasında genç öğrenci, esnaf ve ev hanımları gibi farklı kesimlerden insanlar bulunuyor.
Eğitim ve kültür hizmetlerinin yanı sıra, bu tarihi mekânın sıcak atmosferinde gerçekleşen sohbetler, Tokat’ın güzide tarihine ve kültürüne dair değerli bilgilerin paylaşılmasını sağlıyor. Bu sayede, katılımcılar tarihi ve kültürel birikimden faydalanırken, birlikte geçirdikleri zamanın tadını çıkarıyor. Tokatlılar için önemli bir buluşma noktası haline gelen bu zaviye, şehrin tarihî ve kültürel kimliğinin korunmasına katkıda bulunuyor.
Okumalar hakkında bilgi veren Tokat Üniversitesi İslami Bilimler Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Muhammed Yusuf Akbak, “Her hafta burada öğrencilerimizle dışarıdan gelenlerle beraber Yunus’tan bir şeyler söylemeye, Mevlana’nın bize yüzyıllar öncesinden söylemiş olduğu mesajları tekrardan öğrencilerimizle ve diğer insanlarla, halkla paylaşmaya gayret ediyoruz. Bunu okurken Alper Hocam yazma eserden kendisi okuyarak tercüme ediyor. Biz de Tâhirü’l-Mevlevî’nin Meslevi Şerhini kullanarak Şarih’in Mesnevi’ye dair görüşlerini aktarıyoruz” dedi.
Dr. Öğretim Görevlisi Alper Ay ise “Burada beş altı haftadır Yunus ve Mevlana okumaları yapıyoruz. 729 yıllık bir bina burası. Selçuklulardan kalma bir zaviyedir. Zamanında misafirler, yolcular, düşkünler, ihtiyaç sahipleri burada konaklıyordu. Biz de burayı tekrar ihya etmek adına, burada tekrar eski sedayı duymak adına bir faaliyet başlattık. Vakıflar Bölge Müdürlüğümüz sağ olsunlar burayı bize tahsis ettiler. Biz Tâhirü’l-Mevlevî’nin Mesnevi şerhiyle Yunus Emre’nin Fatih nüshasını okuyoruz. 45 dakika mesnevi okunuyor. İki üç ilahi de Yunus Emre’den okuyoruz. Biz Moğol baskısını dünyanın bütün güçlerine karşı durduğumuz en önemli silah irfan duygumuzdur. Yani kalem kılıçtan keskindir atasözünü burada biz tekrar hissetmek istiyoruz. Çünkü Selçuklular Moğollara yenilmişler fakat Moğol askerleri Yunus’u yenememişler. Yunus mısralarını aşamamışlar. Mevlana hikâyelerini geçememişler. Dolayısıyla kalemin kılıçtan keskin olduğunu bir Selçuklu tecrübesinden Anadolu’dan öğreniyoruz. Dünyaya da bundan daha fazla söyleyebileceğimiz, daha etkili bir cümlemiz, ifademiz yoktur. İslam’ı İslam boyutuyla, irfan duygusuyla yaşayan, anlatan, mutasavvıf şairleri okumaya gayret ediyoruz. Bizim yaklaşımımız budur. Okumalarımız halka açık. Kahire ekseriyeti bizim öğrencilerimiz olmakla beraber esnaflardan da gelen var. Ev hanımlarından gelenler var. Bir standart bir tarafı yok. Hemen hemen toplumun her kesiminden ilgi duyan insanlar var” diye konuştu.
Katılımcılar ise bu mekânın önemini vurgulayarak, herkesin bu tür mekânlara gelip tarihî atmosferi ve muhabbeti hissetmesi gerektiğini belirtti.