Selma Kara yazdı: Doğubayazıt'ta sokak ne diyor?
Bülten TV Genel Yayın Yönetmeni Selma Kara yazdı: "Doğubayazıt'ta sokak ne diyor?"
Geçen yazımızda Doğubayazıt’ın tek sorununun su sorunu olmadığını söylemiştik.
Gerek sokakta, gerekse ilçede ticaretin can damarının attığı Pasajlarda yaptığımız röportajlarda tanık olduğumuz üzere Gürbulak Sınır Kapısı’ndan İran’a yapılan günübirlik geçişlerdeki PCR testi zorunluluğu ticaretin belini kırmış ilçede.
PCR testi için verilen 175 TL tutarındaki ücret, karşıya geçip mal getirmeye değmiyormuş.
Böyle olunca haliyle pasajlar da sinek avlıyor.
***
Röportaj vesilesiyle pasajlara ilk kez gitme şansı buldum.
Burası İstanbul’daki ticarethanelere taş çıkarır.
Umarım canlı günlerini görmek tekrar nasip olur.
Pandemi illeti tüm dünyayı etkiledi ama Doğu’da bazı sınır kapılarında yaşanan sorunlar bölge halkı için ciddi sorun teşkil ediyor.
Bu sorunu, farklı illerden gazetecilerle illerin gündemini değerlendirdiğimiz Doğu Bülteni’nde de konuştuk.
Van her ne kadar bu konuda şanslı olsa da, Ardahan şikayetçi olan diğer illerden.
Van’da sorun yok dedim ama orada da Kapıköy Gümrük Kapısı’nda sorun yok.
Yine canlı yayınladığımız ‘Muhtarlar Konuşuyor’ programında, Van Çaldıran ilçesi Yücelen Mahallesi Muhtarı Şerafettin Buldu, mahallelerine 30 yıldır açılacağı söylenen ama yılan hikayesine dönen ‘Çilli Sınır Kapısı’ için artık çözüm bulunmasını istedi.
Şimdilerde Zengezur Koridoru meselesi gündemde. Bu mesele Iğdır ve Kars’ı heyecanlandırdı.10 Kasım 2020’de Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan Dağlık Karabağ Ateşkes Anlaşması’nın ardından, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bu üçlü arasında ticarî ilişkilerin geliştirilmesi konusu konuşuluyor. Eğer bu durum gerçekleşirse Iğdır ve Kars sınır kapıları da haliyle hareketlenecek. Heyecanın nedeni de bu.
Ez cümle, Doğu Anadolu’nun gazetecilerinin ortak dile getirdiği bir şey var ki; o da Trakya’daki sınır kapılarına ne oranda önem veriliyorsa Doğu’daki sınır kapılarına da o oranda önem verilmesi.
İşte, Doğubayazıt’ta da, İstanbul’un değme ticarethanelerine taş çıkartacak pasajların bu ölü görüntüsü benzer sorunlarla ilgili.
Doğrusu o pasajlar canlanmazsa insanın içi acır.
İnsanın aklı almıyor; İshak Paşa Sarayı, meteor çukuru, buz mağaraları, sınır kapısından dolayı rengarenk ticarethaneleri, Ahmed-i Hani gibi bir filozofu, Aslı ile Kerem hikayesi gibi zenginlikleri olmasına rağmen bir ilçe neden bu kadar geri kalıyor?
Başkan Yıldız Acar’ın şu anda başlattığı altyapı çalışmalarına kadar şehre doğru düzgün altyapı çalışması da gitmemiş. Üstelik de, 10 yılın üzerinde aynı partiye oy çıkmasına rağmen kimse bunu sorgulamamış.
Bu da şaşılacak şey…
Altyapı çalışmaları demişken, bir yerde turizmin gelişmesi için hikâyeye ihtiyaç var. Başkan Yıldız Acar’ın buna dair de yakında açıklayacağı güzel bir projesi var.
Umarım ilgili kurumlar projeyi sahiplenir de, ilçe turizmden hak ettiğini alır.
“Ama İshak Paşa Sarayı orada.” diyenleriniz olabilir. Evet orada ama kıymeti ne oranda biliniyor? Bir kere Saray’ın üzerine yapılan restorasyon hiç de hoşa gidecek biçimde değil.
AVM’ye mi giriyorsunuz tarihî bir saraya mı belli değil.
İlgili kurumlar restorasyon yapılırken hiç mi fark etmemiş bunu o da ilginç.
Bir pazarlama kuralı: elinizde dünyanın en değerli varlığı olabilir ama pazarlanmadıkça kimsenin bundan haberi olmayacaktır.
Doğubayazıt’ın durumu da işte böyle.
Başkan Yıldız Acar’ın çalışmaları, sokak röportajlarından da anlaşıldığı üzere ilçeye hareket getirmiş ama bunlar tek bir kurumun elini taşın altına koyması ile olacak işler değil.
Hem diğer kurumların hem de vatandaşın çalışmaları sahiplenmesi lazım.
Doğubayazıt’taki bu gözlemlerimizin ardından Diyadin’e doğru yola düşüyoruz…
(Devam edecek)