Rukiye öğretmen engelleri aştı
Elazığ'da yaşayan doğuştan görme engelli Rukiye Uğur, çocukluk hayali olan öğretmenliği yapmak için tüm zorluklara göğüs gererek engelleri aştı.
Türkçe öğretmenliği bölümünü kazanıp atanan Uğur, şimdilerde bilgilerini öğrencilerine aktarmanın mutluluğunu yaşıyor.
Elazığ Şehit Cüneyit Bankur İmam Hatip Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeni olarak görev yapan Rukiye Uğur, doğuştan görme engelli olarak dünyaya geldi. Hayatta karşılaştığı tüm engellere rağmen önce memur olmayı başaran 1 çocuk annesi Uğur, 6 yıl boyunca memurluk yaptıktan sonra üniversite sınavına hazırlanarak çocukluk hayali olan Türkçe öğretmenliğini kazandı. Hem çalışıp hem de okuyan Uğur, görme engelli olmasına rağmen mezun olup hayalini kurduğu mesleği en güzel şekilde yapmaya başladı. Öğrencileri tarafından çok sevilen Uğur, okul koridorlarında, merdivenlerden iniş çıkışlarda, okula geliş gidişlerde öğrencilerinin sıcak ilgisiyle karşılaşıyor.
Bir kız çocuğu annesi olduğunu aktaran Rukiye Uğur, 6 yıl Eskişehir'de yaşadığını söyledi. Meslek hayatımın ilk 4 yılını Eskişehir’de geçirdiğini ifade eden Uğur, şu anda öğretmenlikteki 3'üncü yılını Şehit Cüneyit Bankur İmam Hatip Ortaokulu’nda sürdürdüğünü dile getirdi. Kendisinin doğuştan görme engelli olduğunu vurgulayan Uğur, "Engellilik durumum söylenilenlere göre glokom yani halk ağızıyla göz tansiyonu diyebiliriz. Gaziantep’ten başlayan bir eğitim sürecim var. İlköğretimimi ben 8 yıl görme engelliler okulunda tamamladım. Görme engelliler okuluna 8 yaşında başlamıştım okulun varlığını geç öğrendiğim için 8 yaşında başladım. Şimdikilere göre zamanında gidememiş olabilirim ama 6 saatlik bir mesafe şehir olarak, benim okulum yatılıydı. Bayramlarda ve yaz tatillerinde ailemin yanına gidiyordum. Bunun dışında sürekli okulda yatıp kalkıyorduk.” dedi.
"HAYALİMİ İDAME EDİYORUM"
6 yıl memurluk yaptığını aktaran Uğur, "Burada yine bir okulda santral memuru olarak görev yapıyordum. O yıl ben üniversite sınavına hazırlanıyordum. Memurluk sınavının da yapılacağı duyuruldu. O zamanlar engeliler için merkezi sınav sistemleri yoktu, belli kurumlar sınav açıyordu. O zaman Milli Eğitim Bakanlığı sınav açtı ben de başvuruda bulundum. Kastamonu’da sınava girdim sınavı kazanmak nasip oldu. Üniversite sınavına girdim bu sınavı kazanmak nasip oldu. Ben Fırat Üniversitesini kazanmıştım okul dolayısıyla Kastamonu Elazığ’a tayin edildim. Gündüz işe gidiyordum, akşam da okula ikisi de olunca 4 yıl bu böyle gitti. Sonra okulum bitti ben öğretmenliğe geçtim. Öğretmen olmak benim hayalimdi hep öğretmen olmayı istedim ama ben aslında hep rehber öğretmeni olmayı istedim ya da Türkçe olabilirdi. Bu benim hayalimdi ve şimdi çok şükür hayalimi idame ediyorum." diye konuştu.
“EN ÖNEMLİ ENGEL KAFAMIZDIR, KAFAMIZDA NEYE NASIL BAKTIĞIMIZDIR"
En önemli engelin kafanın içi olduğunu vurgulayan Uğur, "En önemli engel kafamızdır, kafamızda neye nasıl baktığımızdır. Uzuv engelleri her türlü yapılıyor, sonuçta her sağlam insan bir engelli adayıdır. Engelin bir seçimi yoktur. Gerçekten yapabiliyoruz, yeter ki toplum bizi ne kahraman görsün ne de mağdur görsün. Bizi de kendileri gibi eşit, erişilebilir yaşamda engellilik farlılık olarak görebilirler. Benim bastonum var, herkesin gözüyle baktığını ben bastonumla görüyorum, beni gideceğim yere götürüyor. Birisi bakarak gidiyor, birisi göz teması kuruyor. Ben de sesle, bastonumla, kokuyla yapıyorum. Ben bir kahraman değilim veya bir mağdur değilim, ben de herkes gibi sadece gözlerinde engeli olan bir bireyim." İfadelerini kullandı.
Öğretmenini çok sevdiğini belirten Zümra Genç ise, "Türkçe öğretmenimiz Rukiye Uğur bize çok güzel ders anlatıyor. Onun görme engelli olduğunu biliyorum bazen sıkıntılar yaşayabiliyor, yolda gelirken onu gördüğüm anda hemen koluna giriyorum. Okula gelene kadar ona eşlik ediyorum, bize çok iyi konular anlatıyor. Bize günlük 50 sayfa kitap okuma gibi aktiviteler yaptırıyor. Velimize imzalatıp okula getiriyoruz. Kendisini çok seviyoruz." ifadelerini kullandı.