Organize suç örgütü lideri olduğu iddiası ile hakkında soruşturma başlatılan Sedat Peker, Deli Çavuş isimli hesaptan hafta içinde yeni 75 tweet daha paylaştı.
Peker, Türk Medya Grubu patronu Hasan Yeşildağ ve kardeşi Zeki Yeşildağ’ın 25 milyarlık devlet ihalesi olan Yapı firmasının yüzde 25’lik gizli ortakları olduğunu açıkladı. Hasan Yeşildağ’ın Çamlı Kulesi’nde bulunan kafenin işletmecisi olduğunu kaydeden Peker, Hasan Yeşildağ ve Zeki Yeşildağ’ın tüm kirli işlerin mimarları olduğunu iddia ederek “Ben size Hasan Yeşildağ’ı yazdığımda, hepiniz kafalarınızın üstüne dikileceksiniz. Ayaklarınız havada, kafalarınız yerde olacak. Olmaz arkadaş diyeceksiniz. Ben size delilleri ile anlatacağım.” sözleriyle işaret ettiği Hasan Yeşildağ ve kardeşleri hakkında çok büyük iddialarda bulunuyor.
Bunun üzerine Gazeteci Yılmaz Özdil konuyla ilgili bir paylaşım yaparak, "Bağımsız gazeteci ayaklarına yatanlar." Başlığı ile "Türkiye gecenin bu vakti Sedat Peker’in tweetlerini konuşuyor, ekranlarındaki yorumcular bile cep telefonlarından tweetleri takip ediyor, ama tek kelime bahsetmiyorlar, bağımsız gazeteci ayaklarına yatanlar, ölü balık taklidi yapıyor… Bu kiralık medya hakikaten acınası halde." diye karşı bir tweet atıyor ve bu iki tweeti de suçlanan gazeteler onların adını vererek habere çeviriyor.
Evet, başta batı ülkelerinde olmak üzere gerçek olmazsa da 'işte' denecek demokrasilerle bile yönetilen ülkelerde hükümet düşürecek, iktidar bitirecek, birçok kişinin içeriye girmesine vesile olacak onca ciddi iddia ve ithamlarda bulunan Peker'in adının önüne 'Organize suç örgütü lideri olduğu iddiası ile hakkında soruşturma başlatılan' satırlarını koyduktan sonra sözde habere ya da yoruma çeviren gazetecileri suçlayanın da bir gazeteci olması bir o kadar acı ve düşündürücü durum değil mi?
Çünkü dün Peker'in de içinde olduğu karanlıklarla mücadele edip, tek görevleri olan gazetecilik kanalıyla gündeme getiren Özdil ve bizim gibi gazetecilerin bugün çarşaf, çarşaf olmazsa da tweet tweet paylaşılan o konuları yazmış, yorumlamış olduğumuzu modern arşiv Google’a dokunduğunuzda sayfa sayfa linkler sıraya dizilir...
Yani Özdil'in Peker'in dediklerini yazamıyor, yorumlayamıyor diyerek "Bağımsız gazeteci ayaklarına yatanlar" başlığı ile attığı tweetini okurken haklı yönleri ile birlikte, kendisinin de aralarında olduğu söylenen gerçek anlamda gazetecilik yapmaya çalışanları da zan altında bıraktığını da düşünüyorum.
Çünkü aynı Özdil'in başta kendi dünya düşüncesine yakın siyasileri olmak üzere kendisinden gördüklerini, Kürt Sorunu denen soruna, inanç hakkı diye savunulan konularda ve en önemlisi Peker'in de aralarında olduğu bu ülkedeki suç örgütlerine ve onları yönlendiren sisteme çok da bir şey dediğini yani yazıp, eleştirdiğini görmeyen gazetecilerdenim.
Evet, Peker'in bugün söylediklerini dün Özdil'in de aralarına bulunduğu onca gazetecinin yazdığını bile bile tüm gazetecileri suçlamak günün en kolay yolu derken buna neden olanın ise son yıllarda oluşturulan havuza atılan gazeteci geçinenler olduğunu söylemek daha doğrusu olur. Çünkü gerçek anlamda gazetecilik yapmaya çalışanlar sayesinde bugün dünün ve bugünün hala suçlusu olan Peker'in geçte olsa yaptıklarının vicdanı altında kalıp yaptıranları ve yapmaya teşvik edenleri tweetlerle ifşa etmesidir..
Ha bu arada bugün vicdan azabı içinde Peker ve onun gibilerinin iddialarını ve dün ve bugün bizlerin yazdıklarını ihbar sayıp, soruşturma ve davalar başlatmayanları da yani olmadığı ileri sürülen adalet ve onun temsilcileri savcılar, hakimleri de unutmamak gerekir...