Öğretmen atamaları ve ücretli öğretmenlik sorunları nasıl çözülür?
Zafer Tunç
Bir ülke düşünün beş yüz bin civarı öğretmeni her sene sınavlara giriyor ataması yapılsın diye. Bir o kadarı da sınavlardan ümidini kesmiş özel sektörde ya da farklı iş alanlarında çalışıyor. 150 bin öğretmen ihtiyacı olduğu yönünde açıklamalar yetkili ağızlardan dile getirilirken ülkemizde 80 bin ücretli öğretmenin görev alması ve her sene ortalama 20 bin atama yapılmasının izahı nedir?
Atama bekleyen yüzbinlerce öğretmen twitter gibi mecralarda sesini duyurmaya çalışıyor. Heyecanla görev bekleyen öğretmenler her atama duyurusunda hayal kırıklığı yaşıyorlar. Eğitim fakültesinden mezun olan öğretmenlere sosyal medyada "Falanca zincir market yeni bir çalışan kazandı. Hayırlı olsun." gibi trajikomik espriler yapılıyor. "Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." dan gelinen nokta bu oldu.
Binlerce okulda öğretmen açığı varken nasıl eğitim istihdamı planlaması yapılıyor anlamak mümkün değil. Türkiye'nin her yerine üniversite açtık diye övünüyoruz. Bunların arasında eğitim fakülteleri de yer alıyor. Buralardan mezun olanların bir kısmı ücretli öğretmenlik yaparken bir kısmı da eğitim dışı sektörde çalışmak zorunda kalıyor. Eğitim fakülteleri istihdam edilen öğretmen sayısının 2-3 katı fazlasını her yıl mezun etmeye devam ederse atama bekleyen öğretmen sayısı birkaç yıl içinde 1 milyonu bulacaktır.
Öğretmen istihdamında ciddiyetsiz bir planlama yıllardır sürüp gidiyor. Bu işte öncelikle yapılması gereken iş ücretli öğretmenlik ismi verilen yevmiyeli eğitimcilik uygulamasına son vermek olmalıdır. Bunların yerine ivedilikle atama yapılmalıdır. Öğretmeni kamuda yevmiyeli ve yarı sigortasız çalıştırmak müreffeh bir ülkenin uygulaması olamaz. Ücretli öğretmenlik uygulaması tereddütsüz kaldırılmalıdır.
Türkiye'deki devlet okullarında ve özel okullarda çalışan öğretmen sayısı ve öğretmen ihtiyacı üzerine ciddi bir rapor hazırlanarak önümüzdeki 10 yıla dair istatistiki veriler oluşturulmalıdır. Bu veriler doğrultusunda eğitim fakültelerinin mezun sayısı ile öğretmen ihtiyaç sayısını dengede tutacak çalışmalar yapılması zaruridir. İstihdam dışı kalan birikmiş öğretmenler, atama yapılarak kısa vadede eritilmelidir.
Bazı bölgelerde norm fazlası olan öğretmenler varken kimi bölgelerde ise öğretmen açığının daha yoğun olması ise ayrı bir sorun.
Öğretmeni mutsuz bir ülkede öğrenciden verim alınabilir mi? Türkiye artık atama bekleyen öğretmen, ücretli öğretmenlik gibi meseleleri gündeminde düşürmeli. Eğitim meselesini planlayamamış ve çağdaş bir sisteme oturtamamış bir ülkenin ilerlemesi mümkün değildir.
Çocuklara güzel ve mutlu bir gelecek kurmak için işini severek yapan fedakâr, çalışkan öğretmenlerimizin görevlerinin başına geçmeleri sağlanmalıdır.
Bahsettiğimiz sorunların çözümü için elbette güçlü bir bütçe ayrılmalıdır. Türkiye eğitime 2022 yılında yaklaşık 189 milyar lira bütçe ayırdı. Bu milli gelirde % 2,5' e tekabül etmektedir. Oysa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine göre milli gelirinin en az % 6'sının eğitime ayrılması tavsiye edilir. Türkiye ise OECD üyeleri ve Avrupa ülkeleri arasında eğitime milli gelirden en az pay ayıran ülkelerin başında gelmektedir.
Yıllık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'sında (GSYH) % 7'nin üzerinde harcamasını eğitimde kullanan İskandinav ülkelerinin eğitimde başarılı olması sürpriz değil. Avrupa ülkelerinin birçoğu da bütçelerinin en az % 5'ini eğitime harcamaktadır. Türkiye yıllık milli gelirden eğitime ayırdığı oranı arttırmalı ve artık kronikleşmiş eğitim sorunlarını kalıcı olarak çözmelidir.