Miran: '28 Şubat mühendislik projesiydi'
Memur Sen Antalya Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran, 28 Şubat 1997'de Türkiye'yi sarsan postmodern darbenin 27. yıl dönümünde yaptığı açıklamada bütün darbeler gibi 28 Şubat'ın da bir mühendislik projesi olduğunu belirtti. Miran toplumu, siyaseti, idareyi, inancı, ticareti, ekonomiyi, yargıyı, eğitimi, kısacası hayatın tüm alanlarını dizayn etmenin amaçlandığını hatırlattı.
Memur Sen Antalya Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran, 28 Şubat 1997’de Türkiye’yi sarsan "postmodern darbe"nin 27. yıl dönümünde yaptığı açıklamada; bütün darbeler gibi 28 Şubat‘ın da bir "mühendislik projesi" olduğunu belirtti. Miran; toplumu, siyaseti, idareyi, inancı, ticareti, ekonomiyi, yargıyı, eğitimi, kısacası hayatın tüm alanlarını dizayn etmenin amaçlandığını hatırlattı.
Memur Sen Antalya Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran, 28 Şubat "postmodern darbe"sinin yıl dönümünde düşüncelerini paylaştı. Miran, “Bir askeri vesayet kurumu olan Milli Güvenlik Kurulu, 28 Şubat 1997’de aldığı muhtıra niteliğindeki kararları Refah-Yol hükûmetine imzalaması ve uygulaması için dayattı. Millet iradesine balans ayarı yapma gayreti olan 28 Şubat darbesi, özünde millete, milletin değerlerine ve milletin iradesine yönelmiş bir darbedir. Bütün darbeler gibi 28 Şubat da bir mühendislik projesidir ve toplumu, siyaseti, idareyi, inancı, ticareti, ekonomiyi, yargıyı, eğitimi, kısacası hayatın tüm alanlarını dizayn etmeyi amaçlamıştır” dedi.
“11 bin öğretmen istifa ettirildi”
28 Şubat sürecinde dini aidiyetin ve başörtüsünün bir tasfiye aracı olarak kullanıldığını söyleyen Başkan Miran, “‘Laiklik düşmanı’ olarak etiketlenen muhafazakâr kesim fişleme, disiplin cezaları ve görevden uzaklaştırmalarla itibarsızlaştırılarak memuriyet, yönetim kademeleri ve iktidar alanından tasfiye edilmiştir. Yine bu süreçte, dindar ve eğitimde başarılı olanların kariyer yollarının kapatılması için imam hatip liseleri ve ilahiyat fakültelerine yönelik kararlar alınarak ‘havuzun kurutulması’ hedeflenmiştir. Nitekim rakamlar da bunu göstermektedir: 1997-2001 arasında yaklaşık 11 bin öğretmen istifa etmek zorunda kalmış, 3 bin 527 öğretmenin de görevine son verilmiştir. Bu aynı zamanda, o dönemin öğretmen açığının yüzde 11’lik kısmına denk gelmektedir. Bu dönemde muayyen sebeplerle: 33 bin 271 öğretmen disiplin soruşturması geçirmiş; 11 bin 890’ı disiplin cezası almış, 4 bin 625 Milli Eğitim Bakanlığı idari personeli fişlenmiştir. Dönemin MİT’i de: 2 bin 639 kamu personeli, 418 öğretim üyesi ve 949 öğretmeni ‘irticayla ilişkili’ şeklinde etiketlemiştir” dedi.
Mağduriyetlerin bir kısmı sürüyor
Sendika olarak hak ve özgürlük eksenli mücadele platformlarının kuruluşlarına öncülük ettiklerinin altını çizen Eyüp Bülent Miran, 28 Şubat’ın gadrine uğramış kim varsa hep yanında olduklarını söyledi. 28 Şubat’ın yol açtığı mağduriyetleri gidermek amacıyla yapılan önemli çalışmalara rağmen mağduriyetlerin bir kısmının sürdüğünü vurgulayan Miran, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçmişe dönük mali hakların tazmini açıkta geçen sürelerdeki sosyal güvenlik primlerinin ödenmesi ve yeniden atamaya imkân sağlayacak bir kanuni düzenleme yerine öncelikle mağduriyetin tespiti arkasından ilgili tazmin/telafi/hak iadesi kararı alacak bir komisyon/kurul teşekkülü ve kararlarına imkân tanıyacak, takdir hakkı ekseninde ilerleyecek OHAL Komisyonu örneğindeki gibi bir hukuki düzenleme daha sağlıklı ve mümkün görünmektedir. Bu tür bir komisyon gerçek 28 Şubat mağdurları ile 28 Şubat süreciyle ilgili olmayan başka idari işlemler/tasarruflar arasında hakkaniyetli bir ayrım yapabilecektir. Adaletin tesisi ve kamu vicdanının rahatlatılması; o süreçte zarar gören herkesin maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesinin yanı sıra, 28 Şubat zulmünü üreten ve buna ortak olan herkesin cezalandırılmasıyla mümkündür. Buna ilişkin mücadelemiz sürecek.”