“KAYBEDİLEN BİR MÜŞTERİ MİLLİ BİR SERVETTİR”

Ailenin son ustası olduğunu söyleyen Argum, “Malatyalıyım. Terzi işini icra etmekteyim. Terzi işi dededen kalma çünkü biz küçükken dedemiz eski tezgâhlarda dokuma yapardı. Daha sonra babam devam etti. Babamlar İstanbul’a taşındılar ve orada devam ettik. O zamanlar fazla tekstil yeri yoktu. Özel dikim yerleri vardı. Biz de orada çıraklık yaparak çekirdekten yetişmeyiz. Biz bu işin okulunu okumadık ama okulu okuyandan daha çok bilgi, birikim ve donanıma sahibiz. Ailevi nedenlerden dolayı Tatvan’a göç etmek zorunda kaldım. Tatvan’da da terzi işine devam etmekteyim. Terziliği severek yapıyorum. Kişiye özgü, özel tasarımlar dikiyoruz. 20 yıldır bu işi icra etmekteyim. Özel gelinlik tasarımlarımız ve yöresel elbiseler yapıyoruz. Gelen müşteriye yaklaşımımız, kaybedilen bir müşteri milli bir servettir. Biz bunun farkında olarak bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Bizim için müşteri memnuniyeti ön plandadır.” diye konuştu.

“GÜZEL BİR MESLEĞİ VAR, İSTEDİĞİNİZ HER ŞEYİ DİKEBİLİYOR”

Öncelikle müşteri memnuniyetinin kazanılması gerektiğini vurgulayan çırak Yahya Özdemir'de, “Ustamızın yanında çırak olarak çalışıyorum. Onun yanında inşallah bu mesleği öğreneceğim. Güzel bir mesleği var. İstediğiniz her şeyi dikebiliyor. Bir insanın o elbiseyle nasıl görünmesi gerektiğini çok iyi bilen bir ustadır. İnsanlarımız da bundan memnun olur. Müşteri memnun olmadığı zaman biz velinimetimizi kaybederiz. Çünkü onu kazanmanın tek yolu onu memnun etmektir. Memnun etmenin yolu da işi gayet iyi ve düzgün bir şekilde çıkarabilmekti.” ifadelerini kullandı.