İran'da bir Kürt kadının 'saçın açık' denerek Cumartesi anneleri misali önce yerlerde süründürülüp, sonra da götürüldüğü karakolda 'kalp krizinden' öldüğünün söylenmesi ardından İran'da başlayan ve devam eden olaylar, sıra İran'da dedirtse de Kürdün Ortadoğu'da başrol oynadığını bir kez daha ortaya koymakta.
Ve bir Kürt kadının ölümü ardından hala neden hapiste tutulduğu anlaşılmayan sorgulanmayan solun, Türk'ün, Kürdün, muhalefetin aradığı devrimci ruhlu bir lider olan Demirtaş'ın saçını kazıtarak ortaya koyduğu muhteşem bir tepki ile kadına, insanlığa, şiddete nasıl karşı çıkılabileceğinin en güzel örneğini sergilerken ben de siyasal anlamda barışık olmasam da çıkışlarıyla, söylemleri ve dik duruşu ile sevdiğim bir kadın liderin, Meral Akşener'e el uzatıp, merhaba diyerek hatta yan yana gelip, dokunarak birlikte selfie çekiyordum.
Ve yine bir kadının, şu an onun koltuğuna hem de onun gibi belediye başkanı olan soy adı gibi cesaretin timsali olduğunu gözlemlediğim Fatma Kaplan'ın çaba ve emekleri ile hazırlatılan belgesel sayesinde bir orgeneralin kızı olan Türkiye'nin ilk kadın belediye başkanı unvanını taşıyan Leyla Atakan'ı daha yakından tanıma fırsatı buluyordum.
Karadeniz lobisinin ülkenin yönlendirilmesinde güçlü bir lobi olduğunun konuşulduğu şu zamanda içi boş olan Kal ve Kaz sevdalısı biz Ardahanlılara anlatamadığım lobiciliğin merkezi konumundaki STK'larda yani çeşitli sivil toplum örgütlerinde yer alan Trabzonlu Leyla Atakan STK'nın yanında siyasi alanın da boş bırakılmaması gerektiğini ortaya koyan bir isim.
Çünkü başarının çeperin dibinde oturup, dedikodu üretmek olmadığını STK ve siyaset alanında yer almanın ne kadar önemli olduğunu anlatırcasına daha sonra siyasete adım atmış, 1955 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin Maşukiye Köyü'nde ocak başkanı olarak siyaset hayatına başlamış, 1963 yılında CHP Kocaeli il başkanı olmuştur.
Ve ben doğmadan bir yıl önce yani 1968 yılı yerel seçimlerinde İzmit Belediye Başkanlığı'na Cumhuriyet Halk Partisi'nden aday olmuş ve belediye başkanı seçilmiştir. Bu başarısıyla Türkiye'de doğrudan seçilen İlk kadın belediye başkanı olmuş bir isimdir.
Belediye başkanlığı döneminde İzmit'te altyapı, imar, şehircilik ve sosyal hizmet alanında birçok sorunu çözen, günümüzde hala kullanılmaya devam eden Kocaeli Fuarı'nı İzmit Körfezi'nin bataklık olan kısmında gerekli çalışmalar yaparak kurmuş ve 28 Haziran 1969 yılında yani benim doğduğum tarihte bir dönem 1999 Marmara Depremi öncesi 3 yıl kentin ilk 3. günlük gazetesi Siyah Beyaz Gazetesini çıkardığım birçok hemşerimin yaşadığı ama hainliğin, paçadan aşağıya çekmenin simgesi dediğim kobuğ yemiş hemşerilerimin hala muhtardık dahil ne stk'larda nede siyasette etkili olunamamış Kocaeli'nde sanayi sergisi olarak açılmıştır.
Trabzon'dan kalkıp geldiği kentinin tarihine adını yazdıran aynı kadın yani Leyla Atakan ayranı ile meşhur Susurluk'ta yaşanan kamyon kazası ve Adnan Kahveci kazalarına benzer mi bilmem 10 Şubat 1971 yılında Değirmendere'den İzmit'e dönerken içinde bulunduğu araç bir kamyona çarparak trafik kazası yapmıştır. Bu kazada kendisiyle beraber; İsmail Kolaylı, Abdurrahman Yüksel ve Feridun Özbay yaşamını yitirmiştir.
Evet, İYİ Partililer olmasaydı boş kalacağını gördüğüm CHP'lilerin “benim çocuğumu, gelinimi işe al.” diye mi yoksa bilmediğim başka nedenlerle küskün, kızgın ve yalnız bıraktığını gözlemlediğim, benzemeye, benzetilmeye çalıştığını anladığım Leyla Atakan'dan sonra İzmit'in 2’inci kadın belediye başkanı olan CHP'li kadın Belediye Başkanı Fatma Kaplan'ın 3 yıllık çalışmalarını 3 saatlik bir lansmanla bir kez daha Leyla Atakan'ın ruhuyum diyor gibiydi.
Kaplan bunları anlatmaya çalışırken bizler ise iyiden iyiye soğuyan hava yüzünden üşürken o salonda kendisi gibi bir kadın olan ve “Devlet Bahçeli, sen adayım Erdoğan diyorsan aha bende Kılıçdaroğlu.” diyorum diyerek 6'lı masanın adayının Kılıçdaroğlu olması gerektiğini üstü çokta kapalı olmayan bir konuşma ile ortaya koyan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i dinlerken aşkın, sevginin, mutluluğun, kırılmanın, dökülmenin kadının olduğu, onun yaratığı hayatın, sonrasında sarstığı erkeği anlatan yazılarımdan biri daha bir cumartesi yazımda bitiriyordum, güzel işler kalbe değer denilen şu dünyada Leyla ile Mecnun efsanelerini hatırlarken..