KOBİ Danışmanı Murat Yerlikhan yazdı...
KOBİ Danışmanı Murat Yerlikhan yazdı... 'Geç Kalma Sebeplerimiz'
Ülkemizin yeterince gelişememesinin hem geçmişten hem de günümüzden kaynaklanan sebepleri bulunuyor.
Bugün bunlardan söz etmek istiyorum;
Hiçbir zaman birey ve toplum olarak aynaya bakamıyoruz ve özeleştiri yapamıyoruz. Ekonomik yarışta arka sıralarda kalmamızın sebeplerinin dış güçlerden kaynaklandığını söylemek insanımızı rahatlıyor.
Zaman geçiyor ama gelişmiş ülkelerle aramızdaki uçurumu kapatamıyoruz. 1979’da milli gelir açısından Güney Kore ile Türkiye aynı düzeydeydi. Ama hiç kimse Güney Kore’nin ekonomik gelişmede neden fark attığı konusunda kafa yormuyor.
Geri kalmamızın tek sebebi yok, birçok sebebi var.
Bugünkü sıkıntılarımızın önemli sebeplerinden birisi ekonominin oynadığı rolü anlayamamış olmamızdır.
“Para elin kiridir” sözü her ilde kullanılmaktadır. Bu söz kar ve kazanç anlayışının zihinlerde daha yer edinemediğini göstermektedir.
Kız çocukların okutulmaması tüm illerin sorunu değil midir?
Geri kalmışlığımızın geçmiş sebepleri olduğu gibi, günümüzde de sebepleri vardır:
Osmanlı Devleti, sanayi devriminin getirdiği üretim artışından yararlanamamıştı.
Geçmişte ve günümüzde ölçek ekonomisine soğuk bakıldı. Ölçek ekonomisiyle maliyetleri ve fiyatları düşürüp, üretimi artırma yolu hep kapalı kaldı.
Osmanlı’da işyeri açmak bir macera gibi görüldü, kazancı yüksek olsa da riskli işler onaylanmadı.
Evliya Çelebi rekabeti “arkadaşını çelmelemek” olarak tanımladı.
Devlet istediğinde kişinin mülkünü müsadere ediyordu. Böylelikle sermaye oluşmuyordu. Sermaye sahipleri de tefeciliğe sapıyorlardı.
Osmanlı’da kentleşme yavaş olduğundan esnaf ve tüccar oluşmamıştı.
“Sabaha sahip çık, yarının fikrini çeken kurtuluş bulmaz” anlayışı her zaman hâkim düşünce olmuştur.
Devlet büyüklerine kapılanma önemli geçim kaynağıdır.
Lüks, ihtişam ve israf yaygınlaşmıştır. Bu ülkede, “ömrün içinde bulunduğun vakittir” düşüncesi yer edinmiştir. Zencilerin de aynı anlayışta oldukları unutulmamalıdır.
Üretim ve tüketim arasında giderek büyüyen uçurum, rüşveti yaygınlaştırmıştır.
Toplumda normal yollardan gelir elde etme imkânının azalması, yasa dışı kazanç yollarını büyütmüştür.
Demokrasi eksikliği ve sığlığı da geç kalma sebeplerimiz arasında gösterilebilir.
Geçmişten beridir değişim bozulma olarak görülmüştür.
Yeni her şeye güvensiz olduğu damgası vurulmuştur. Yenilikleri uygulayan ve yaşayanlara iyi gözle bakılmamamıştır. Yenilikler “nev icat” olarak eleştirilmektedir.
Toplumda geçmiş oldukça tartışılmakta ve yalnızca suçlu aranmaktadır.
Bir teknolojinin öğrenilmesi için gelişmiş ülkelere eleman gönderilmesi yeterli sayılmıştır. Hâlbuki bilim ve teknoloji bir paranın iki yüzü gibidir.
Dünyayı anlama konusunda da geç kalınmıştır. Dış dünyaya ilgi gösterilmemesi ve bilgisizlik çağdaş uygarlık yarışından kopmamıza yol açmıştır.
Bilimdeki gelişmeler geriden izleniyor. 1834’de yazılan bir ders kitabına bakıldığında fizikteki yeniliklerin 50 yıl geriden izlendiği görülür. Günümüzde de atomla ilgili bilgilere bakınız, hala çekirdek ve elektronlardan söz edilir. Halbuki, artık kuarklar ve leptonlardan bahsedilmektedir.
Ekonomide üretimi ve tüketimi canlandıracak. Sanatı ve kültürü zenginleştirecek “iyi yaşama” eğilimlerine her zaman karşı çıkılmıştır.
Yaşayan kültürümüz yok sayılmıştır. Hâlbuki çağdaş uygarlık düzeyine Japonya ve Güney Kore yaşayan kültürüyle erişmiştir.
Açıkçası geç kalma sebeplerimiz her zaman dış güçlere bağlanmıştır.