Grip, özellikle kronik hastaları tehdit ediyor
İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, gribin bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerin yanı sıra obez bireyleri de çok etkilediğini söyleyerek, 'Bu gruplarda hastaneye yatışlar ve istenmeyen sonuçlar daha fazla yaşanıyor dedi.
İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, gribin bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerin yanı sıra obez bireyleri de çok etkilediğini söyleyerek, “Bu gruplarda hastaneye yatışlar ve istenmeyen sonuçlar daha fazla yaşanıyor" dedi.
Hemen hemen her kış mevsiminde salgınlara neden olan grip virüsünün yapısının hızlıca değişebildiği için insanların bağışıklık sisteminden kolayca kaçabildiğini belirten Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Aktaş, son günlerde yaşanan grip salgınları sonucu sağlık kuruluşlarına başvuruda bulunanların sayısının gözle görülür oranda arttığına dikkati çekerek önemli bilgiler verdi.
Gribin her yıl dünya çapında yaklaşık 500 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olduğunu anlatan Doç. Dr. Aktaş, “Hastalık, özellikle 50 yaş üstündekiler, 5 yaş altındakiler, gebeler, akciğer hastalığı, böbrek yetmezliği olanlar ile kanser ve diyabet gibi hastalıklar nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerin yanı sıra obez bireyleri de daha çok etkilemektedir. Bu gruplarda hastaneye yatışlar ve istenmeyen sonuçlar daha fazla yaşanıyor" diye konuştu.
Akciğerleri etkileyebiliyor
Gribin; ateş, öksürük, üşüme, titreme, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösterdiğini söyleyen Doç. Dr. Aktaş, “Öksürük, kimi zaman iki hafta veya daha uzun sürebilir. Israrlı, yüksek seyreden ateş, koyu renkli balgam ve nefes darlığının olması akciğerlerin de bu hastalıktan etkilenmiş olduğunu akla getirir. Bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak önemlidir” dedi.
Maske takmak gerekebilir
Grip virüsünde sık gelişen yapısal değişikliklerin, hastalığa her yıl ve sıkça yakalanmamızın başlıca nedeni olduğunu ifade eden Aktaş, “Hastalık, hapşırma, öksürme ve burun akıntısı yoluyla kolayca bulaşır. Virüsler dış ortamda 2-3 saat civarında canlı kalabilirler. Bu nedenle virüsün bulaşma ihtimali olan eşyalar ellendikten sonra ellerin yüze sürülmemesi ve sabunlu su ile iyice yıkanması önemlidir” diyerek özellikle kalp hastaları, astım ve KOAH gibi kronik hastalığı olanların ise yüksek risk altında olduklarından bu dönemde kalabalık halde bulunulan kapalı mekanlar ve toplu taşıma araçlarında maske takmalarını önerdi.
Antibiyotik tedavisi düşünülebilir
“Risk grubunda yer alan hasta bireylerin virüse karşı yüksek derecede etkili antiviral ilaçları doktorlarının önermesi halinde kullanması gerekir” diyen Doç. Dr. Aktaş, “Özellikle erken başlanan antiviral tedavi oldukça etkilidir. Ayrıca istirahat ve destek tedavisi gerekir. Ateş düşürücüler ve bol sıvı alımı önerilir. Zatürre, orta kulak iltihabı ve sinüzit gelişmesi durumunda da yine antibiyotik tedavisi başlanabilir” ifadelerini kullandı.
Kişisel tedbirlerinizi alın
Özellikle hasta kişilerin kalabalık yerlerde hastalığın yayılmasını önlemek için maske takmalarını öneren Doç. Dr. Ahmet Aktaş, neler yapılabileceğini şöyle sıraladı:
“Diğer bireylerle yakın temastan kaçının
Kişisel hijyen kurallarına uyun
Öksürür veya hapşırıken mendil ile ağzınızı ve-burnunuzu kapatın
Toplu hale bulunulan yerlerde maske kullanın
Bulunduğunuz kapalı ortamları sık sık havalandırın
C vitamini içeren besinler tüketin
Bol sıvı ve su için.”