Fakir Yılmaz

Fakirlik fabrikası Montessori...

Fakir Yılmaz

İsminin verilmesini istemeyen çok değerli bir öğretmen kardeşim beni arayarak bir yazısı olduğunu ve bunu köşemde paylaşmamı istedi.

Yazıyı okuyunca çocuk eğitimiyle ilgili çok önemli bir konuya değindiğini gördüm. 'Ağaç yaşken eğilir' sözünü baz aldığımızda Ataerkil bir toplum olduğumuz için, bizim yörelerde atadan, babadan gördüğümüz gibi çocuklarımız  bizim hizmet elemanımızdır.

Getir götür işlerimizi yapar, yemeğini dahi bizden önce yemesin, fikrini beyan etmesin, büyüklerin yanında konuşmasın, terbiyeli olsun diyerek yetiştirdiğimiz çocuklarımıza baskı yaparız.
Bu baskıyla adeta başarısız, pısırık insanlar yetiştirdiğimizin farkına bile varmayız. Öğretmenimiz yazısında bunu öyle güzel bir dille ifade ediyor ki.
Sizleri 'insan mimarı' değerli eğitmenimizin yazısıyla baş başa bırakıyorum ;

*Ardahan ve Montessori

"Fakir abi merhaba bu fotoğrafta ne görüyorsun?"

Ben ağır bir yoksulluk üreten yoksul ve fakirlik üzerine hikayeler, dramlar oluşturan bir kent görüyorum.

Sanki, Ardahan bir şehir değil de fakirlik fabrikası gibi duruyor.

Bizim en büyük özelliğimiz biz bizden olanı sevmeyiz.

Neden böyle?

Çünkü kişi geçmişten ailesinden öyle bir ağır öğreti ve hikaye ile geliyor ki, ister istemez çevren ile barışık olamıyorsun.

Bence bütün bunların temelinde sosyolojik olarak ekonomik imkânlar ve evde eğitim yatmaktadır.

Peki ya aile nedir?

Her sosyal grupta olduğu gibi, aile bireylerinin bir arada oluşlarının ortak bir amacı vardır.

Ailenin amacı üyelerini ayrı ayrı bireysel güdü, niyet ve gereksinimlerinden bağımsız ve ötedir. Üyelerin adeta gizli antlaşma ile ve ortaklaşa belirlenen bu amaç bütün üyelerinin gereksinimlerini aynı anda karşılayabilecekleri sosyal, psikolojik, fiziksel vb. bir ortam sağlamaktır.

Biz de gerçekte böyle midir?

Lütfen samimi olalım. Tabi ki hayır değil mi?

Bakın eğitimci Montessori ne der; “Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu dönemde çocuk gelecekte olacağı yetişkini inşa eder. Sadece zeka değil, insanın bütün  becerileri bu dönemde oluşur. Hiçbir yaşta çocuk zekice bir yardıma bu dönemde olduğu kadar ihtiyaç duymaz.”  der.. Montessori.. 

Montessori’nin eğitim metodu, çocuğa bakışı sebebiyle geleneksel eğitim anlayışından çok farklıdır. Maria Montessori’ye göre “Çocuk için önemli olan benlik gelişimidir. Kendi öz kaynaklarını ve yabancı, karmaşık dünya ile başa çıkma becerisini geliştirmeye gereksinimi vardır. Bir yetişkinin gözleriyle değil, duyuları yoluyla, kendisi için öğrenmek, görmek ve yapmak ister."

Çocuk bunları dünya ile uyum içinde başardığı zaman, tam bir kişi olmaya başlar.

O zaman eğitilmiştir. ” Peki biz bu benlik öğretisinde neredeyiz?"

Çocuklara hergün o kötüdür, bu şöyledir, onun babası şöyle yapmıştır, bunlar köyde şuydu, şehre geldi bu oldu, biz senin ciğerini biliriz ile çocuklarda benlik oluşturuyor muyuz?

Tabi ki evet..

Oysa olması gereken; Montessori tasarladığı eğitim metodunu özgüven, hedef belirleme ve hedefe yönelme, karar verme ve uygulama, bağımsızlık, güçlü konsantrasyon, kendine ve çevresindekilere saygı ilkeleri üstüne kurdu ve geliştirdi.

Gözlemleri sırasında çocukların kendi kendilerine yeterli olmalarını sağlayacak becerileri geliştirmeye çalıştıklarını gördü. Montessori daha o yıllarda çocuğun beyin, zihin ve kişilik gelişiminin çok büyük bir kısmının ilk altı yaşta tamamlandığını vurgulamıştır.

Bu yüzden Montessori yöntemini geleneksel eğitim yöntemlerinden ayıran en önemli farklılık çocuğa saygı duymak ve özgüvenli çocuk yetiştirmektir.

Biz böyle miyiz?

İşte tüm bunların sonucu koskoca bir fakirlik, yoksulluk, dışlanmışlık ve yetersizlik duygusudur.

Bunu da yapan biz kendimiziz.

Çocuklarla hafta sonu sinema, tiyatro veya herhangi bir etkinlik yapıyor muyuz?

Yoksa Pazar kahvaltısında;

- Avdo, koş yumurta bitti, -Ben gelmeden kimse yumurta yemesin. mi diyoruz?

Sadece bakkala ekmek almaya göndermek midir?

Çocuk...

Bizim sorunumuz nerededir?

Sosyolojik olarak, ekonomik mi?

Eğitim eksikliği mi?

Yoksa Fakir abi sen de mi çocukları yumurta almaya gönderiyorsun? Çocuklar gelmeden yumurtayı yeme Fakir abi...
 

Yazarın Diğer Yazıları