Modern çeper dibi dediğim Twitter ve sanal dünyada günübirlik gördüklerimiz, okuyup anladıklarımız ve yararlanıp, kaynaklandığımız onca bilgi, belgenin yanında; bir o kadar da saçma sapan paylaşımlar görünce harcadığımız saatlere yanarız ama dedikoduyu, genlerimizin duygularımızı içine itmesiyle yine de o sanal dünyadan da uzak kalamayız...
Evet, her paylaştığının anında görülüp, okunduğu, üzerine düşünüp beğenilmektense “Doğru diyor ama boş ver en iyisi ben beğenmeyeyim ne olur ne olmaz.” diyerek geçtiğimiz veya okumadan, değerlendirmeden yalandan olsun beğenip, bu yetmez yalandan da alakasız bir mesaj yazıp geçtiğimiz onca paylaşımın sudan hatta ses hızından daha hızlı aktığı sanal dünyaya baktığımızda ya yüksek sesle güleriz ya da bildiğimiz ne kadar küfür varsa ettiğimizde oluveriyor.
İşte onlardan biri dediğimiz bir soruya rastladığım Twitter'a baktığımda o soruyu sorana verdiğim okkalı cevapla yetinmeyip, hayırlısıyla bugünkü yazımı da yazayım derken başta 6'lı masa ve diğer masalarında mevcut hükümete çalıştığını düşünüyor gibiydim.
Muhalefetin, özgürlük adı altında Kur'an'ı Kerimin yakılmasına izin veren Avrupa'nın yanı sıra Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı'na düzenlediği baskında 9 Filistinli öldüren İsrail politikasının da her seçim dönemi mevcut iktidara yarayan işler yaptığını düşünürken Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani'nin Erdoğan'ı külliyede ziyaret ettiğini ve yine aynı Twitter’da sorulan sorularla IKBY'ye bu ziyarette neden kendi bayraklarının olmadığını soran sorulardan öğreniyordum.
Evet, Twitter başta olmak üzere sanal ortama baktığımızda 101 gün kalan seçimlerde çok da değişiklik olmayacağı düşüncesinin ağır basmasının birinci nedeni geçtiğimiz günlerde bir kez daha toplandıkları o masada topluma, kamuoyuna hatta dünyaya umut vermeyen 6'lı masanın saçma sonuç bildirgesine baktığımda “Evet ya… Daha önce bu yönde bana bir şeyler diyen ve her şeyi dizayn eden bir ismin olduğu, partisini 20 yıldır iktidarda tutanın mevcut muhalefeti de dizayn edemeyeceğini mi düşünüyorsun...” diyen Yenilik Partisi Genel Başkanı, Ardahan Bağımsız Milletvekili, Büyükelçi Öztürk Yılmaz'ın da sanki haklı olduğuna karar veriyor ama yine de 'acaba?' demeden geçemiyordum.
Yine Twitter’da sorulan 'Ahmet Necdet Sezer'in Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı olması ihtimali hakkında ne düşünüyorsunuz?' şeklindeki soruya dönüp, bildiğim ne kadar küfür, hakaret varsa sesimin çıktığı kadar hem de avaz avaz bağırarak yüksek sesle cevaplamamak için kendimi tutmaya, ‘sakin ol’ demeye çalışıyordum.
Gerçi daha önce 'Twitter Darbesi' başlıklı yazımın da aralarında olduğu bu yöndeki bir iki yazımın “Her şeyi dizayn eden biri muhalefeti de dizayn eder.” diyen Öztürk Yılmaz'ı ve beni ne kadar haklı çıkardığını düşünürken bu iktidarın bugünlere gelmesine yardımcı olanların başında gelen Sezer'in yeniden aday gösterilip gösterilmeyeceğini soran saflara bir kez daha gidiyor, geliyordum.
Ha bu arada “Her şeyi dizayn eden, muhalefeti dizayn edemez mi?” sorusuna diğer bir cevap da mevcut iktidarın gezi adı altında başta kadınları olmak üzere bulduğu her partiliyi, yanına komşularını da alarak gezi adı altında otobüsler dolusu şeklinde ülkeyi gezdirdiği ve bu gezilerin Erdoğan'ın cumhurbaşkanlık imkanları yani devlet imkanları da dahil katıldığı mitinglere götürmekle sona erdiği, bu yetmezmiş gibi lüks otellerde kamp adı altında insanları toplayıp, partiye yönelik sıcak tutulduklarını da görüyor, okuyor, anlıyor “Vay muhalifim diyenlerin kara toprak başına!” diyordum.
Evet atı alanın Üsküdar'ı yeniden geçmek üzere olduğu şu günlerde 6'lı masanın son toplantısı ardından imzalarla yayınladığı sonuç bildirgesi, bayrağını yanına almadan külliyeye giden IKYB Başbakanın yanında İsveç'ten sonra Danimarka'nın özgürlük adı altında inançlara saldırıya izin vermesi ve Uygurları kamplarda tutup, yok eden Çin gibi İsrail'in bitirmeye az kaldığı Filistinlilere saldırısı gibi "Ahmet Necdet Sezer'in Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı olması ihtimali hakkında ne düşünüyorsunuz?" şeklindeki soruya baktığımızda 'salakça' demekten başka bir şey demiyorum.
Çünkü 657'ye tabi bir hakimken kendisini Cumhurbaşkanlığına taşıyanların yüzüne Anayasa kitapçığını atıp, esnafın kasaları siyasilerin kafasına geçirtip, 20 yıldır iktidarda tuttuklarına hizmete devam edenlerin dışından bu soruyu kimsenin soramayacağını düşünüp, “Haydi oradan!” diyerek daha agresifleşip ya da o soruyu soran dizayn edilmişlere ana avrat demeden yazımı bitiriyordum.