Depremde 'korku' ve 'kaygı' ile baş etme
Ercan Tuzcuoğlu
“Zor Zamanlar”dan geçtiğimiz doğrudur.
“Kovid-19 pandemisi” tam geçti derken “deprem” ile devam ediyoruz hayata.
Dünya da zor zamanlardan geçiyor.
Salgın, açlık, fakirlik gibi birçok olumsuzluk tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor. İklim dengesi bozulmaya, hayvan türleri yok olmaya devam ediyor.
Dünya çapında milyonlarca insan her gün endişe, panik, korku ve huzursuzluk ile mücadele ediyor.
Peki, “korku” ve “endişe” ya da “kaygı” hiç mi işe yaramıyor?
“Korku”, “endişe” ya da “kaygı” hayatın bir parçasıdır. Yemek yemek, uyumak ve nefes almak kadar doğaldır. Hayatta kalmak için onlara ihtiyaç duyarız.
Ayrıca, “Korku” bizi yakında gerçekleşmesi muhtemel tehlikeler konusunda uyarır.
Yani, bu duygulardan dolayı utanmamızın ve kendimizi suçlamanın bir nedeni yok.
Üstelik de bu konuda yalnız değiliz/değilsiniz.
Kaygılı binlerce kişinin var olması, üretken ve tatminkâr bir hayat sürebileceğimizin canlı kanıtıdır.
Ama belli düzeyin üzerindeki kaygı hayatınızı sekteye uğratır ve bazı yöntemlerle kaygının yoğunluğu, sürekliliği ve olumsuz etkileri azaltılabilir.
Korku ve kaygıyı hayatımızda normal ve makul yerlerine geri döndürmek mümkündür.
Amacımız; “Cini Şişeye geri koymaya yardım etmek”
NE YAPMALI?
Nasıl düşündüğümüz nasıl hissettiğimizi etkiler, bu nedenle düşünme biçimimizi değiştirmek nasıl hissettiğimizi değiştirebilir.
NEDİR?
Korku; gerçekleşmesi olası bir tehlikede olduğumuzu bildiren evrensel bir duygudur.
Korku, temel ve otomatik bir alarm durumudur.
Kaygı ise; çok daha uzun süren, korku ile tetiklenen karmaşık bir duygusal durumdur.
Kaygı gelecek ile ilgilidir, ”ya …. olursa ne olur? düşüncesiyle çalışır.
Korku tüm kaygı durumlarının kalbinde yer alır.
Endişeli durumla baş etmek konusunda yetersiz olduğumuza inandığımızda, kendimizi çaresiz hissederiz.
Gözde Büyütülen Tehlike + Hafife Alınan Kişisel Baş etme = Yüksek Kaygı
NASIL BAŞEDECEĞİZ?
- Bir durumun üstesinden gelmek için düşündüğünüz kadar zayıf ve baş etmekten aciz olmadığınızı bilmelisiniz.
- Sakin kalmayı hatırlamak ve fiziksel olarak gergin ve telaşlı olmamaya çalışmalısınız.
- Daha olumlu ve sakinleştirici bir şey hakkında düşünmeye çalışınız.
- Unutmayın, “her yolculuk ilk adımla başlar”.
DEPREME DAİR ÖNERİLER
- Afet ve travmalardan sonra insanlar bir suçlu arama eğiliminde olabilirler. Söylentiler ve tek bir kişi ya da grup sebebiyle bu kişileri günah keçisi haline getirecek haberler ve dedikodulara karşı dikkatli olun.
- Özellikle çocukların depreme ait görsellere ve videolara maruz kalmasını azaltın. Yetişkinler bazen görüntüleri izlemek ihtiyacı duyabilirler ancak tekrar tekrar, gün boyunca yıkım görüntülerini izlemek ruhsal etkilenmenizi artıracaktır.
- Yasadığınız olayı sizi dinleyebilecek bir yakınınızla konuşmaktan kaçınmayın. Arkadaşlar, aile, komsularla olan olumlu ve destekleyici ilişkilerinizi sürdürün.
- Bedeninizin bakımına özen gösterin. Alkol ve sigara kullanımı gibi sağlığınızı olumsuz etkileyecek baş etme yöntemlerini kullanmayın, sizi rahatlatan şeyler her neyse (yürümek, arkadaşlarınızla dertleşmek, ibadet, doğada bulunmak vs.) onları yapmaya çalışın.
- Günlük yaşamınızı düzene koymaya çalışın. Yoğun ve rutin çalışma yaşamına dönülemese bile, günlük aktivitelere küçük küçük başlamak yararlıdır.
- Kendinizden daha zor durumdaki insanlara yardımcı olmaya çaba gösterin.
- Bir günlük tutun. Bu, duygu ve düşünceleri dışa vurmak açısından önemlidir.