Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Ayçiçeği, zeytinyağı sorunumuz yok'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim ayçiçeği, zeytinyağı, böyle bir sorunumuz yok. Muhalefet, ülkemizi darda, zorda göstermek adına böyle bir kampanyayı yürütüyor." dedi.
Konuşmasına, dinleyenleri selamlayarak başlayan Erdoğan, muhtarlarla 7 yılı aşkın süredir devam ettirdikleri buluşmaları, bu defa sadece kadın muhtarlarla gerçekleştirdiklerini belirtti. Bugün, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Türkiye'nin hemen her şehrinden 900'e yakın kadın muhtarın bulunduğunu ifade eden Erdoğan, muhtarlarla her buluşmanın, Türkiye'nin en büyük, en kapsamlı demokrasi şölenlerinden biri olarak düzenlendiğini söyledi. Bugünkü buluşmanın ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ dolayısıyla ayrı bir öneminin, anlamının bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, tüm kadınların Kadınlar Günü'nü tebrik etti.
"Bizim için kadın, merhum Neşet Ertaş'ın Anadolu irfanıyla 'Kadın insan, erkek insanoğlu' diye ifade ettiği şekilde, insanın yarısıdır. Fıtrat icabı kadın yoksa erkek, erkek yoksa kadın anlamsızdır, hükümsüzdür." diyen Erdoğan, Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de, "Her şeyin eşli, erkekli-dişili yaratıldığını" haber verdiğini anımsattı.
Birbirini böylesine tamamlayan iki varlıktan birinin, sırf cinsiyeti sebebiyle eksik görülmesini, ötekileştirilmesini, ayrımcılığa uğramasını, şiddete maruz bırakılmasını asla kabul etmediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kadınlara hak ettiği değeri vermek, hem inancımızın hem kültürümüzün hem medeniyetimizin hem de Anayasa ve yasalarımızın bize emridir. Hakikat bu iken maalesef yakın tarihimizde buna ters düşen nice uygulamaya, nice hadiseye hep birlikte şahit olduk. Bizim siyaset hayatımızdaki en önemli mücadele alanlarımızdan biri de kadınlarımızı haklarına kavuşturmak olmuştur. Anayasa'mız, 'Kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz' demesine rağmen, yıllarca haksız yere eğitim hakkını kullanmaktan yoksun bırakılan kadınlarımıza eğitim hakkını biz verdik. Anayasa'mızda 'Her vatandaş seçilme hakkına sahiptir' denmesine ve milletvekili seçilme engelleri arasında 'Başörtülü olma' diye bir şart bulunmamasına rağmen, kadınların hukuksuz biçimde gasbedilen seçilme hakkını kullanmasını biz sağladık. Bu sayede, 2002 yılında yükseköğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 14,6'dan yüzde 43,4'e yükselirken, bu oran kız öğrencilerimiz arasında yüzde 48,5 ile rekor seviyeye çıkmıştır."
"KADINLAR LEHİNE POZİTİF AYRIMCILIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa'da "Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir, her Türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez." ifadeleri yer almasına rağmen, haksız şekilde kamuda çalışmaktan yoksun bırakılan kadınlara bu hakkı kendilerinin verdiğini söyledi. Eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere, her alanda Türkiye'nin beşeri sermayesinin zenginleşmesinin önündeki tüm engelleri kaldırdıklarını dile getiren Erdoğan, kadınlar arasında başörtülü ve başı açık ayrımını sona erdirdiklerini ifade etti.
Türkiye'yi yasakların ülkesi olmaktan çıkartıp, her alanda fırsat eşitliğinin, adaletin hakim olduğu bir yer haline dönüştürdüklerini vurgulayan Erdoğan, kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını Anayasa kuralı haline getirdiklerini anımsattı.
Kadınlar ile erkekler arasındaki eşitsizliği gidermeyi devlete görev olarak verdiklerini aktaran Erdoğan, "Kadın hakları konusunda kadınlardan yana tarafız. Kadınlara karşı şiddet ve şiddetle mücadele konusunda yine kadınlardan yana tarafız. Bunun için aile içi şiddeti şikayete tabi olmaktan çıkardık, resen takip edilen suçlar arasına aldık." dedi.
"BEN DE BU SÜRECİN PEŞİNDEYİM"
Erdoğan, dün Merkez Yürütme Kurulu toplantılarının olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Tokat'taki Özlem kardeşimizin 23 yerden ahlaksız, adi eşi tarafından bıçaklandığını öğrendim. Dikkat edin, 23 yerden. Ne yaptılar, ne ettiler diye Adalet Bakanlığı'nın da dün sunumu vardı, sorduk, ettik. Meğerse 3 aydan sonra serbest bırakmışlar adamı. Aradık, araştırdık vesaire... Hamdolsun tekrar bu adi herifi içeri almışlar. Bizde de Genel Başkan Yardımcımız, Tokat Milletvekili'miz Özlem Hanım var. Hemen kendisiyle telefon irtibatlarını kurduk. Dedik 'Şimdi adaşın, Tokat Milletvekili'miz Özlem Hanım bu süreci takip edecek, Cumhurbaşkanı olarak ben de bu sürecin peşindeyim.' 2,5 yaşında da bir çocuğu var. Neden? Çünkü bu millet bize emanettir. Ve milletimizin bu emanetini bizim ortada bırakmamız mümkün değildir. Düşünün, 23 yerden bıçaklıyor. Hakim sen nasıl oluyor da böyle birisini serbest bırakıyorsun? Hakim böyle bir tasarruf yapıyor. Ondan sonra 'Yargıya hakaret...' Ne hakareti? Eğer ben bu ülkede Cumhurbaşkanıysam, sen de 23 yerden eşini bıçaklayan böyle bir adamı serbest bırakıyorsan, bununla ilgili söylenmesi gereken neyse bunu ben sana söylerim. Sonuna kadar da takip edeceğiz, daha bitmedi işimiz. Bakanıma da onu söyledim, 'Bunu yakın takibe alacaksın ve bu konu ile ilgili beni de süratle bilgilendireceksin, atılması gereken adımı da süratle atacağız.' Bu, hakim olabilir, savcı olabilir fark etmez. Biz, adaleti mülkün esası olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Adalet ortada kalmaz, yerde sürünmez. Onun için de gereğini yapacağız."
Erdoğan, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinden (ŞÖNİM), kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamalarla ihtiyaç duydukları her an kadınların yanında olduklarını gösterdiklerini belirtti. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bir araştırma komisyonu kurduklarını dile getiren Erdoğan, pek çok tespit ve teklifin yer aldığı bu komisyonun raporunun, Meclis'te de görüşülerek kabul edildiğini anımsattı.
Erdoğan, kadınlara yönelik şiddetle mücadelede yeni adımlar atacaklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen takdiri indirim nedenlerini belli konulara münhasır kılıyor ve maddenin uygulama alanını daraltıyoruz. Bu kapsamda failin pişmanlık içermeyen davranışları, takdiri indirim nedeni olarak kabul edilmeyecektir. Failin, sadece indirim almaya yönelik duruşmadaki tutum ve davranışları. Şu komikliğe bakın. Kılık kıyafeti, kravat takması, boyun bükmesi takdiri indirim sebebi olarak dikkate alınmayacaktır. Kadına yönelik şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve eziyet suçlarının kadına karşı işlenmesini nitelikli hal kapsamına alarak cezaları artırıyoruz. Israrlı takip fiilleri müstakil suç olarak düzenlenecek, ısrarlı şekilde fiziken takip etmek, haberleşme ve iletişim araçlarını bilişim sistemlerini ve üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak fiilleri de artık suç sayılacaktır. Ayrıca bu tür suçların, ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlenmesi mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması, hakkında uzaklaştırma kararı verilen fail tarafından işlenmesi durumunda ısrarlı takip suçunun cezası yükselmektedir. Eşe veya boşanılan eşe karşı işlenen kasten yaralama suçları tutuklama nedeni olarak katalog suçlar arasına alınacaktır. Vekili bulunmayan şiddet mağduru kadınlara talepleri halinde ücretsiz olarak avukat görevlendirilmesi sağlanacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'in çalışması ve takdiriyle hayata geçecek bu düzenlemelerin şimdiden hayırlı olmasını diledi.
"SALDIRILARIN HEPSİNİ DE BİRER BİRER BOŞA ÇIKARDIK"
Dünyada ve bölgede dengelerin, hatta sınırların değiştiği, pek çok siyasi, askeri, insani, sosyal, ekonomik krizin adeta üst üste bindiği bir süreçten geçildiğine dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin, gerek sahip olduğu coğrafyanın kritik önemi gerek tarihi misyonu gerek beşeri birikimiyle tüm bu gelişmelerin kıyısında köşesinde değil, tam merkezinde yer alan bir ülke olduğunu vurguladı.
Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanı krizlerle kaynarken, ülkeyi can ve mal güvenliğinden altyapı eksikliklerinin tamamlanmasına, siyasi ve askeri etkinliğinden küresel itibarına kadar her bakımdan bu genel fotoğraftan ayrıştırmayı, güçlü tutmayı başardıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Tabi bunun gerisinde de binlerce yıla sari medeniyet ve devlet birikimimizle coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızın yanında özellikle son 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerin çok önemli payı vardır. Pek çok ülkede uygulamaya geçirilen siyasi istikrarsızlık, sosyal kaos, ekonomik yıkım senaryoları, farklı görünümler ve taktiklerle bizim üzerimizde de defalarca bunlar denenmiştir. Bu saldırılar, kimi zaman terör örgütleri, kimi zaman içimizdeki hainler kullanılarak yapılan darbe girişimleri, kimi zaman siyasi ve ekonomik tetikçiler vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. Allah'ın yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle bu saldırıların hepsini de birer birer boşa çıkardık."
Türkiye'yi ve milleti, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanları beşe, ona katlayan eser ve hizmetlere kavuştururken, demokrasi ve kalkınma hamlelerini kararlılıkla yürütürken büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında asla taviz vermediklerini ifade eden Erdoğan, eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ulaştırmadan enerjiye, şehircilikten spora, her alanda gelişmiş ülkelerle yarışacak, hatta çoğu alanda onları geride bırakacak modern bir altyapı kurduklarının altını çizdi.
Savunma sanayiyi geliştirerek, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, çağın ve ülkenin ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırarak, sınır ötesi misyonlarla ordunun tecrübesini artırarak, siyasi ve diplomatik açılımları destekleyecek bir ordu yapısı oluşturduklarını da dile getiren Erdoğan, şunları ifade etti:
"Görevimize başlarken, yüzde 20 savunma sanayiine sahipken bugün neredeyiz biliyor musunuz? Yüzde 80 savunma sanayii ürününü üretiyoruz ve buna sahibiz. Yüzde 20 nere, yüzde 80 nere? Nereden nereye geldik. Eğer bugün Türkiye; kuzeyinde güneyinde, doğusunda batısında hem de sınırlarının tam dibinde yaşanan tüm istikrarsızlıklara, gerilimlere, çatışmalara rağmen, hedefleri doğrultusunda kararlılıkla ilerleyebiliyorsa gerisinde işte bu sağlam altyapı ve siyasi irade vardır. Eğer bugün Libya'da kardeşlerinin imdadına yetişebiliyorsa, eğer Azerbaycan'da, Karabağ'da kardeşlerinin imdadına yetişebiliyorsa işte bu güçlü irade vardır. Hiç şüphesiz asıl gücümüz; birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimizdir."
Son günlerde bir yağ meselesinin çıkarıldığını söyleyen Erdoğan, "Bizim ayçiçeği, zeytinyağı böyle bir sorunumuz yok. Muhalefet, ülkemizi darda, zorda göstermek adına böyle bir kampanyayı yürütüyor." dedi.
Bu konuda muhtarlardan da bir isteğinin olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mahallenizdeki, köyünüzdeki marketlerde, bakkallarda gerçekten ayçiçeği yağı var mı yok mu? Ama ben istiyorum ki, gerekirse sizler İçişleri Bakanlığımız adına bunların depolarını bile takip edip bize ihbar edeceksiniz, bu stokçuların gereğini biz yapacağız. Buralarda birinci derecede sorumlu kimdir? Validir. Sizler, valinin o mahallelerdeki elisiniz, ayağısınız. Sizler İçişleri Bakanımın elisiniz, ayağısınız. Cumhurbaşkanının elisiniz, ayağısınız. Yani, bu devleti provoke etmeye çalışanlara gereken dersi vermek bizim boynumuzun borcudur. Bunlar stokçu, bunlar ayçiçeği yağını, zeytinyağını vesaire depoluyor ve utanmadan sıkılmadan rakamları yükseltiyorlar, 'raflarda ayçiçeği yağı yok' diyerek böyle bir kampanyayı da yürütüyorlar. İşte burada bir olacağız, beraber olacağız bu ahlaktan yoksun olanlara da gereken dersi vereceğiz. Hiç endişeniz olmasın."
"İNSANLARIMIZI TAHRİK ETMEK İSTEYENLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ"
Konuya ilişkin dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile konuştuğunu vurgulayan Erdoğan, şunları aktardı:
"Dedim ki, valileri seferber edeceğiz, nerede bu tür bir ahlaksız varsa stokçu varsa bunların gereğini yapacağız. Çünkü bizim böyle bir sıkıntımız yok. Böyle bir sıkıntımız olmadığı halde bu stokçuluğu yapanlar bunun hesabını verecek. Türkiye'yi diğer yol ve yöntemlerle dize getiremeyeceklerini görenlerin, konjonktürel gelişmeleri bahane ederek, bu gücümüze saldırmaları tesadüf değil, bilinçli bir eylemdir. Küresel sağlık, ekonomi ve güvenlik krizlerinin yol açtığı birtakım sorunları sadece ülkemize mahsus gibi göstermek suretiyle milletimizi karamsarlığa sürüklemek, insanlarımızı tahrik etmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz."
Son zamanlarda "Hastanelerde şöyle oluyor, böyle oluyor vesaire." şeklinde söylentiler çıktığını aktaran Erdoğan, hatalarının olabileceğini belirtti. Şehir hastaneleri, eğitim araştırma hastanelerinin kendi iktidarları döneminde yapıldığını kaydeden Erdoğan, ülkede hastanesi olmayan il ya da ilçe bulunmadığını ifade etti.
Bu işleri bizzat takip ettiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Efendim işte doktorlar az para aldıkları için ayrılıyorlar. Değerli kardeşlerim, samimi konuşuyorum, dost acı söyler ama gerçeği söyler. Bu hastaneleri inşa eden biziz. Bu doktorları okutan, yetiştiren bu devlet değil mi? Soruyorum, bu devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi. Maliyeti en yüksek olan da hangi birimdir? Sağlıktır. Ama şimdi 'efendim işte az para veriyormuş.' Sordum, en az alan ne alıyordur? 8 bin-9 bin. En yüksek alan ne alıyordur? İşte 25 bin civarında alıyordur. Buna rağmen özel sektör çok daha büyük paralar verdiği için oralara kaçıp gidiyorlarmış. Bakın açık konuşuyorum. Açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz, bunlarla beraber bu yola devam ederiz."
"DOKTORLUK GİBİ AZİZ BİR MESLEĞİ SADECE PARAYA BİNA ETMEK İNSANİ DEĞİL"
Bu konuda daha da ileri gittiğini belirten Erdoğan, "Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder ve onları da ülkemizde istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz, merak etmeyin. Ve şu anda asistan doktorlarımızla biz bu yola devam ederiz. Çünkü buralar boş kalmayacak. Ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Doktorluk gibi aziz bir mesleği sadece paraya bina etmek, paraya onu dayamak herhalde pek de insani değildir." diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin, vesayetten geri kalmışlığa, terörden darbe teşebbüslerine kadar nice badirelerin üstesinden nasıl geldiyse bugünkü sorunlarını da çözecek potansiyele, imkana ve kabiliyete sahip olduğunu bildirdi.
Dönemin SSK Genel Müdürü olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, gazeteci Savaş Ay'ın bir programına konuk olduğunu anımsatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Hatırlıyor musunuz o serum şişeleri ne durumdaydı, hastalar ne durumdaydı? Ve o ufacık yavru, maalesef yanlış iğne vurulduğu için ne hale gelmişti? Bay Kemal ne demişti? İşte 'değişim lazım, şu lazım, bu lazım' ve Savaş Ay da rahmetli, 'bu sizin göreviniz, görevinizi yerine getirmiyorsunuz' demişti. Ama maalesef beyefendinin hiç umurunda değildi ama bizim umurumuzda. Biz bu işlerde yanarız, yıkılırız, onun için de biz istedik ki şehir hastaneleri ile dünyaya ders verelim. Biz istedik ki eğitim araştırma hastaneleri ile bütün şehirlerimizi çok daha farklı bir konuma getirelim. Benim vatandaşım gururla, onurla bu hastanelere gittiği zaman, dört dörtlük hastane, özellikle odaları eskisi gibi değil, şimdi banyolarıyla, her şeyiyle tertemiz, pırıl pırıl hastaneler olsun. Ve bunu başardık, hala da devam ediyoruz."
"KURUMLARIMIZ TÜM GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDİYOR"
Enerji ve gıda fiyatlarında yaşanan gelişmelerin bir kısmının küresel dengesizliklerden kaynaklandığını, bir kısmının da içerideki hırsların ve manipülasyonların eseri olduğunu ifade eden Erdoğan, "Demokratik hukuk devleti ilkelerinden sapmadan bu yönde faaliyetler yürüten herkesten bunun hesabı hukuk önünde muhakkak sorulacaktır." dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu vesileyle vatandaşlarımıza söylentilere aldırış etmemeleri, tahriklere gelmemeleri, provokasyonlara karşı daima teyakkuz halinde bulunmaları çağrısında bulunuyorum. Kurumlarımız tüm gelişmeleri yakından takip ediyor, tespitler yapıyor. Sorunun kaynağı, üretici, toptancı, perakendeci zincirinin herhangi birindeki aşırı kazanç hırsı veya tüketicilerin paniğe sevk edilmesi olabilir. Hiç fark etmez, hepsinin de gereğini yapmak boynumuzun borcudur."
İğneyi karşı tarafa batırırken çuvaldızı da kendilerine yöneltmekten geri durmadıklarını bildiren Erdoğan, "Denetiminden koordinasyonuna, cezasından teşvikine her konuda bakanlıklarımızla kurumlarımızla özel sektörümüzle sivil toplum kuruluşlarımızla yakın iş birliği halinde çalışıyoruz. Bu çerçevede yürütülen faaliyetleri, dünyadaki örnekleri takip ederek, yeni durumlara uygun uyarlamaları yaparak, etkinliği artırarak, eksikleri gidererek hızlandırmakta kararlıyız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bu konuda vatandaşlardan devletine güvenmesini, hükümetine desteğini sürdürmesini, sağduyuyu elden bırakmamasını, sabırlı olmasını istediklerini belirterek, "Dünyadaki ülkelerin önemli bir kısmının güçlü devlet yönetimi, dirayetli liderlik, sosyal barış, köhnemiş altyapı ve kırılganlığı giderek artan ekonomik işleyiş sıkıntısı içinde kıvrandığı bir süreçte ülkemizin elindeki imkanların kıymetini çok iyi bilmeli ve sahiplenmeliyiz." dedi.
Özellikle küresel finans krizi ve son 2 yıla damgasını vuran küresel sağlık krizinin bu konudaki gerçekleri tüm açıklığıyla ortaya koyduğunu belirten Erdoğan, Ukrayna krizinin, güvenlik boyutunun yanında sosyal ve ekonomik etkileri ile bu gerçeği bir kez daha gösterdiğini, vicdan ve izan sahibi herkesin bu tablo içinde Türkiye'nin ne kadar farklı ve olumlu bir yerde durduğunu teslim edeceğini söyledi.
"BİRBİRİMİZİ SEVMEK ZORUNDAYIZ"
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ben bu arada 20'yi aşkın devlet başkanı, başbakan ile Rusya-Ukrayna arasındaki bu savaşta görüşmeler yaptım. Ve görüşmeleri hala devam ettiriyoruz. Yarın İsrail Cumhurbaşkanı gelecek, öbür gün Azerbaycan Cumhurbaşkanı gelecek ve bütün hepsi ile bu görüşmeleri sürdürürken Türkiye'nin durduğu yeri hatırlatması bakımından bunun ne kadar önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Bütün bunlara rağmen ülkenin başına kara bulutlar toplamaya çalışan her kimse, sıfatı, konumu, mecrası ne olursa olsun art niyetlidir, başka hesaplar içindedir. Halbuki böyle dönemler, ülkelerin ve milletlerin tıpkı iki elin parmakları gibi kenetlendiği tek yumruk, tek yürek haline geldiği dönemler olmalıdır. Biz birbirimizi sevmek zorundayız. Eğer birbirimizi sevmez, birbirimizden uzak durursak bundan kim istifade eder? Düşmanlar, teröristler. Onları mı sevindireceğiz?"
Bu birliği, beraberliği, kardeşliği her şeyin üstünde ve önünde tuttuklarını ifade eden Erdoğan, aynı görüşte olan herkesle ülkenin ve milletin selameti için oturmaya, konuşmaya, uzlaşmaya, birlikte yol yürümeye hazır olduklarını belirtti.
Bunun için önce dürüstlük, samimiyet, açık yüreklilik ve açık sözlülük gerektiğini kaydeden Erdoğan, vatandaşları Allah için sevdiklerini, bulundukları makam itibarıyla bu sevgiyi paylaşmaya mecbur olduklarını söyledi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ağzından başka sözler çıkarken karnında gezdirdiği tilkilerin kuyruklarını birbirine dolaştırmamanın hesabı içinde olanlarla böyle ulvi bir yoldaşlık yapılamaz. Her zaman söylediğimiz gibi biz milletimiz ne istiyor, milletimiz ne bekliyor, milletimiz ne diyor ona bakar, ona göre hareket ederiz. Biz bundan sonra da aynı şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz. Hesaplarının, birlikteliklerinin, programlarının içinde millet olmayanları ise kamuoyunun takdirine bırakıyoruz."
"MUHTARLAR DAİRE BAŞKANLIĞI İLE MUHTARLARIN MESELELERİNİN TEK ELDEN TAKİBİ SAĞLANIYOR"
Muhtarların Türkiye'nin son 20 yılda geçirdiği büyük demokratik ve kalkınma devriminin en yakın şahitleri olduğunu ifade eden Erdoğan, hükümetleri döneminde hayata geçirdikleri pek çok reformla muhtarların ve onlar vasıtasıyla mahallelerdeki vatandaşların da pek çok sıkıntısını çözdüklerini anlattı.
İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Muhtarlık Bilgi Sistemi'nin giderek daha etkin kullanıldığını kaydeden Erdoğan, kurulan Muhtarlar Daire Başkanlığı ile de muhtarların meselelerinin Ankara'da en üst düzeyde ve tek elden takibinin sağlandığını aktardı.
Muhtarlardan gelen teklif üzerine 19 Ekim'i "Muhtarlar Günü" ilan ettiklerini anımsatan Erdoğan, muhtarların özlük haklarıyla ilgili birçok iyileştirme yaparak sorunları ortadan kaldırdıklarını, muhtar maaşlarının asgari ücretin altında kalmamasıyla ilgili kanun değişikliğinin de yakında Meclisin takdiriyle çıkacağını bildirdi.
Muhtar maaşlarında ve haklarında yapılan iyileştirmeleri anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Muhtarlık hizmet binalarını yapılan işin mahiyetine uygun şekilde geliştirilecek projeler hazırladık. Köy konağı tarzında ve mahalli mimariye uygun şekilde yapılacak muhtarlık hizmet binalarının çoğunun yerleri belirlendi, en kısa sürede inşasına da geçilecek. Hizmet binalarının inşasında ve muhtarlık hizmet binalarının güvenlik kamerası sistemi ile donatımı projesinde, az önce İçişleri Bakanım da ifade etti, kadın muhtarlarımızın görev yaptığı yerlere öncelik veriyoruz. Kadın muhtarlarımızın izin, doğum ve hastalık gibi sebeplerle görevlerinin başında bulunamadığı dönemlerde ödeneklerinin kesilmemesini de temin ediyoruz. Ankara'da hazırlıkları süren muhtar konuk evini 19 Ekim Muhtarlar Günü'nde hizmete açmayı planlıyoruz. Teknoloji ile muhtarlık hizmetlerini buluşturarak adrese dayalı nüfus kayıt sistemi eğitimlerini tamamlayarak muhtarlarımızın istifadesine açıyoruz."
AFAD'ın ayni yardımlarının vatandaşlara dağıtımında muhtarların da içinde yer alacağı bir sistem hazırladıklarını bildiren Erdoğan, Kovid-19 salgını, sel ve yangın felaketlerinde verilen mücadelede, filyasyon ekiplerinde ve vefa gruplarında yer alan muhtarlara teşekkür etti, kadın muhtarların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı.