• Haberler
  • Güncel
  • Çığ felaketinin canlı şahidi 82 yaşındaki Hatice anne, o anları gözyaşları içinde anlattı

Çığ felaketinin canlı şahidi 82 yaşındaki Hatice anne, o anları gözyaşları içinde anlattı

Bayburt'ta yaşanan çığ felaketinden yaralı olarak kurtarılan 82 yaşındaki Hatice Karaaslan, geçen 31 yılın ardından felaket gününü gözyaşları içinde anlattı. Karaaslasn, o anları anlatırken gözyaşlarını tutamadı, duygusal anlar yaşandı.

Çığ felaketinin canlı şahidi 82 yaşındaki Hatice anne, o anları gözyaşları içinde anlattı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bayburt’ta yaşanan çığ felaketinden yaralı olarak kurtarılan 82 yaşındaki Hatice Karaaslan, geçen 31 yılın ardından felaket gününü gözyaşları içinde anlattı. Karaaslasn, o anları anlatırken gözyaşlarını tutamadı, duygusal anlar yaşandı.

1993 yılında Bayburt’un Üzengili köyünde yaşanan çığ felaketinde 59 vatandaş yaşamını yitirmiş, tüm ülke yasa boğulmuştu. Bölgeye çok sayıda sevk edilen ekiplerce donmak üzereyken sıkıştığı yerden vücudunda kırıklarla ağır yaralı olarak çıkarılan Karaaslan’ın enkazdan çıkar çıkmaz kullandığı sözler yürekleri dağlamıştı. Kendi acısını bir kenara bırakarak, “Allah beni kurtardı, hamdolsun. Allah Ümmet-i Muhammed’i de kurtarsın. Bosna Hersek’te, Filistin’de, Karabağ’da, olanları da mevlam kurtarsın” duasını eden Karaaslan, adeta tüm dünyaya insanlık dersi vermişti.

31 yıl önce o anların canlı şahidi olan Karaaslan, aynı evde bulunan oğlu İrfan Karaaslan’a feryat ederek ulaşmaya çalıştığını, ses gelmeyince o yıl 17, şimdilerde ise 48 yaşındaki oğlunun vefat ettiğini düşündüğünü gözyaşlarıyla anlattı. Ekiplerin kendisine ulaşmasını, dualar ederek beklediğini söyleyen Karaaslan, şu sözleri kullandı: "Çığ felaketini nasıl anlatayım, neresinden başlayayım. Çığ felaketi geldi ama nasıl geldi. Ben evdeydim, bir de benimle birlikte oğlum vardı, 16-17 yaşlarında onla beraber evdeydik. O ayrı odada yatıyordu, ben diğer odada yatıyordum. Evin yarısını çığ yıkıp geçmişti ona felaket almadı, bir şey olmamıştı. Ben Bosna’da, Karabağ’da olanları düşünür hep ağlardım. Bu çocukların, kadınların hali ne olacak diye hep onlara dua ederdim. Salavat çektim, dua ettim gerisini hatırlamıyorum bayılmışım. Soba yanıyordu, sular kaynıyordu Cenab-ı Hak o felakette beni yakmadı, benim üzerime o ateşleri getirmedi, o sobayı bu yana sürdü, beni de sanki evin bu tarafına götürdü. Baktım benim oğlan ağlıyor, "ana, ana" diye ağlıyor. Benim sesim nerden çıkacak, çıkmadı. Oğlum "ana, ana" diye diye en son sesi durdu. O öldü dedim, sıra bana geldi ben de öleceğim dedim. Ben öyle olduğum yerde yatarken Cenab-ı Mevlam bir ses duyurdu, o arada uyandım. Uyandım ki ev yıkılmış, evin üzerinde insanlar dolanıyor. Oradan "ey, ey, ey" diye 3 kere seslendim, sesimi duydular. Allah razı olsun herkesten, bütün herkes seferber olmuş köyde çalışıyordu. Oraya toplandı 15-20 kişi eştiler, eştiler beni buldular, çıkardılar. Ben 2 büklümmüşüm, beni Cenab-ı Hak iki kat oraya koymuş. Kurtarmaya gelenler belimden yukarımı çekerek beni çıkarmaya çalıştılar. Belimden aşağısı ayaklarım sıkışmış, haberleri yok. Aklım başımda, beni kurtaranlara sıkıştım beni nasıl çıkaracaksınız dedim. Eştiler, eştiler beni nihayet meydana çıkardılar. Oradan aldılar sedyenin üzerine koydular. Üzerimdeki bütün elbiselerim yırtılmış, yeleğim, eteğim hepsi yırtılmış darmadağın olmuşum. Elim, ayağım şişmiş, her yerim kesilmiş kan içindeydi, kötü bir haldeydim."

"Aklım başıma gelir gelmez anamı sordum"

Enkazdan çıkarıldıktan sonra hastaneye tedavi için götürüldüğü esnada annesinin durumunu soran Karaaslan, annesinin vefat haberini sonradan öğrendiğini söyledi. O anları anlatırken gözyaşlarını tutamayan Karaaslan, konuşmasına şöyle devam etti: "Aklım başıma geldi, gelmedi hatırlamıyorum yarı baygın halde anamı sordum, dediler; "Annen iyi, çok iyi durumu" annem meğerse ölmüş. Ben su, su, su diye inlerken, bana su verdiler. Aradan 31 yıl geçti bu zamana geldim, hayatta kaldım."

Yılın annesi seçilmişti

Sedye üzerinde yattığı esnada gazetecilere, "Ben iyiyim, Rabbim Bosna-Hersek, Karabağ, Filistin’de olan Ümmet-i Muhammed’i kurtarsın" diyerek konuşan Karaaslan’ın bu hareketi tüm herkesi derinden etkilemiş, adeta insanlık ölmemiş dedirtmişti. Karaaslan’ın bu duyarlı davranışından sonra o yıl Karaaslan, ’Yılın Annesi’ seçilmişti. Yaşadığı her gün için Allah’a şükür eden Karaaslan, şu şekilde konuşmaya devam etti: "Beni kurtaran Allah, Cenab-ı Mevla’m Bosna-Hersek, Karabağ, Filistin’i de kurtarsın dedim. Ben ölsem de, kalsam da ehli İslam içindeyim.

Doğdum elhamdülillah, öleceğiz elhamdülillah. Rabbim oradakileri kurtarsın dedim."

"O seneden, bu seneye yatakta yatıyorum"

31 senedir yatakta yattığını yine de şükür etmekten bir an olsun vazgeçmediğini, "Yıllardır yataktayım çok şükür ağrım yok, sancım yok iyiyim" sözleriyle ifade eden Karaaslan, "O seneden, bu seneye böyle yatakta hasta yatıyorum. Ağrım yok, sancım yok. Benle birlikte çalışanları, Ümmet-i Muhammed’i, bütün mümin Müslümanları, Filistin’de zulüm görenleri Mevla’m esirgesin, korusun. Hiçbirini rabbim sıkıntıda koymasın" dedi.

Yaşanan felaketi yer yer ağlayarak, yer yer şükrederek tek tek anlatan Karaaslan, konuşmasını şu sözlerle bitirdi: "Hiç kolay değil, Allah’ın verdiğine hamdolsun. Verdiği sıhhate, bugünüme şükürler olsun. Tertemiz, çiçek gibi bakılıyorum. Hiçbir zorum, derdim yok. Rabbime hamdolsun."

Bakmadan Geçme