35 yıldır kesintisiz yazdığım günlük yazılarımdan birini daha yazmaya hazırlanırken, dizlerimin üzerinde bulunan bilgisayarımın ekranının sağ alt köşesine gelen sinyale bakıyordum.
Ve kendisiyle bir kez mi iki kez mi bilmem ama sanırım bir görüşmede cep telefonunu aldığımdan olacak ki numarası telefon rehberimde bulunan İstanbul Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel'den bir mail geldiğini görüyorum.
Yazımı bir an bırakıp, gelen maili açıp okumaya başlarken, ben dâhil bir çoğumuzun yaşanan ekonomik sıkıntılar dolayısıyla zor şartlar altında geride bıraktığı Kurban Bayramı’nın ardından yeni bir bayramın hatırlandığını anlıyordum.
Ve gelen mesajın bu ülkede ve dünya genelinde yaşananların tatsızlaştırdığı bayramların en zoru, yani biz gazetecilerin bayram günü olarak ilan edilen '24 Temmuz Basın Bayramı ve basında sansürün kaldırılışının 114’üncü yıldönümü' dolayısıyla bayramımı kutladığını görüyor, 'Gazetecinin, basının önemini ve biz gazetecilerin değerini bilen idarecilerimiz de hala varmış' diyerek kendimce gülümsüyordum.
Başkan Gökhan Yüksel'in Şehr-i eminliğini yaptığı ve bu gidişle seçmeni olacağımız görülen Kartal'da bulunan evimin balkonunda, açıp okuduğum mesaja baktığım esnada aynı bilgisayarımın arka kısmında açık olan ve yine bir gazeteci yazar, fikirlerini sansürlemeden, cesurca yazılar yazan bir lider olan Lenin'in belgeselini anlatan YouTube videosunun bittiğini, bu videonun hemen ardından sırada olan diğer videonun geldiğini de görüyordum.
Yeni YouTube videosunun 'Mustafa Kemal Atatürk hayatının belirli dönemlerinde gizli isimler kullanmıştır' sesiyle bir anda durup, 'bu kadar da tesadüf olmaz' diyerek, gelen mail ile belgesele bir göz atıp, yeniden yazıma devam ediyordum.
Ve Başkan Gökhan Yüksel'in biz gazetecilere yönelik ele aldığı mesajını okurken aynı anda izlediğim Lenin belgeseli ardından gelen videoda bu ülkenin kurucusu Atatürk'ün de bir gazeteci olduğunu ve benimde bir süre önce bu yönde 'Gazeteci Atatürk' başlıklı bir de yazı yazdığımı hatırlıyordum.
Geçtiğimiz Mayıs ayının 9'unda ele aldığım yazımı bana hatırlatan bu videoyu dinlerken aynı Atatürk'ün milli mücadele esnasında verdiği mücadelesinde kendisine birçok gizli isimler verip, gazetecilik yaptığını okuduğum kitaplardaki satırları yeniden okumuşçasına bu kez daha sesli dinliyor, öğreniyordum.
Çünkü aynı Atatürk'ün 1911 yılında gizli görevle gittiği Libya'da İtalyanlara yakalanmamak için Trablusgarp'a giderken 'Gazeteci Şerif bey' takma adıyla kendisine pasaport çıkardığı ve Millî Mücadele esnasında ise yine adını değiştirip, 'Nuh' takma adıyla toplumu ve idarecileri yönlendiren önemli yazışmalar, yazılar yazdığını daha önce okuduğumu da hatırlıyordum.
Yıllar önce sararmış kitap sayfalarında okuduklarımı bu kez sesli anlatan aynı videoda Atatürk'ün 1937 yılında Hatay konusunda yavaş hareket ettiklerini düşündüğü mücadele arkadaşlarına yönelik olarak 'Asım Us' adıyla yine gazetecilik yaparak ağır mı, ağır yazılar yazarak, İsmet İnönü ve Celal Bayar'ı uyardığını ve ellerini çabuk tutmaları konusunda teşvik etmiş olduğunu anlatıyordu.
Kısacası basının ve onun taşıyıcıları olan gazetecilerin, gazeteciliğin ne kadar önemli olduğunu anlamanız adına sizin de Lenin, Atatürk ve daha nice liderin başarılarının altında bu mesleğin yani gazeteciliğin olmazsa olmaz olduğunu anlamanız içindi üstteki duygu ve düşüncelerim.
Çünkü, 'Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel Basın Bayramı’nı Kutladı' başlığı ile yani gazeteciliğin 'Al/Yapıştır' şekline döndüğü bir haber ile bu gelen mesajı da haber diye verip geçmezdim.
Ve bir gün yerel parlamento olarak adlandırdığım, önemsediğim meclisine gitmedikleri, belediye çalışmaları konusunda kendi özel haber ya da yorumlarını yapmadan iktidarların oto/kontrolü altında olan birkaç ajans ya da belediyeler başta olmak üzere valilik, kaymakamlık gibi resmi kurum ve siyasi kişilerden gelen hazır haberlerle gazetecilik, habercilik yaparak, abone ücretini bankamatikten çeken sözüm ona gazeteci arkadaşların da gittiğini de düşünüyordum.
Ha unutmadan birbirimize demediğimiz bırakmayıp, ardından 'Biz 84 milyon kardeşiz' denen ama 1 milyonu spor, bir milyonu bulmaca, 1 milyonu magazin, at yarışı olmak üzere 4 milyondan az gazete satılan ülkede okuru da günlük bir gazete almaz, okumaz, içeriğini ve anlatmak istediklerini anlamadığından mı yoksa 'biri görür sen falanı niye beğeniyorsun' diyecek diye sanalda bile beğenme zahmetinde bulunmayan gazete okumayan bir toplumu da unutmayalım..
Ama yine de başkan Yüksel'in aşağıdaki bu mesaja baktığımda, bu ülkede onlarcasının tutuklu olduğu ya da sansür ve maddi imkânsızlıklardan bu işi bıraktığı bir zaman da gerçek gazetecilerin bayramının son yıllarda bir hayli karardığını da hatırlıyor, anlıyor, üzülüyor ama toplumun sesi, soluğu olan sözde demokrasinin sözde dördüncü gücü olan gazetecilik kalmışsa birkaç o da gerçek gazeteci ve idarecinin sayesinde ayakta kaldığını da anlıyor, kendi kendimi teselli ediyordum.
Ve E-5 üzerinde bulunan köprüden Kartal'a yönelen ve bu yolun üzerinde etrafı beton bariyerlerle çevrilmiş olan Kaymakamlık, Emniyet gibi önemli kurumlar olmasına karşın karanlıkta olduğunu ve ışıklandırılması gerektiğini anlatmak için aradığım ama telefona çıkan bayanın 'not aldık' demesine karşın aynı yolun aylardır hala karanlıkta olduğunu gördüğüm Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel'in Basın özgürlüğü, kalkınmanın ve demokrasinin olmazsa olmazıdır' başlıklı mesajına yazımı bırakıp, bir gazeteci, bir gazeteciler cemiyeti başkanı olarak 'kutlu olsun bayramınız arkadaşlar' diyerek başkanın ve bizlerin özlediği sansürsüz basın bayramlarına diyorum.
İşte o hazır haber ve verdiği anlamlı mesaj:
'Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, 24 Temmuz Basın Bayramı ve basında sansürün kaldırılışının 114’üncü yıldönümü vesilesiyle bir kutlama mesajı yayınladı.’ Bütün baskılara rağmen vatandaşın haber alma hakkını savunan gazetecilere şükran duyduğunu söyleyen, Yüksel, ‘’Basın özgürlüğü ekonomik kalkınmanın ve demokrasinin olmazsa olmazıdır.’’ dedi.
Belediye Başkanı Yüksel, mesajında şu ifadelere yer verdi:
Basın demokrasinin vazgeçilmez bir unsurudur. Demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesi için basın özgür olmak zorundadır. Zira tartışma ortamından kaçınan ve halka hesap vermeyen bir siyasetin hâkim olduğu yerde, demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
Ayrıca, şunu da unutmamak gerekir ki özgür tartışma ortamı aynı zamanda siyasetçileri de doğru kararlar almaya iter. Halka hesap vermek zorunda olan siyasetçiler, halkın çıkarlarını savunmakla yükümlüdür. Tam da bu yüzden basın özgürlüğü, demokrasinin olduğu gibi, ekonomik kalkınmanın da olmazsa olmazıdır.
Bu yüzden de 24 Temmuz, ülkemizin kalkınma ve demokrasi tarihi için önemli bir tarihtir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki bugün basının üzerinde kurulan baskı ortamı, ülkemizde basın özgürlüğünün yeniden garanti altına alınmaya ihtiyaç olduğunun kanıtıdır. Bu sebeple, bütün baskılara rağmen vatandaşın haber alma hakkını savunan gazetecilere şükran duyuyorum.
Biliyorum ki ülkemizin müreffeh ve demokratik geleceği, özgürlükte direnen basın emekçilerimizle beraber inşa edilecek.
Gökhan Yüksel
Kartal Belediye Başkanı