Pastöre tokatlı saldırıyla gündeme gelen kiliseye zorla girmeye çalışan alkollü şahıslar tutuklandı
Eskişehir'de bulunan Protestan Kilisesi'ne zorla girmeye çalışan alkollü 2 şahıs, tutuklanarak cezaevine gönderildi. 1 ay içinde ikinci kez olay çıkmasıyla gündeme gelen kilisenin sokağında polis ekipleri 24 saat nöbet tutuyor.
Eskişehir'de bulunan Protestan Kilisesi'ne zorla girmeye çalışan alkollü 2 şahıs, tutuklanarak cezaevine gönderildi. 1 ay içinde ikinci kez olay çıkmasıyla gündeme gelen kilisenin sokağında polis ekipleri 24 saat nöbet tutuyor.
Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Sümer Sokak'ta bulunan Eskişehir Protestan Kilisesi, son 1 ayda yaşanan ikinci saldırıyla tekrar gündeme geldi. 29 Ekim'de ayin sonrası kilisenin pastörü Artun Tokatlı'ya tokatlı saldırının ardından 25 Kasım akşamı alkollü olduğu öğrenilen Aykut K. ve Halil D., kiliseye zorla girmeye çalıştı. Şüpheliler olayın ardından polis ekiplerince yakalandı. Hastanede sağlık kontrolünden geçirilen Aykut K.'nin 2,16 promil, Halil D.'nin ise 3,27 promil alkollü olduğu tespit edildi. Şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki sorgularının ardından tutuklama talebiyle hakim karşısına çıkan şüpheliler, 'tehdit' ve 'iş yeri dokunulmazlığını ihlal' suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
'Alkollüydüler, kapıyı zorlayarak içeri girmeye çalıştılar'
25 Kasım Cumartesi akşamı yaşananları anlatan Pastör Artun Tokatlı, üst üste gelen olayların münferit eylemler olduğunu düşündüklerini belirterek, 'Olay geçen cumartesi akşamı 19.00 sularında gerçekleşti. Şahıslar herhalde alkollüydü. Kapıyı zorlayarak içeri girmeye çalıştılar ancak kapıyı tam açmadık. Müsaade etmedik içeri girmelerine. Yine biz olayın münferit olduğuna inanmak istiyoruz ve bu yönde düşünüyoruz. Sadece zamanlamanın talihsiz olduğunu düşünüyoruz. Ancak olayların üst üste gelmesi tabii ki can sıkıcı bir durum maalesef. Ama bu konuda herkesi elinden geldiğince gerekli hassasiyeti göstermeye devam ediyorum. İçeriye giremediler zaten, kapıda gerçekleşti olayın çoğu. Onlar kapıyı zorluyorlardı, biz de arkadan açmamak için tutmaya çalışıyorduk. Sarhoştular zaten, sanırım içtikten sonra İsrail'le ilgili bir bağlantı mı kurdular kafalarında bilmiyorum ama zaten biz Türk'üz. Yani Türk kilisesiyiz. Bizim hiçbir ülkeyle, kurum veya yurt dışından bir yerle bağlantımız yok. Tabii insanların Hristiyan olduğumuz için böyle düşünmesi normal. Çünkü Türk-Hristiyan kavramı çok bilinen bir kavram değil ama bu bir gerçek. İsteyen istediği gibi algılasa da Türk Hristiyanlar var Türkiye'de' dedi.
'Şahısları bağışladım, şahsi olarak nefret duymuyorum'
Görevli olduğu kiliseye yönelik saldırıda Hristiyan toplumun farklı algılanmasının da etkisi olmuş olabileceğini belirten Tokatlı, 'Geri gelip yakacaklarını söylediler ama muhtemelen alkolün etkisiyle olduğunu düşünüyorum. Tahmin ediyoruz ki, yani bu insanlar bir şekilde bizi farklı algılıyorlar. İnsan bilmediğinden korkarmış. Öncelikle şunu söylemek isterim ki, yani ben olayların hiçbirini kişisel olarak algılamıyorum. Yani zaten şahısları da bağışladım. Yani hiçbirine yüreğimde şahsi olarak bir nefret yok. Ancak tabii ki istesek de istemesek de kanunun getirdiği yaptırımlar var. Burası bir ibadethane olduğu için buraya gerekli saygının gösterilmesi gerekiyor. Yani bunun yaptırımları var aksi durumda' diye konuştu.
'Emniyet ve savcılık çok hassas davrandı, kapıda 24 saat polis bekliyor'
Olayın ardından Eskişehir Emniyet Müdürlüğü tarafından görevlendirilen ekibin kilise önünde 24 saat nöbet tuttuğunu belirten Pastör Tokatlı, şunları söyledi:
'Emniyet ve savcılık zaten bu konuda çok hassas davranıyor, özellikle olaylar üst üste geliştiği için tabii ki daha da bir hassasiyet kazandı. Muhtemelen savaşın varlığına dair, bu İsrail-Filistin savaşının bu kadar gündemde olmasından kaynaklı. Tabii ki ben bir din adamıyım. Ben hiçbir savaşı onaylamıyorum. Hiçbir savaşta insanların ölmesi, çocukların ölmesini onaylamıyoruz. Tabii ki her zaman bunu kınıyoruz. Ama tabii olayların bizimle bağdaştırılması üzücü veya insanların bu yöne çekmeye çalışması üzücü bir kavram. Ama emniyet görevlileri olsun, savcılık olsun oldukça hassas davranıyorlar bu konuya karşı, 24 saat nöbetteler.'