Kahramanmaraşlı avukatın tutuklanmasına Türkiye Barolar Birliği'nden tepki
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ramiz Eriç Saykan, Yargı yetkisi had bildirme aracı olarak kullanılamaz dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ramiz Eriç Saykan, 'Yargı yetkisi had bildirme aracı olarak kullanılamaz' dedi.
Kahramanmaraş Barosu avukatlarından Ayhan Özdemir, 7 Aralık günü adliye otoparkında trafiği aksattığı gerekçesiyle hakkında başlatılan soruşturma kapsamında ifade vermek için geldiğinde, savcı ile ayakta ifade alma yüzünden yaşandığı belirtilen tartışmanın ardından tutuklandı. Olayın ardından Türkiye Barolar Birliği Afşin Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Yargı yetkisinin had bildirme aracı olarak kullanıldığını belirten Saykan, 'Biz bugün aslında 6 Şubat depreminin merkezi olan Kahramanmaraş'ta bu depremden çok ağır şekilde zarar gören insanlarımızın hak arayışlarında yaşanan sorunların çözülmesi, daha hızlı ve adil bir yargılama işleyişini hayata nasıl geçirebileceğimizin konuşulması, savunma makamına bu anlamda düşen görevler nelerdir, bunların tartışılması gibi unsurları görüşmemiz gerekirken maalesef ki bir cumhuriyet savcısının kişisel tatmin aracı olarak kamu otoritesini kullanması suretiyle bir avukatı ifadeye çağırmasının ve devamında yaşanan süreçte de yine kamu otoritesinin, kamu gücünün tamamen hukuka aykırı kullanılarak bir avukatın tutuklanması vesilesiyle buradayız. Bir avukatın tamamen hukuka aykırı olarak CMK yüzüncü maddedeki tutuklama nedenlerinin hiçbirisi olmadığı halde tutuklanması bu ülkede yaşayan 82 milyonu istisnasız hukuki güvenliğe sahip olmadığı anlamına gelir. Biz bugün meslektaşımız için değil sadece. Tüm yurttaşlarımız için buradayız. Hukuki güvenlik için buradayız' diye konuştu.
Saykan, şöyle devam etti:
'Bir otoparka araç bırakma mevzusunun trafik cezasıyla cezalandırıldıktan sonra seyahat özgürlüğünü engellemek gibi bir suç tanımlamasıyla soruşturma dosyası açılması açıkça görevin kötüye kullanılmasıdır ve hiçbir izahı yoktur. Basit bir konunun bu kadar yoğun dosyanın bulunduğu, insanların yaklaşık 10 aydır depremden kaynaklı şikayetlerin henüz kavuşturma aşamasına dönüşmediği bir yerde otoparka araç bırakılması üzerinden trafik cezasıyla cezalandırıldıktan sonra ayrıca ikinci bir cezalandırmaya gidilmeye çalışılarak kişinin ifadeye çağrılması açıkça görevin kötüye kullanılmasıdır ve suç teşkil etmektedir. Meslektaşımız Ayhan Özdemir bu dosya için ifade vermek için cumhuriyet savcısının yanına gelmiştir. Arabasını park ettiği yerle ilgili olarak duruşmasını kaçırdığı için bıraktığı yerden dolayı ifade vermek üzere buradadır. Ve cumhuriyet savcısına ifade verirken yaşanan bir tartışma, biz bu tartışmanın içeriğini bilmiyoruz. Cumhuriyet savcısıyla Ayhan Özdemir arasında ifade için odasındayken neler yaşandığını bizler henüz bilmiyoruz. Çünkü içeride yaşanan konuya ilişkin karar verecek olan merci bağımsız yargıdır. Herhangi bir kişi bu cumhuriyet savcısı da olabilir. Bu avukat da olabilir. Suç işlemekten muaf değildir. İşlenen bir suç varsa da bunun kararını verecek olan makam bağımsız yargılama makamıdır. Ancak şunu da çok iyi biliyoruz ki hiçbir tutuklama nedeni olmadan Ceza Mahkemesi Kanunu'nun yüzüncü maddesi tek tek sayar bunları. Tahdidi suçlar arasında yer almayan bir suçlamaydı. Görevi yaptırmamak için direnme suçlamasıyla kaçma şüphesi yokken, delilleri karartma şüphesi yokken bir kişinin tutuklanması artık o kişi üzerinden verilen topluma bir gözdağıdır. Artık yargısal yetki kişisel tatmin aracı olarak kullanılır. Daha da ötesine gideyim. Yargısal yetki bir ego aracı olarak kullanılır. Ve dediğim gibi bu bir avukat sorunu değildir. Bugün burada yaşanan olay ferdi bir olay değildir. Ve tabii ki beklentimiz öncelikle yargı içinde bu sorunun hızlı bir şekilde çözülmesidir. Ancak yargının burada sadece sorunu Ayhan Özdemir'in tahliyesini sağlayarak çözmesi de mümkün değildir.'