Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'İstanbul 5 yıl gibi kısa sürede çeyrek asırlık irtifa kaybetti'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nden düzenlenen programda İstanbul'un ilçe belediye başkan adaylarını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Maalesef son 5 yılda İstanbul yeniden o eski günlerini hatırlatan ihmallere maruz kaldı. Tüm dünyanın göz bebeği olan bu güzel şehir 5 yıl gibi çok kısa sürede neredeyse çeyrek asırlık irtifa kaybı yaşadı dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nden düzenlenen programda İstanbul'un ilçe belediye başkan adaylarını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Maalesef son 5 yılda İstanbul yeniden o eski günlerini hatırlatan ihmallere maruz kaldı. Tüm dünyanın göz bebeği olan bu güzel şehir 5 yıl gibi çok kısa sürede neredeyse çeyrek asırlık irtifa kaybı yaşadı' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Haliç Kongre Merkezi'nde İstanbul'un AK Parti'li ilçe belediye başkan adaylarını tanıttı. Programa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Kabaktepe, İstanbul'un ilçe belediye başkan adayları, milletvekilleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ' AK Parti'mizi 31 Mart'ta büyükşehirlerimizde, illerimizde, ilçelerimizde temsil edecek adayları peyder pey milletimize takdim ediyoruz. 7 Ocak'ta İstanbul Büyükşehir Belediye adayımız Murat Kurum'un da aralarında bulunduğu 26 büyükşehir ve il adayımızın tanıtımını yapmıştık. Bu hafta da Ankara'da 48 büyükşehir ve il adayımızın ismini açıkladık. Böylece Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi'ni destekleyeceğimiz 7 büyükşehir ve il ile birlikte 81 ilimizin tamamındaki adaylarımızı ilan etmiş olduk. Dün Yalova ile ilçe adaylarımızın takdimine başladık. Bugün de 31 Mart seçimlerinde İstanbul'umuzun ilçelerinde AK Parti'mizi ve Cumhur İttifakı'nı temsil edecek adaylarımızı burada açıklıyoruz' dedi.
' Biz yılın 365 günü, günün 24 saati milletimiz ile yüz yüze, gönül gönüle irtibat halinde olan bir kadroyuz'
Seçime 70 gün kaldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Amacımız kimi yerlere bizzat giderek, kimi yerlere de genel başkan yardımcılarımı görevlendirmek suretiyle ilçe adaylarımızın tanıtımını en kısa sürede tamamlamaktır. Biliyorsunuz seçimlere 70 gün kaldı. Gerçi biz seçmeni yani milleti sandıktan sandığa hatırlayan bir parti hiçbir zaman olmadık. Biz yılın 365 günü, günün 24 saati milletimiz ile yüz yüze, gönül gönüle irtibat halinde olan bir kadroyuz. Seçim dönemlerini bu tempoyu daha da artırmanın, her zaman yaptığımız işleri kısa sürede tekrarlamanın, muhabbet saflarını sıklaştırmanın, gönül köprülerimizi daha da güçlendirmenin vesilesi olarak görüyoruz. Hele söz konusu İstanbul olduğunda hem bizim için hem sizler için yaptığımız çalışmalar bir başka anlam taşıyor. Şairlerin bile sevgilerini, hayranlıklarını, güzelliklerini anlatmaya kelimeler bulamadığı böyle bir şehri başka türlü kucaklamak mümkün değil. Yahya Kemal'in hissiyatı ile ifade edecek olursak, Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul. Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul. Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer' şeklinde konuştu.
Sadece bir semtini sevmenin ömre değer olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İstanbul'u 16 milyonu aşkın insanı, yedi tepesi, 39 ilçesi, yüzlerce mahallesi ve semti ile sevmenin değerini veren bir yapı düşünün. İşte biz böyle sevdik, böyle seviyoruz. Binlerce yıldır her medeniyetin, her toplumun, her devletin, her cihangirin hayalini süsleyen bu şehri İstanbul'a hizmet etmenin şerefi dünya malının tamamına değişilmez. Şair Nedim, İstanbul'un tek bir taşını acem mülkünün tümüne feda ederken aslında oldukça mütevazi bir benzetme yapıyordu. İşte bu İstanbul'a hizmet etmek için 30 yıl önce bugünlerde 1994 yılında milletimizin huzurunda karşımızda altyapısı çökmüş, özellikle üstyapısı perişan, insanı hiçe sayılan bir şehir vardı. Çöp, çukur, çamur İstanbul buydu. Haliç'in yanına kokudan yaklaşılamayan hemen şu Haliç Kongre Merkezi'nin arkası biliyorsunuz Haliç. Ve buraya yaklaşılamıyordu. Ben Kasımpaşalıyım Haliç'in kenarında doğdum büyüdüm. Haliç ile beraber yaşadım. Bu Haliç ne yazık ki ne zaman biz temizlemeye başladık işte o zaman bugünkü Haliç oldu. Haliç'ten o zamanlar itibarıyla 9,5 milyon metreküp çamur çıkardık, pislik çıkardık. Bu çamuru bizler 9,5 kilometre uzaklıkta Alibeyköy'de bir taş ocağına naklettik. Bunu şu andakiler yapabilir miydi? Ama bunu Murat Kurum yapar' dedi.
Temel atmama merasimi yaptıklarını ifade eden Erdoğan, ' İşte burada hemen Kağıthane'de bunlar temel atmama merasimi yapıyorlar. Böyle bir şey olur mu temel atmama merasimi. Ama bunlar yapar. Biz ise temel üstüne temel koyma mücadelesi verdik. İstanbul'umuzda bu yarışı biz yaptık. Suyu akmayan, ulaşımı dökülen, sokaklarını pislik götüren, çevresini gecekonduların kuşattığı, trafikte insanların ömrünü tükettiği, çöplükleri patlayan, çukurlarından dolayı yollarında yürünemeyen velhasıl her tarafı tel tel dökülen bu İstanbul fotoğrafı bizi sadece üzmekle kalmadı, üstlendiğimiz sorumluluğun ağırlığını da gösterdi. İstanbul'un temsil ettiği tarihi ve kültürel değerlere asla yakışmayan bu görüntüsünü ortadan kaldırmak için hemen kolları sıvadık, ekiplerimizi kurduk, imkanları seferber ettik' açıklamasında bulundu.
'İstanbul 5 yıl gibi kısa sürede neredeyse çeyrek asırlık irtifa kaybı yaşadı'
Bahanelerin arkasına saklanmak yerine İstanbullunun derdine derman, yaralarına merhem olmaya odaklandıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ' Karşılaştığımız tüm engellere rağmen hamdolsun kısa sürede İstanbul'un temel sorunlarının hemen hepsini hal yoluna koyduk. Ancak yapmak zor, yıkmak çok kolaydık. Maalesef son 5 yılda İstanbul yeniden o eski günlerini hatırlatan ihmallere maruz kaldı. Tüm dünyanın göz bebeği olan bu güzel şehir 5 yıl gibi çok kısa sürede neredeyse çeyrek asırlık irtifa kaybı yaşadı. Hatırlarsanız 2019'da İstanbul'un yönetimini devralanlar işe programla, projeyle, icraatla, tuğla üstüne tuğla koyarak değil az önce de söyledim temel atmama töreni ile başladılar. Atmadıkları temel, Silahtarağa arıtma tesisi projesi idi. Peki sonra ne oldu? Arıtma yapılmayan sular Haliç'e boca edilince burası yeniden ölmeye, kararmaya, kokmaya başladı. Halbuki Silahtarağa projesi İstanbul'un altın boynuzu Haliç'i temizlemek için 1994 yılından beri yürüttüğümüz çalışmaların kritik bir parçasıydı. Hatalarından ders çıkarmak yerine vizyonsuzluklarını İstanbul'un yol kenarlarını süsleyen güzelim dikey bahçeleri yok ederek devam ettirdiler. Şimdi aynı zihniyet poşet göndermesi ile yeniden arzı endam ediyor' şeklinde konuştu.
'İstanbul bu zulmü, bu eziyeti hak etmiyor'
Büyükşehir adayımız Murat Kurum'u hafife aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Büyükşehir adayımız Murat Kurum'un İstanbul'u depreme hazırlamak başta olmak üzere bu güzel şehrin geleceği için hayati öneme sahip projelerini kendi akıllarınca küçümsüyorlar, hafife alıyorlar. Tabi bunların çevreden anladıkları yalnızca bu kavramın ardına sığınarak şehri yakıp yıkan çapulculara sahip çıkmaktır. Bunların arıtma tesisi neden yapılır, poşet kullanımı niçin sınırlandırılır, doğal gaz ile ısıtma niçin yaygınlaştırılır, elektrikli araç üretimi niçin teşvik edilir, karbon emisyonunu düşürecek yatırımlar niçin yapılır, yeşil alanlar niçin artırılır, iklim değişikliği ile mücadeleye niçin bu kadar önem verilir, plastik kullanımının azaltılması niçin kritik öneme sahiptir kısacası çevreye, tabiata ve insana dair meselelerin niçin bu kadar öncelikli olduğuna dair en küçük bir fikirleri yoktur. İstanbul'daki ana yolların etrafında kurulan yeşil panolara bile tahammül edemeyip hepsini yıkarak betona boğan kafanın böyle bir derdinin olmadığı da açıktır. Daha da vahimi, aynı kafa bilim insanlarının her gün ikaz ettiği deprem tehdidine karşı üzerine düşen hiçbir görevi yerine getirmediği gibi büyük bir pişkinlikle bunu sırıtarak dalga konusu yapabiliyor. Milyonlarca insanın geleceğini, yüzbinlerce insanın hayatını doğrudan ilgilendiren böyle bir meselede bile aymazlık yapanların şehrin diğer sorunlarının çözümü ile ilgili ne hassasiyeti olabilir ki? Bunların tek derdi, İstanbul nimetini kendi şahsi çıkarları, kendi bireysel ajandaları, kendi siyasi kariyerleri için kullanabildikleri kadar kullanmak, sömürebildikleri kadar sömürmektir. İstanbul bu zulmü, bu eziyeti hak etmiyor' dedi.
'31 Mart'ta İstanbul 5 yıllık fetret devri son bulacak yeniden şahlanış dönemi başlayacak'
31 Mart'ta İstanbul'un büyükşehir hizmetleri konusundaki hasretin sona ereceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ' İnşallah 31 Mart'ta İstanbul hak etmediklerinden kurtulacak, inşallah 31 Mart'ta İstanbul'un büyükşehir hizmetleri konusundaki hasreti sona erecek. İnşallah 31 Mart'ta İstanbul yapacağı doğru tercihle kendisine yeni bir ufuk açacak. İnşallah 31 Mart'ta İstanbul 5 yıllık fetret devri son bulacak yeniden şahlanış dönemi başlayacak. Şair zamanlar ve olaylar üstü yürek çarpıntıları olarak kabul ettiğimiz şiirleri ile yaşarlar. İşte bu anlayışla bir şairin diliyle ifade edecek olursak, boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul. Bekle bizi büyük ve sakin Süleymaniye'nle bekle, parklarınla, köprülerinle, kulelerinle, meydanlarınla, mavi denizlerine yaslanmış beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle. Bekle bizi İstanbul bekle' ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İnşallah 31 Mart'ta bu bekleyiş nihayete erecek ve İstanbul tekrar gerçek belediyecilikle buluşacak. İşte sizler de görüyorsunuz kendileri çalıp kendileri oynamaya alışkın olanlar en küçük bir aykırı ses duyduklarında hemen karşılarındakinin gırtlağına sarılmaya başlıyor. Büyükçekmece'de yaşlı bir teyzeye vurdular ve bir de o teyzenin gırtlağına sarıldılar. CHP bu, bunlar ancak bu tür işte gelip basın mensubunu yere yatırırlar, basın mensubunu dövmeye kalkarlar. Hani bunlar basına saygılıydılar? Var mı böyle bir şey? Gırtlağına sarıldığınız bu millet size cevabını seçim günü sandıkta verecektir. Galiz küfürler savurduğunuz kadınlarımız 31 Mart günü sandık önlerine geldiğinde size ettiğiniz hakaretlerin hesabını soracaktır. Hep kadın hakları diyeceksiniz, hem de milletin ortasında yaşlı bir kadına saldıran edepsizlere hiçbir tepki göstermeyeceksiniz. Hem basın özgürlüğünden dem vuracaksınız, hem de görevini yapmaya çalışan gazetecileri militanlarınıza linç ettireceksiniz. Bunun adı sadece iki yüzlülük değil, aynı zamanda faşizmdir, despotizmdir. CHP bölücü örgütün uzantılarıyla teşviki mesaisini artırdıkça şiddete daha meyilli hale gelmiştir' dedi.
Türkiye'nin 81 vilayetindeki tüm teşkilatlarımıza seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu vesileyle buradan tüm İstanbul teşkilatlarımıza, Türkiye'nin 81 vilayetindeki tüm teşkilatlarımıza seslenmek istiyorum. Kendi yönetimimizdeki belediyelerde tekrar göreve talip olurken de, muhalefetin elindeki yerleri gerçek belediyecilikle tanıştırmak isterken de bize düşen görev şudur; İşimizi her zaman ve her yerde düzgün bir şekilde yapmaktır. Programlarımızla, projelerimizle, icraatımızla göz doldurmaktır. İnsani ve ahlaki duruşumuzla tevazumuzla, samimiyetimizle milletimizin kalbini kazanmaktır. Gece gündüz çalışarak hiçbir hususta ve hiçbir alanda boşluk bırakmamaktır. Şayet biz düzgün çalışır, mesuliyetimizin hakkını verirsek, şayet biz hizmetine talip olduğumuz insanların gönlüne girersek, şayet biz polemikle nefes harcamayıp milletimizle ufkumuzu artırırsak yani biz doğru olursak eğri zaten belasını bulacaktır' şeklinde konuştu.
Biz İstanbul başta olmak üzere dünyanın ve bölgesinin en kıymetli, en stratejik coğrafyalarından birini kendisine vatan eylemiş bir millet olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Rabbimizin bize lütfu olarak ecdadın kanı ve canı pahasına vatandaşları olarak bize emanet ettiği bu topraklar üzerinde yaşamanın elbette bir bedeli var. Milletçe bu bedeli bin yıldır her gün ödedik, ödüyoruz. Bugün de gerek dışarıda, gerek içeride maruz kaldığımız saldırıların önümüze kurulan tuzakların, ayağımıza takılan çelmelerin sebebi yine aynıdır. Maksat bu milleti yıldırmak, bu devleti zayıflatmak, bu ülkeyi üzerinde her türlü ameliyatın yapılabileceği kıvama getirmektir. Dikkat ederseniz uzunca bir süredir Türkiye hedef ülkedir. Asırlarca sürdürdükleri sömürge düzeninden elde ettikleri kazancı tehlikede görenlerin hedefinde Türkiye vardır. Emperyalist emellerle kurdukları ve sadece kendi güvenliklerine hizmet eden düzeni korumak isteyenlerin hedefine erişememek için Türkiye hedefimizi engellemeye çalışıyorlar. Mazlumlar adına yükselen sesimizin uyandırdığı zihinlerden ve gönüllerden korkanların hedefinde Türkiye var. Kendi toplumlarını envai çeşit sinsi yöntemle baskı altında tutarak sürdürdükleri iktidarlarını tehlikede görenlerin hedefinde Türkiye var. Ülkemizi hedef alanlar içeride kendilerine ortaklar buluyor. Güney sınırlarımız boyunca bir teröristten kurarak bizi tecrit etmek isteyenlerin en önemli aracı bölücü terör örgütüdür. Bu örgütün ülke içindeki siyasi veya sivil görünümlü uzantıları da aynı amaca hizmet ediyor. Asıl üzüntü verici taraf ülkemizin ikinci büyük partisi durumundaki CHP'nin bu kirli oyunda kendisine biçilen role razı olmasıdır' açıklamasında bulundu.
Maalesef CHP yönetiminde giderek düşen bir seviye olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bizim dönemimizde bu partide tam iki kez genel başkan değişti. Ama siyasi kalite ve kalibre noktasında her seferinde gelen gideni arattı. Rahmetli Deniz Baykal ile pek çok konuda anlaşamazdık ama siyasi birikimini takdir ederdik. Bay Kemal ile çok kavgamız oldu ama onun da kendine göre bir tarzı, üslubu ve tarzı vardı. CHP'nin mevcut genel başkanı Özgür efendi ise daha başlamadan listenin en altına yuvarlanmayı başardı. Geçmişte SHP, bölücü örgütün güdümündeki partiyi Meclis'e ilk kez taşımanın vebali ile tarihe gömülüp gitti. Esasen CHP uzunca bir süredir bölücü bir örgütün güdümündeki parti ile el altından zaten iş birliği yapıyordu. Ancak hiç değilse bu iş birliğinden mahcubiyet duyuyorlar, yapılan pazarlıkları gizli saklı tutmaya çalışıyorlardı. Özgür efendinin CHP'si ise bölücü örgütün aparatlığına devam eden, dolayısıyla siyasi meşruiyeti tartışmalı DEM Parti ile adeta bütünleşmiş durumdadır. Koltuğunu muhtaç olduğu birilerinin siyasi ihtirasına zemin hazırlamak için yapılan bu iş birliği ile her iki parti de kendi ayaklarına birer utanç prangası vurmaktadır' şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından 39 ilçenin belediye başkan adayını alfabetik sıraya göre tanıttı.
İstanbul ilçe belediye başkan adayları ise şöyle:
'Adalar: Uğur Sina Şen
Arnavutköy: Mustafa Candaroğlu
Ataşehir: Mustafa Naim Yağcı
Avcılar: Abdullah Küçükoğlu
Bağcılar: Abdullah Özdemir
Bahçelievler: Hakan Bahadır
Bakırköy: Ali Talip Özdemir
Başakşehir: Yasin Kartoğlu
Bayrampaşa: İlknur Kovaç Bayraktar
Beşiktaş: Serkan Toper
Beykoz: Murat Aydın
Beylikdüzü: Mustafa Günaydın
Beyoğlu: Haydar Ali Yıldız
Büyükçekmece: Recep Erol
Çatalca: Mesut Üner
Çekmeköy: Ahmet Poyraz
Esenler: Mehmet Tevfik Göksu
Esenyurt: Hamit Öncü
Eyüpsultan: Deniz Köken
Fatih: Mehmet Ergün Turan
Gaziosmanpaşa: Hasan Tahsin Usta
Güngören: Bünyamin Demir
Kadıköy: Veli Aslan
Kağıthane: Mevlüt Öztekin
Kartal: Hüseyin Karakaya
Küçükçekmece: Aziz Yeniay
Maltepe: Kadem Ekşi
Pendik: Ahmet Cin
Sancaktepe: Şeyma Döğücü
Sarıyer: Hüseyin Coşkun
Silivri: Volkan Yılmaz
Sultanbeyli: Ali Tombaş
Sultangazi: Abdurrahman Dursun
Şile: İlhan Ocaklı
Şişli: Gökhan Yüksel
Tuzla: Şadi Yazıcı
Ümraniye: İsmet Yıldırım
Üsküdar: Hilmi Türkmen
Zeytinburnu: Ömer Arısoy'.