- Haberler
- Siyaset
- Akşener'den Erdoğan'a zehir zemberek... "Felaketin nedeni kader değil, sensin"
Akşener'den Erdoğan'a zehir zemberek... "Felaketin nedeni kader değil, sensin"
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, depremin felakete dönüşmesinin nedeninin, Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu savundu.
"STK GİBİ ÇALIŞTIK"
İYİ Parti Grup Toplantısında konuşan Meral Akşener, parti olarak ilk günden bu yana sahada STK gibi çalıştıklarını belirterek, "1999 depremini yaşamış ve yakınlarını kaybetmiş biriyim. 99 depremi bize çok şey öğrendi. Bunlardan biri ilk 72 saatte arama kurtarma çalışmasına başlatılmasıdır. Biz de bu nedenle afeti öğrenir öğrenmez parti olarak seferber olduk. Hem arama kurtarma faaliyetlerine yardımcı olmaları hem de bölgedeki eksikleri tespit etmeleri için partililerimizi bölgeye gönderdik. İYİ Parti olarak bu süreçte STK gibi çalıştık." dedi.
"BÖLGEYE GEÇ GİDİLDİ"
1999 depreminde muhalefet iktidar birlikte çalışırken, gelinen noktada iktidarı ayrıştırıcı dil kullanmaktan dolayı eleştiren Akşener, "1999 depreminde Kocaeli'nin kaldırmak için muhalefet iktidar demez, hep birlikte çalışırdık. Gözümün önünden bir türlü gitmiyor, o sabah 5'e çeyrek kala ben uyandım. Valiler üzerinden belediyeler üzerinden çalışma başlattılar. Ben onun yerinde olsam tüm oartileri arar saat 8'de bir araya getirdim. Çünkü bu büyük afetler bütün imkanlar senden benden demeden bir araya getirilmelidir. Bu yapılmadığı gibi her bir beyanatta tam tersine aynı şekilde şuculuk, buculuk dili devam etti." diye konuştu.
"24 YILDIR TEDBİR ALINMADIĞI GERÇEĞİ İLE YÜZLEŞTİK"
Deprem bölgesine geç gidildiğini savunan Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaralılarımızı ziyaret ettim. Aile fertlerini kaybetmiş insanlarımıza taziye ziyaretinde bulundum. Özellikle ilk 3 gün boyunca bölgede yaşanan organizasyon krizi vatandaşlarımızın canını yakan başlıca sorun. 7 gün boyunca biz bu bölgedeydik. Şimdi de çalışmalar devam ediyor. 5'inci gününde bile hala arama kurtarma çalışmalarının başlamadığı bölgeler vardı. Acılarına bu çaresizliğin çektiği acı eklenmiş. Enkaz altında kalan vatandaşlarımızın çektiği çile ayrı idi. Benden kefen istediler, kadınlar bildiğiniz tuvalet ve hijyen malzemesi istedi. Ezcümle biz 1999 depreminden geçen 24 yılın ardından, sadece deprem gerçeği ile yüzleşmedik; 24 yıl sonra hiçbir tedbirin alınmadığı gerçeği ile yüzleştik. Rant sevdası, imar affının çözüm değil ölüm nedeni olduğu gerçeği ile yüzleştik."
"BU LİYAKATSİZLİKTEN UTANIYORUM"
"Ormanlarımızın yanıyor söndürecek uçağımız olmadığında, paramız kur karşısında pul oluyor, Merkez Bankasında para kalmadığını öğreniyoruz, deprem oluyor afet yönetiminin olmadığını, deprem sonrasında arama kurtarma için vinç olmadığını 10 vinç kiraladık diyen Cumhurbaşkanı Yardımcısından öğreniyoruz. Kahramanmaraş'da depremzede vatandaşlarımızı geceleri -18 derece soğukla mücadele ederken, Teknoloji Bakanının battaniye üretme gururunu görüyoruz, depremin ertesi gününde birçok ilimizden doğru düzgün bir haber bile alamazken, Türk Kızılayı Başkanının ulaşılamayan nokta yok diyerek kendini bile inandırmadığı yalanına şahit oluyoruz. Vatandaşını en zor anında yalnız ve çaresiz bırakan bu liyakatsizlikten utanıyorum."
"ELLERİNİ OVUŞTURARAK, İHALE DAĞITMAYA GEÇTİLER"
"Bu yüzsüz açıklamalara sadece kriz üreten tek adam sistemi yüzünden maruz kalıyoruz. Yıl oldu 2023, depremden 1 buçuk gün sonra çıktığı televizyonda defter tutacağız dedi, sosyal medyaya kısıtlama getirdi. Sonra da çıktı, her felakette olduğu gibi, yine utanmadan bunlar kader dedi. Sayın Erdoğan sen istediğin kadar kulaklarını tıka, gerçekleri değiştiremezsin. Tevekkül, her tür tedibiri aldıktan sonra bir işi Allah'a havale etmektir. Tevekkül tembelliğe açılan kapı, sorumsuzluğa uyruduralacak kılıf değildir. Kendi beceriksizliğini kader planı diyerek perdeleyemezsin Sayın Erdoğan, devletimizi yönetemediğin gerçeğini kader deyip geçiştiremezsin. Bu sorumsuzluğun sebebi sensin. 2009 yılında Sivil Savunma Kanunu değiştiren sensin. Bilim insanlarının, televizyonlarda anlattıkları, Kahramanmaraş'da 7.5 şiddetinde deprem olacak diyenleri duymayan sensin. İmar affı ile par toplayıp çürük binaları aklayan sensin. İstediğin kadar kader planı diyerek beceriksizliğine kılıf ara, bu felaketin nedeni sensin. Şu anda da ellerinizi ovuşturarak, gizlice gülerek ihale dağıtmaya geçtiniz."
"BU AFETİN FELAKETLE SONUÇLANMASININ NEDENİ ERDOĞAN"
"Bingöl felaketinde, deprem feleketi kötü yönetimin sonucudur diyen sensin. Kocaeli, Sakarya, Yalova depreminde çadır çadır gezip o günkü hükumetle ilgili neler söylediğini hatırla. Ne oldu Sayın Erdoğan, bugün ne değişti. Felaketin 3. gününde bugün daha rahatız, yarın daha rahat olacağız dedin. Bugün felaketin 16'ncı günü, rahat ettin mi Sayın Erdoğan? Hatay yok oldu, Maraş harap oldu, Adıyaman'da, Malatya'da, Kilis'de nice ocaklar söndü rahat ettin mi sayın Erdoğan. Doğrudur, depremler doğal afetlerdir. Ama bu afetin felaketle sonuçlanmasının nedeni Sayın Erdoğan'dır."
"YABANCIYA MÜLK SATIŞI DURDURULMALI"
Bölgede meydana gelen göçlerden dolayı Türkiye'nin demografik yapısının değişeceği tehlikesine dikkat çeken Akşener, 1999 depreminde de örneklerini gördükleri üzere, bölgede terör iltisaklıların mülk alımı için harekete geçeceğinin de altını çizdi. Söz konusu tehlkeye karşı, bir an önce yabancılara mülk satışının durdurulması gerektiğini vurgulayan Akşener, "Öncelikle Hatay'dan başlayarak, Türk vatandaı bir şahsın üzerinden dahi konut ve arsa alınmasının önüne geçilmeli. Çünkü buralar terör örgütleri tarafından alınabilir. Tüm Türkiye'de yabancılara konut satışının durdurulması çağrımı yeniliyorum. Bizim çağrımız insanların yurtlarına geri dönmelidir. Sınır güvenliği ülkenin varlığı için vazgeçilmezdir. Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir dertlerinin olmadığını biliyoruz. Bölgedeki insanlarımızın mülklerini korumakla ilgili hukuki bir organizasyon ve farkındalık çalışması yapılması gerekiyor. ;İktidarı, sığınmacıları da ülkelerine geri göndermeye, diplomatik görüşmelere başlama çağrısında bulunuyorum." ifadelerini kullandı.
İşim şu parti, bu parti, politika falan kesinlikle değil. Gerçekleri yazıyorum. Şahsen ben 1999 depremindn sonra inşaatların sağlam yapıldığını zannediyordum. Ama depremde inşaat sektöründe ciddi bir denetlemenin olmadığını herkes dehşetle gördü. Acısını da ifade etmeye sözler yetmiyor. Peki bu husus yetkililerce bilinmiyor muydu? Bal gibi biliniyordu. Bilinmiyorsa bile bilinmesi gerekmiyor muydu? Gerekiyordu. İktidar ve Muhalefet kavga mı demekti? Hayır, bana göre işbirliği demekti. Bizim ülkede bu var mı? Hayır yok. Şahsen ben göremiyorum. Hemen hemen her siyasi partinin belediye başkanlığını kazanan belediyeleri yok muydu? Hemen hemen hepsinin de vardı. Peki 1999 depreminden bugüne kadar parti liderleri kendi belediyelerinden inşaatlar nasıl yapılıyor? Sağlam mı yapılıyor? Çürük mü yapılıyor? Denetim mekanizması nasıl uygulanıyor? diye parti yönetimi olarak en azından kendi belediyelerinden bilgi almışlar mı? Aldılarsa basın-yayın organlarında bunları haykırmışlar mı? Şahsen ben televizyonlarda internetlerde öyle bir habere rastlamadım. Öyle bir çalışma yaptılar da haberim yoksa kendilerinden özür dilerim. Peki muhalefet de olsa bu çalışmaları yapmaları gerekmiyor muydu? Bana göre gerekiyordu. Denetim mekanizmasındaki boşlukları görüp de bunların giderilmesi için bar bar bağırmaları gerekmiyor muydu? Bana göre gerekiyordu. Yaptılar mı öyle şey? Şahsen ben rastlamadım. Başımıza deprem felaketi geldikten sonra bugün çıkıp bağırmak Yattıkları yer nur olsun inşAllah onca canlarımızı geri getirecek mi? Asla. Bugün çıkıp da tedbir alınmadı diyen bu memleketteki iktidardaki de muhalefetteki de her parti lideri lütfen bunları daha önce neden ciddi olarak dile getirmedi başını iki elinin arasına alıp Allah rızası için bende de suç var mı diye bir kere düşünsün. Kimse kusura bakmasın.