- Haberler
- Eğitim
- Akdeniz adalarında diyabet görülme oranı, Türkiye'den 1,5, dünya ortalamasından 2 kat daha yüksek
Akdeniz adalarında diyabet görülme oranı, Türkiye'den 1,5, dünya ortalamasından 2 kat daha yüksek
KKTC'de görülme sıklığı ile dikkat çeken 'diyabet', Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Araştırma Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Kıbrıs Türk Diyabet Derneği iş birliği ile düzenlenen sempozyumda her yönüyle ele alındı.
KKTC’de görülme sıklığı ile dikkat çeken “diyabet”, Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Araştırma Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Kıbrıs Türk Diyabet Derneği iş birliği ile düzenlenen sempozyumda her yönüyle ele alındı.
Dünya genelinde yaygın bir sağlık sorunu olan ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen diyabet, obezite ve fiziksel aktivite azlığına bağlı olarak yaygınlığını artırmaya devam ediyor. Diyabet; aşırı susama, sık idrara çıkma, kilo kaybı ve yorgunluk gibi doğrudan belirtiler gösteriyor. Oluşturduğu asıl risk ise kalp hastalığı, böbrek sorunları, göz problemleri ve sinir hasarı gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilmesinden kaynaklanıyor. Ayrıca, diyabetin uzun vadeli etkileri arasında ayak problemleri, cilt enfeksiyonları ve dolaşım sorunları da bulunuyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 422 milyon erişkin diyabet ile yaşıyor ve her yıl 1,6 milyon kişi diyabete bağlı komplikasyonlar nedeni ile ölüyor. KKTC Sağlık Bakanlığı’nın 2022-2023 yılları arasında yaptığı “Hipertansiyon, Diyabet ve Böbrek Hastalıkları Taraması”na katılanların yüzde 34,4’ünde diyabete rastlanması da bu hastalığın KKTC’deki yaygınlığı ile ilgili önemli bir veri sunuyor.
Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Araştırma Enstitüsü, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Kıbrıs Türk Diyabet Derneği iş birliğiyle düzenlenen sempozyum, bir araya getirdiği uzmanlarla “diyabet”i her yönüyle ele aldı.
Uzman tıp hekimleri, akademisyenler ile öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen ve ücretsiz olarak halka da açık olan sempozyuma, davetli konuşmacı olarak Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Başkanı Taner Morris ve Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Üyesi, Gizem Oymacı katıldı. Açılış konuşmalarını DESAM Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Cenk Serhan Özverel ve Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören’in yaptığı sempozyumda, Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Mustafa Hoca, Dr. Dyt. Müjgan Kuşi, Yrd. Doç. Dr. Tuba Yerlikaya ve Yrd. Doç. Dr. Betül Mammadov’un da birer sunum gerçekleştirdi. Sempozyumda; diyabetin ortaya çıkışı, günümüzdeki seyri ve KKTC’deki bilinirliği ile ilgili konular ele alındı.
“Nitelikli araştırmacılarımız ile toplum sağlığına katkıda bulunmayı hedeflediğimiz çalışmalarımıza devam ediyoruz ”
DESAM Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Cenk Serhan Özverel, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, gerçekleştirdikleri bilimsel çalışmalar ile ilgili bilgiler aktarırken diğer yandan toplumla temas edilebilecek her imkanı değerlendirerek, sivil toplum kuruluşları ile de iş birliği yaparak pek çok etkinlik düzenlediklerini vurguladı.
DESAM Araştırma Enstitüsü’nün nitelikli araştırmacıları ile toplumu yakından ilgilendiren pek çok alanda çalışma yürüttüğünü söyleyen Doç. Dr. Cenk Serhan Özverel,” Yaygın olarak görülen ve yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyen diyabetin de bu alanların başında geldiğini ve nitelikli araştırmacılarımız ile toplum sağlığına katkıda bulunmayı hedeflediğimiz çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi.
“Diyabetin önlenmesi ve doğru tedavisi için tüm alanların iş birliği şart ”
Sempozyumun açılışında konuşan Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, “Diyabetin önlenmesi ve doğru tedavisi için tüm alanların iş birliği şarttır. Eğitimlerin aile içinde ve küçük yaşta başlaması, toplumsal farkındalığın da yükselmesine sağlayacaktır” dedi. 160’tan fazla ülke ve bölgede Dünya Diyabet Günü’nün tanındığını ve diyabete farkındalık oluşturmak amacıyla kutlandığını ifade eden Özgören, “Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi olarak kendilerinin de bu alanda pek çok çalışma yürüttüklerini “vurguladı.
Diyabetin önlenmesinde Akdeniz tipi beslenmenin önemine değinen Prof. Dr. Adile Öniz Özgören, “Akdeniz tipi beslenme modelinin adaya uyarlanması ve yaygınlaşması için pek çok çalışma yürütüyoruz” dedi.
“Akdeniz adalarındaki diyabet oranı Türkiye’den bir buçuk, dünyadan iki kat daha yüksek”
Ülkemizde diyabetin sağlığı tehdit eden en ciddi sorun olarak ön plana çıktığını vurgulayan Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Başkanı Taner Morris ise diyabetin önlenilebilir bir hastalık olduğunu hatırlattı. Morris, “Odağına sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteyi alan hayat tarzı değişiklikleri ile diyabetin önlenmesi veya geciktirilmesi mümkündür” dedi.
Dünyada diyabet oranının en yüksek olduğu bölgeler arasında Akdeniz adalarının da olduğunu belirten Taner Morris, bu oranın Türkiye ortalamasının 1.5 katı, dünya ortalamasının ise iki katından daha yüksek olduğunu dile getirdi.
Kıbrıs’ın kendine has ve çok sağlıklı bir mutfağı olsa da genç kuşak tarafından tercih edilmediğine değinen Taner Morris, “Akdeniz’in ortasında, dünyanın en sağlıklı mutfaklarından olan Akdeniz mutfağının en yaygın olması gereken bu bölgede, diyabet oranının çok yüksek olması acilen ele alınması gereken bir konu” ifadelerini kullandı.
Derneğin çalışmalarıyla ilgili de bilgiler paylaşan Taner Morris, diyabetle ilgili bazı verilere yer verdi. Kıbrıs Türk Diyabet Derneği’nin yaptığı obezite araştırmalarından bazı satır başlarını da katılımcılarla paylaşan Taner Morris, “Ülkemizde, diyabeti de tetikleyen obezite sorunu çığ gibi büyüyor. Bu, kamusal bir sorundur ve herkes sahip çıkmalıdır” dedi.
“Bilinçli beslenme ve fiziksel aktivitenin diyabet hastalarının hayatında çok büyük bir önemi var ”
Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Üyesi Diyetisyen Gizem Oymacı da sempozyumda “Diyabetle yaşamak” başlıklı bir konuşma yaptı. Oymacı, konuşmasında diyabetli bireylerin yaşamına dair önemli ayrıntılara yer verirken kendisinin de 11 yaşında beri diyabet hastası olduğunu söyledi. Aile desteği, bilinçli beslenme ve fiziksel aktivitelerin diyabet hastalarının hayatında çok büyük bir önemi olduğuna vurgu yapan Oymacı, “Tip 1 diyabet, genellikle genetik faktörlerle ilgilidir. Dolayısıyla küçük yaşlarda da ortaya çıkabilir. Ben de bu şanssız insanlardan biri olarak 11 yaşından beri diyabet hastasıyım” dedi.
Diyetisyen olmasında yaşadığı bu durumun belirleyici olduğunu vurgulayan Oymacı, “Diyabetle başa çıkmanın en önemli yolu bu konuda bilinçli olmaktan geçiyor. Özellikle beslenme alışkanlıklarının doğru bir şekilde oluşturulması son derece önemli” ifadesini kullandı.