• Haberler
  • Sağlık
  • 'Ozon tedavisi ile fiziksel dayanıklılığı artırmak mümkün'

'Ozon tedavisi ile fiziksel dayanıklılığı artırmak mümkün'

Ozon terapi ve damar içinden uygulanan glutatyon tedavisinin faydalarından bahseden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Belgin Küçükkaya, 'Güçlü bir antioksidan olan glutatyon, damar yolu ile vücuda verildiğinde serbest radikaller ile hızlı bir şekilde savaşmaya başlayarak vücut hücrelerini korur. Stres, yoğun çalışma temposu, zihinsel ve bedensel yorgunluk durumlarında ise Ozon (O3) tedavisi çok iyi yanıt verir. Profesyonel sporcular özellikle bu tedaviden oldukça faydalanır çünkü ozon fiziksel dayanıklılığı artırmaktadır' dedi.

'Ozon tedavisi ile fiziksel dayanıklılığı artırmak mümkün'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Ozon terapi ve damar içinden uygulanan glutatyon tedavisinin faydalarından bahseden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Belgin Küçükkaya, “Güçlü bir antioksidan olan glutatyon, damar yolu ile vücuda verildiğinde serbest radikaller ile hızlı bir şekilde savaşmaya başlayarak vücut hücrelerini korur. Stres, yoğun çalışma temposu, zihinsel ve bedensel yorgunluk durumlarında ise Ozon (O3) tedavisi çok iyi yanıt verir. Profesyonel sporcular özellikle bu tedaviden oldukça faydalanır çünkü ozon fiziksel dayanıklılığı artırmaktadır” dedi.

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Belgin Küçükkaya, destekleyici tedavi yöntemlerinden glutatyon uygulamaları ve ozon terapi tedavisi hakkında açıklamalarda bulundu. Uzm. Dr. Küçükkaya, ”Bu tedaviler hem bağışıklığı güçlendirir hem de vücutta detoks etkisi yapar” şeklinde konuştu.

“Covid salgınıyla bağışıklığın değeri anlaşıldı”

Sağlığın çok boyutlu ele alınması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Küçükkaya, “Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tanımına göre sağlık ruhen, bedenen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Bu tanım ile sağlığın çok boyutlu olarak ele alınması gereken bir kavram olduğu vurgulanmaktadır. Son dönemlerde özellikle Covid-19’un da hayatımıza girmesiyle birlikte insanlar beden ve vücut sağlığının ne kadar önemli olduğunu, bağışıklığı korumanın ne kadar güçlü bir kalkan olduğunu; hasta olmadan da koruyucu sağlık hizmeti almanın önemli olduğunu fark etti” ifadelerini kullandı.

“Vitamin, mineral ve aminoasit ihtiyacı kişiye özel planlanmalı”

Vücudumuzun işlevini iyi yönetebilmesi için kişiye özel planlamalar yapılması gerektiğine değinen Uzm. Dr. Küçükkaya, “Vücudumuzun vitamin, mineral, aminoasit ihtiyacını bilinçsiz sanayileşme, genetiği değiştirilmiş besinler, su ve hava kirliliği gibi nedenlerden dolayı yediklerimizden ve içtiklerimizden tam olarak karşılayamıyoruz. Karşılansa dahi emilim bozukluğu, bağırsaklarımızda bulunan probiyotik dengesizliği gibi problemlerden dolayı yeteri kadar emilim her zaman gerçekleşemiyor. Bu nedenle vücudumuzun maksimum kapasitede çalışabilmesi için vitamin, mineral ve aminoasitlerin alınması kişiye özel planlanmalıdır. Bu planlamada kapsamlı anamnez ve fizik muayenesini takiben, vücudun klinik tablosunu ortaya çıkaran detayları kan-idrar-gaita tahlillerinden sonra kişiye özelleştirilmiş destekleyici ve /veya tedavi edici terapi protokolleri uygulanır” diye konuştu.

“Glutatyon damar yolu ile alınabilir”

Glutatyon tedavisinin vücuttaki glutatyon seviyelerini artırmaya yardımcı olan bir tedavi olduğunu ve bu tedavinin en yaygın yönteminin damardan glutatyon verilmesi olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Küçükkaya, “Glutatyon tedavisinde uygulanan IV terapi, damar yolu aracılığıyla vitaminlerin, minerallerin, aminoasitlerin ve antioksidanların doğrudan dokulara nüfus ettiği ve yüzde 90-100 emilim oranıyla (ağızdan mümkün olan emilim sadece yüzde 10-20’dir) bu maddelerin dokulara iletmenin hızlı ve etkili yoludur” dedi.

“Vücuttaki kötü molekülleri etkisiz hale getiriyor”

Uzm. Dr. Küçükkaya, “Glutatyon, vücudumuzda dolaşan tüm kötü molekülleri (serbest radikaller) toplayan ve onları etkisiz hale getiren bir kükürt kimyasal grubu içerir. Vücutta bulunan serbest radikaller ve reaktif oksijenin yok edilmesini sağlar. Glutatyon güçlü bir antioksidandır, damar yolu ile alındığından doğrudan kana karışmaktadır. Bu şekilde vücutta bulunan serbest radikaller ile hızlı bir şekilde savaşmaya başlar. Böylece vücut hücrelerini koruması da sağlanmış olur” şeklinde konuştu.

“Ozon terapi cilde faydalıdır”

Ozon terapide ise farklı yöntemlerin kullanıldığını dile getiren Uzm. Dr. Küçükkaya, şunları söyledi:

“Ozon terapi ise ozon molekülü sayesinde oksijenin dokular tarafından daha iyi kullanımını sağlar, bağışıklık sistemini harekete geçirir. Dolayısıyla, vücudun kendi antioksidanları ve serbest radikallere karşı savaşan koruyucu hücrelerini de aktive eder. Ozon terapi, yaşlanmayı önleyici etkilerin yanı sıra fiziksel dayanıklılığı ve yaşam kalitesini önemli ölçüde arttırır. Cildin de kendisini yenilemesini sağlar.”

“Fiziksel dayanıklılığı artırır”

Ozon tedavisinin faydalarını anlatan Uzm. Dr. Küçükkaya, “Stres, yoğun çalışma temposu, zihinsel ve bedensel yorgunluk durumlarında kişilere uygulanan Ozon (O3) tedavisi çok iyi yanıt verir. Ozonun kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin metabolizma aktivasyonu sayesinde oluşan genel iyilik hali ile kişiler kendilerini yenilenmiş hissetmektedirler. Profesyonel sporcular özellikle bu tedaviden oldukça faydalanmaktadırlar, çünkü ozon fiziksel dayanıklılığı artırmaktadır” dedi.

“Kanser hastalarında tercih edilebilir”

Kanser hastalarında da ozon tedavisinin tamamlayıcı tedavi olarak oldukça başarılı olduğunu belirten Uzm. Dr. Küçükkaya, “Burada ozon, düşük dozlarla immun sistem (bağışıklık sistemi) aktivasyonunda kullanılmaktadır. İmmun hücreler (örneğin lenfositler, yardımcı ve baskılayıcı hücreler, lenfositler ve natural killer hücreler-katil hücreler) sitokin olarak adlandırılan haberci proteinleri üretmek için ozonun başlattığı biyolojik reaksiyonlar yoluyla aktif hale getirilir. Ozonlanmış kanın hastaya verilmesiyle pozitif olarak artan bir immün reaksiyonu başlatılır, bu aynı zamanda vücudun genel direncinin ve zindeliğinin artmasına katkıda bulunur. Ozon, kemoterapi seanslarında kullanılan ilaçların etki mekanizmalarını artırıcı özellik gösterebilmektedir. Enflamasyonlu (iltihaplı) bağırsak hastalıklarında özellikle erken dönemde, Ozon gazının rektal insüflasyonu şeklinde yapılan lokal uygulamanın çok yararlı olduğu kanıtlanmıştır. Huzursuz (irritable) bağırsak sendromu, spastik kolon ve diğer kolit durumlarda da faydalı etkisi mevcuttur. KOAH ve diğer kronik solunum hastalıklarında ozon tedavisinin doku oksijenasyonunu artırdığı için hastaların hareket performansını ve dokusal oksijen azlığını kısmi düzelttiği belirtilmektedir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

Bakmadan Geçme