'Nezlede antibiyotik kullanılmamalı'

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Akif İşlek, bulaşıcı hastalıkların arttığı şu günlerde nezle için antibiyotik kullanılmaması gerektiğini söyleyerek, grip için aşı yapılmasını tavsiye etti.

'Nezlede antibiyotik kullanılmamalı'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Akif İşlek, bulaşıcı hastalıkların arttığı şu günlerde nezle için antibiyotik kullanılmaması gerektiğini söyleyerek, grip için aşı yapılmasını tavsiye etti.

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Akif İşlek, bu yıl korona görülme sıklığının ve hastalık şiddetinin geçen yıla göre daha düşük olduğunu ancak aşırı halsizlik belirtisinin dikkate alınmalı gerektiğini ve bunun korona belirtisi olabileceğini belirtti. Sonbahar-kış mevsiminde en sık görülen hastalıkların 10 dereceyi geçen gece gündüz ısı farkları, nemdeki değişiklikler, hava kirliliği gibi sebeplere bağlı ortaya çıkan üst ve alt solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE, ASYE) hastalıkları olduğunu ifade eden Doç. Dr. İşlek, nadiren bakterilerden, çoğunlukla virüslerden kaynaklanan bu enfeksiyonların havadaki aerosollar ile bulaştığını aktararak hastalık sırasında boğaz ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, ateş, geniz akıntısı, baş ağrısı, halsizlik, kas, eklem ağrısı ve öksürük gibi ortaya çıkan yakınmaları sıraladı. Doç. Dr. İşlek, nezle ya da soğuk algınlığında daha hafif, gripte ise daha şiddetli olabilen bu şikayetlere ilaveten balgam, nefes darlığı, solunum sayısının artması, göğüs ağrısı olmasının alt hava yolu hastalığını işaret edeceğini dile getirerek, hekime başvurulmasını tavsiye etti.

Kulak ağrısı, işitme kaybı, burun içerisinde kötü koku, yüz kemiklerinde ağrı olması akut orta kulak enfeksiyonu ve akut sinüzit gibi ikincil enfeksiyonlara işaret ettiğini belirten Doç. Dr. İşlek, şikayetlerin 5 günden sonra artmaya başlaması, 10 güne rağmen devam ediyor olmasının akut sinüzit göstergesi olduğunu anlattı.

“Grip için aşı öneriyoruz”

Soğuk algınlığı, diğer adıyla nezlenin sonbahar ve kış aylarının en sık üst solunum yolu hastalığı olduğu bilgisini veren Doç. Dr. İşlek, “Nezle hemen hemen tamamen virüsler nedeniyle ortaya çıkar. Genel üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE) bulguları daha hafif seyreder, iş gücü kaybı beklenmez. Sigara kullanımı, astım, alerji küçük ya da ileri yaş, kronik hastalıklar gibi olumsuz faktörlerin varlığında dirençli bakteriyel enfeksiyonların ortaya çıkmasına neden olabilirler. Bu hastalıklar genellikle gripten daha hafiftir ancak yine de oldukça rahatsız edici olabilir. Antibiyotik kullanılmamalıdır” dedi.

"Hastaneye kaldırılmalara ve hatta ölümlere yol açabilir"

Influenza yani grip hastalığının mevsimsel salgınlara neden olduğuna değinen Doç. Dr. İşlek, “Boğaz ağrısı, burun akıntısı, ateş, geniz akıntısı, baş ağrısı, halsizlik, kas ağrısı, öksürük, gibi grip belirtileri hafiften şiddetliye kadar değişebilir ve özellikle yüksek riskli popülasyonlarda hastaneye kaldırılmalara ve hatta ölümlere yol açabilir. Bu virüs için grip aşısı öneriyoruz. Kovid-19 salgınından sonra alınan tedbirlere bağlı olarak bu sezon enfeksiyon daha az görülebilir ama yine de koku kaybı ve diğer semptomların olmamasına rağmen oluşan aşırı halsizlik korona virüs enfeksiyonlarına işaret edebilir" diye konuştu.

“Beta hastalığı bademcik ameliyatı gerektirebilir”

Sıklıkla küçük çocukları etkileyen respiratuvar sinsityal virüsünün (RSV) orta kulak iltihabı, zatürre gibi ciddi solunum yolu enfeksiyonu komplikasyonlarına yol açabileceğine değinen Doç. Dr. İşlek, aşı çalışmaları devam eden bu virüsün tanısı için hızlı antijen testlerinin yaygın olduğunu söyledi. Kalabalık ortamlarda daha sık görülen boğaz enfeksiyonlarına neden olan streptokokal farenjit ve yine streptokok virüslerinin yol açtığı ’beta ya da anjin’ hastalığına dikkat çeken Doç. Dr. İşlek, özellikle bademciklere yerleşerek tekrarlayan, şiddetli boğaz ağrısı, boyunda lenf bezi iltihabı, ateş, eklem ağrısı ve vücutta böbrek, kalp, beyin gibi diğer organların etkilenmesine neden olabilecek bu bakteriyel enfeksiyonun çocukluk çağında bademcik ameliyatını gerektirebileceğini ifade etti.

“Zatürre hayati öneme sahiptir”

Çeşitli bakterilerin neden olduğu alt solunum yolu enfeksiyonu olan zatürre (pnömoni) vakalarının üst solunum solunum yolu enfeksiyonlarından daha şiddetli ve hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Doç. Dr. İşlek, “Viral enfeksiyonlar akut bronşite yol açarak öksürük ve solunum semptomlarına neden olabilir. Ülkemizde rutin aşı takviminde zatürreye neden olan Haemophilus influenzae ve Streptococcus pneumoniae bakterilerine karşı aşılama yer almaktadır, öte yandan bu bakteriler orta kulak enfeksiyonu gibi ikincil enfeksiyonlara yol açmaya meyillidir” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. İşlek, astımlı kişilerin ise viral enfeksiyonlar ve soğuk, kuru, kirli havaya maruz kalma nedeniyle bu sezonda kötüleşen semptomlar yaşayabileceğine, küf sporları veya ev içi tozlar / akarlar gibi alerjenler nedeniyle bu astım ve allerjik rinit semptomlarının artabileceğine dikkat çekti.

“Başlangıçta burun yıkama, istirahat ve bazı semptomatik ilaçlar yeterli olabilir”

Aşılama, el yıkama ve maske takma gibi hijyen ve halk sağlığı kurallarına uyma ve hasta kişilerin izolasyonunun önemine işaret eden Doç. Dr. İşlek, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Tanı için muayene ve hızlı antijen testleri genellikle yeterli olur. Pediatri, kulak burun boğaz ve aile hekimleri doğru tanı ve tedavi için başvurulması gereken birimlerdir. Tedavi, hastalık anındaki bulguların durumu, antijen testleri ya da kültür sonuçları, eşlik eden komplikasyonların varlığına göre değişebilir. Ülkemizde yaygın olan aşırı antibiyotik kullanımı ÜSYE sırasına dirençli bakterilerin olumlu ayrışmasına neden olarak bakteriyel enfeksiyonlara neden olabilir. Başlangıçta serum fizyolojik ile burun yıkama, ev ya da yatak istirahatı, uyku süresinin arttırılması, parasetamol ya da ibuprofen tarzı temel yangı baskılayıcı ilaçlar, burun spreyleri, alerji ilaçları, tercih edilebilir. Ancak şikayetlerin bir haftadan sonra devam ediyor olması, nefes darlığı başlaması, şikayetlerin ilk günlerden itibaren artarak ilerlemesi, genel durum bozukluğu gibi hallerin varlığında, beş yaş altındaki çocuklar gibi özel gruplarda hekime daha erken başvurulmalıdır. Tedavi başladıktan sonra kronik bronşit, sinüzit, üst ya da alt hava yolu alerjisi olan hastalarda öksürük, burun akıntısı, geniz akıntısı 2 aya kadar uzayabilir, bunların tedavi yaklaşımı farklı olmalıdır.”

Doç. Dr. İşlek son olarak destek tedavileri içerisinde en çok bilimsel araştırma yapılan ya da halk içerisindeki tartışılan takviyelere değinerek, “C vitamini, çinko ve ekinezya hakkında çok sayıda bilimsel tartışma vardır, ancak bunların ya da diğer market ürünlerinin alt ya da üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavilerinde yeri yoktur” dedi.

Bakmadan Geçme